Bölüm 5.01

4.1K 347 40
                                    

Merhaba Dolunayda Vals ahalisi!

Yeni bölüme hoşgeldiniz!! 4 bölüm boyunca karakterlerimizi tanıdık, azıcık onlarla kaynaşır gibi olduk. 4. bölümle birlikte başlayan ufak çaplı hareketlilik artarak devam edecek. :D Bu arada karakterlerin geçmişlerine ufak ufak bakmaya başlayacağınız. Karakterler hakkında düşüncelerinizi gerçekten merak ediyorum ama ahali olarak baya sessizsiniz, kimse bir şey yazmıyor. Üzmeyin beni yorum yapın accuk. :/ He bi de yıldızlamayı, arkadaşlarınıza zorla Dolunayda Vals okutmayı, beğendiğiniz kısımları alıntı halinde paylaşmayı da unutmayın. Ne çıkarcı bir yazarım. :P hehehehe :D Yıldızlayın uleeeeyyyyn (Kadir İnanır tarzıyla söylediğimi hayal edin) :P

Bu arada 4K olmaya çok yakınız. 4K için değilde 5K kutlamaları için bir şeyler yapmayı düşünüyorum. Bir istek bir arzu bir fikriniz var mı bu konuda? Ben ne yapsam bilemedim çünkü :D

Neyse iyi okumalar herkese ve haftaya çarşamba görüşürüz :D

Aredhel Elanesse

*********************

Son dersten çıktığımda Oğuz'un arabayı getirememe ihtimaline karşılık onu suçlayıcı bir şeyler düşünüyordum. Öğlen Demir'le birlik olup bana yaptığı eziyetleri karşılıksız bırakamazdım. Fakat benim bir şey düşünmeme gerek kalmadan otopark boyunca hızla yol alan gece mavisi son model spor bir araba ani bir frenle tam önümde durdu. Tüm okul dönmüş bize bakıyordu. Aslında neredeyse tüm okul demek daha doğru olurdu. Ömer bütün gündür yaptığı gibi bu çok göze batan durumu bile görmezden geliyordu. Oğuz şoför koltuğundan bana bakıp sırıttı.

"Hadi ufaklık, bin de gidelim."

Tamam der gibi başımı salladım. Öne doğru bir adım attım ve sağ elimle kapı kolunu kavradım. Arabaya binmeden son bir kez dönüp Ömer'e baktım. Şimdi herkesin ilgisi dağılmışken o da bana bakıyordu. Kendime hâkim olmadan onu yakalamanın keyfiyle sırıttım ve arabaya bindim. Ben daha kapıyı yeni kapatmıştım ki Oğuz ayağını gaz pedalının sonuna kadar bastırdı.

"Ne yaptığını sanıyorsun sen? İkimizi de öldürmeye mi çalışıyorsun?" Beni duymamış gibi devam edip otoparkın sonunda döndü. Şimdi geldiği yerden geri dönüyordu. Benim gerilmiş yüzüme bakıp sırıttı. Eğleniyormuş gibi görünüyordu. Koltuğun kenarlarına tutunmuş ön camdan dışarı bakıyordum. Artık Ömer'le karşı karşıya duruyorduk ve birbirimize tehlikeli bir hızla yaklaşıyorduk. Ömer'in gözleri suratıma kitlenmişti. Yüzümün bu şekli hiç hoşuna gitmemiş gibi görünüyordu. Gözlerini tekrar Oğuz'a çevirdi. Gözlerinde yanan öfkenin alevini ben bile görüyordum. Kafamı yana çevirdiğimde Oğuz da ona kendinden emin bir gülümsemeyle bakıyordu. Sonra tam Ömer'in önünden döndü.

Bir dakika içerisinde okuldan oldukça uzaklaşmıştık. Vücudumdaki kasların yavaş yavaş gevşemeye başladığını hissettim. Artık başka şeylere dikkat edebiliyordum; mesela motorun sesi.

"Bunun motoru mu güçlendirilmiş?" Şaşkınlıkla Oğuz'a baktım. Keyfi daha da artmıştı. Arabalardan çok fazla anlamasam da bu ahenkli sesin farkını anlamamak imkansızdı.

"Bu İsmet amcanın arabası değil." Ağzımdan soru gibi çıkmış olsa da bu kesinlikle bir soru değildi. Sadece ortada fark edilmek için bekleyen gerçeği dile getirmiştim.

"Hayır, değil." Önündeki yol bakıyor ve gülümsemeye devam ediyordu. Gözden kaçırdığım bir şey olmalıydı. Arabayı tekrar ve dikkatlice incelemeye başladım. Torpido gözünün yanından başlayarak tüm tavan, belki de tüm araba, boyunca zımpara ve boyayla görünümü yumuşatılmış kaynak izleri vardı. Sanki arabanın sağ tarafı tamamen sökülüp sonra tekrar monte edilmişti. İncelemelerime devam ederken gözlerimi arabadan ayırmadan konuştum.

Dolunayda ValsHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin