Bölüm 6.01

3.4K 329 70
                                    

Merhaba ahali!!!

Bilmem farkında mısınız ama 7K okumamız, 1K da yıldızımız oldu. Bir sürü de yorum alıyorum. Çok tatlısınız yahu. :D Pek mutlu ediyorsunuz beni bu aralar. Anladığım kadarıyla özel bölümler pek bir hoşunuza gitti. O zaman dans diyorum! 10K okuma için yeni bir özel bölüme hazır olun. Bu sefer kimin geçmişini ziyaret ederiz tam karar veremedim ama her türlü güzel ve olaylı bir şeyler olacak. :D Bekleyin beni. :P Bu arada tüm arsızlığımla daha Daha DAHA çok yıldız ve daha Daha DAHA çok yorum diyorum!! :D heheheh :D

Dolunayda Vals'in 6. bölümüne geldik. Aman Tanrım!!! Ne kadar zaman olmuş başlayalı. Dün akşam ilerleyen bölümlere bir göz attım da artık daha belirgin ip uçlarınız olacak gibi görünüyor. Zaten yorumlarda ve özel mesajlarda gayet destekli tahminler görüyorum. Hatta bazen birisi bir şey yazıyor ve bak bu da iyi fikirmiş falan dediğim oluyor. Yorumlarınızla baya yüzüm gülüyor yani.

Neyse efendim, sizi yeni bölümle baş başa bırakırken önümüzdeki bölümden de ufacık bir sır vereyim. Haftaya gizemli bir karakterimiz hakkında daha çok şey öğreneceğiz. Haberiniz olsun ;)

İyi okumalar...

Aredhel Elanesse

*********************

Eve girdiğimizde saat yedi olmuştu. Oğuz'un gelip bizi alması için yarım saat vardı. Bu yüzden Demir de, ben de arabada yarım kalan konuşmamızı tamamlamayı sonraya bırakarak hazırlanmak için odalarımıza çıktık.

Teknik olarak bahara girmemize rağmen Türkiye'nin kuzeyinde pek geçerliymiş gibi görünmüyordu. Elbette İzmir'de Mayıs ayında hatta yazın yağmur görmüş benim gibi biri için buranın yağmurlu havasına alışmak pek zor olmamıştı ama İzmir'de hava yağmur yağdığı zaman bile sıcak olurdu. Tekrar ince bir şeyler giyebilmeyi özlediğimi fark ettim. Tam on dakikadır dolabın karşısında durup kıyafetlerimle olan ilişkilerimi en samimi seviyeye kadar iletmiş ama hala bir şey beğenememiştim. En sonunda buraya geldikten sonra bir daha giyemeyeceğimi düşündüğüm, dizlerimin üzerinde biten pileli kat eteğimi dolabın dibinden çıkardım. En azından kıyafetlerim için bir başlangıç noktası bulduğuma kendi çapımda sevindikten sonra siyah uzun çizmelerimi aldım. Seçme işinin alt kısmı bitmişti! Kararsızlığıma kızarak ve kendime sadece üzerime giyecek bir gömlek ya da kazak seçmem gerektiğini hatırlatarak son parça için kafamı biraz daha dolaba gömdüm. Elimi askıdaki kazaklar üzerinde dolaştırırken en sevdiğim ince lacivert kazağa dokununca durdum. Sonra büyük bir zafer gülümsemesiyle onu da askıdan çıkardım.

Benim gibi kararsız insanlar için haftanın iki günün üniforma günü ilan ettiklerini hayal edip iç çektikten sonra saati kontrol ettim. Oğuz'un gelmesine on beş dakika kalmıştı. Demir'in hakkımda atıp tutmasını engellemek için beş dakikada üzerimi değiştirip kendime son kez bakmak için aynanın karşısına geçtim. Kapının yanında boydan boya asılı aynada kendime bakarken unuttuğum bir şey varmış gibi hissediyordum. Kendimi aynada ikinci defa aşağıdan yukarı incelerken yukarıda dümdüz siyah saçlarımla çevrelenmiş yüzümü görünce durdum. Saçlarımı eskiden sık sık yaptığım gibi ortadan ikiye ayırıp arkaya doğru örüp arkada bileştirdim. Sonra iki tarafta aşağıya doğru sarkan saçlarımın arasından babamın savaş örgüleri dediği ince örgüler attım. Savaş örgülerimi okşarken birkaç saniye için babamla anılarımı düşünmek için kendime izin verdim. Sonrasında aynada kendime gülümseyip odamdan getirdiğim parfümü sıktım.

Odanın kapısını açtığımda koridoru kaplamış olan Demir'in parfümünün kokusunda ufak çaplı bir boğulma tehlikesi atlatarak ona bağırmak için hışımla alt kata indim. Kokuyu salona kadar takip ettiğimde Oğuz'un Demir ve annemle birlikte oturmuş beni beklediğini gördüm. Ben salona girince herkes dönüp bana baktı.

Dolunayda ValsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin