Dolunayda Vals

1930: Özel Bölüm 1.01

Merhaba Ahali!!!!!

Dolunayda Vals'in 5K okumaya ulaştığını duyurmaktan gurur duyarım! :D Bu özel zamanın onurunu söz verdiğim gibi özel bir bölüm yazdım. Lakin bölüm düşündüğümden biraz daha uzun oldu. Sonuç itibariyle sanırım bu özel bölümü 3 ayrı bölüm olarak birer gün arayla her akşam yayınlayacağım. Peki bu özel bölüm de nedir dediğinizi duyar gibiyim. :D Bu bölümde 1930 yılına dönüyoruz. Cumhuriyetin ilk zamanları, savaşın yeni bittiği ve Cumhuriyet için bir şeyler yapılmaya yeni başlandığı dönemler. Baş karakterimiz Deniz değil başka biri ama ilerisi için spoiler olmaması bakımından isim vermedim. :D heheheh :D Neyse nerede bu vampirler kurtlar fantastik şeyler diyenlerin ayılabayıla okuyacağı bir hikaye oldu. Aynı zamanda genel bilgi olarak da vampirler ve sürü hakkında üç beş bilgi vermiş olabilirim. Umarım hoşunuza gider. :D Daha bir sürü okumalara ve oylamalara ulaşmamız dileğiyle Dolunayda Vals'in 5K okuması herkese kutlu olsun!! Nerede okuyor, oyluyor ve yorum yapıyorsanız, daha çok okuyun, okutun, yıldızlayın ve bi sürü bi sürü yorum bırakın!!!!

Hadi iyi okumalar hepinize :D

Aredhel Elanesse

Dipçe: Kalispera; Yunanca iyi geceler demektir ve ochi de yine Yınanca hayır anlamına gelir.^^ 

*********************      

Kışın ortasında buraya gelmek için bir sebebim yoktu ya da vardı. Açıkçası peşimi bırakmayan görüleri ve Ekim ayının sonunda yapılan yeni ülkemizin, Türkiye Cumhuriyeti'nin, eski düşmanımız, yeni dostumuz Helen Cumhuriyeti ile yaptığı dostluk ve ticaret anlaşmasını suçluyordum. O anlaşma olmasaydı sınırı normal yollarla geçemezdim ve bir vampir olarak Yunanistan-Türkiye sınırını zorlamamak için kendime bahane bulurdum. Mübadele tamamen sona ermişti. Oraya yerleşmeyeceğimi düşünürsek beni sınırdan almamaları için pek bir sebep kalmamıştı. Fakat Selanik'e girene kadar geri dönmek istedim. Ziyaret edenlerden ne kadar değiştiğinin haberlerini alıyordum. Camilerin yıkıldığını Türklere ait hiçbir şey bırakılmayacak şekilde şehrin tekrar yapılandığını parça parça duymuştum. Şehir tanımayacağım hale gelene kadar tekrar gitmemeye kendime söz vermiştim. Belki birkaç yüzyıl sonra burayı görmek o kadar da canımı yakmazdı ama işte buradaydım. Çocukluğumu geçirdiğim evin önünde, bir gece vakti, ellerim kimliğimi gizlemek için giydiğim iyi kalite kumaştan dikilmiş erkek paltosunun ceplerinde, başımda yüzümü örttüğünü düşündüğüm şapkamla gaz lambasının aydınlattığı camlara bakıyordum.

Buraya beni sürükleyen görü için küfür ettim. Annemden ayrı kaldığım on yılda hemen her şey değişmişti. Vampir olduktan kısa süre sonra içime kapanık, görgüyle yetiştirilmiş sakin kız, özel olarak seçildiği görev için sürekli çalışan, biraz ukala, kendinin farkında olan ve iletişim becerileri yüksek vampir tarafından yenmişti. Daha önce üvey babam Kratos'tan duyduğum birkaç küfür haricinde bomboş olan küfür hazinem genişlemişti. Hala sesli olarak sözcükleri kullanmasam da görev için yaptığımız antrenmanlar sırasında o sıradaki şanssız eğitmenimin zihnine sözcüklerin görüntülerini gönderebiliyordum.