KARA İNCİ
Karakterler:
Kraliçe -Park Da Ran
Kral - Tao Shin
Cariye - Yeon Sun
Başbakan -Chio Moon
Binbaşı - Young Moon
Tanıtım
Genç kız üzerindeki pahalı elbiselere aldırmadan diz üstü çöktü. Kalbindeki ağırlık ve hüzün hiçbir zaman varlığına inanılmayacak aşkı içindi.Gözünden akan yaşlar eteğine dökülüyor, sanki yağmurun toprakla buluşmasını andırıyordu.
"Majesteleri.. yalvarıyorum efendim. Vereceğiniz cezaya razıyım. Ama yalvarırım size olan sevgimden şüphe etmeyin. Yalvarıyorum size..."
Son sözleri hıçkırıklara karışmıştı. Başını hiç yerden kaldırmadan öylece ağladı. Zaten yüzünü kaldırıp bakacak cesareti yoktu.
Suçluydu, sonuna kadar hemde...Ama bu suçu işlememiş olsa onunla başka türlü tanışma imkanı yoktu. Değil evlenmek, hayalini bile kuramazdı.
Onun soğuk ve mesafeli sesi doldu kulaklarına..
"Saray nazırı! Kraliçeye odasına kadar eşlik edin. Yarın idamı gerçekleşecek. Odasında duayla meşgul olsun."
Da Ran gözlerini dehşetle Tao shin'e dikti.
İdam diyordu...
Peki ya aşk.. kalbinde sahibine hiç ulaşmamış bir aşkla mı ölecekti. Kafasını iki yana salladı. Ölemezdi.. O aşkına inanıncaya kadar olmazdı. Şimdi ölemezdi.
Kolundan tutup kaldıran iki görevliye itiraz etmeye çalıştı. Ama ne kadar çırpınırsa çırpınsın onu dinleyen yoktu.
Büyük çeşmeyi geçmeden sesini duyurmayı diledi." Majesteleri. Lütfen inanın bana.. Yalvarırım.."
1. BÖLÜM
Park Da Ran elindeki ekmeğe daha çok sarıldı. Koşmaktan nefesi tıkanmıştı. Askerlerin başka ekmekleri yok muydu ki onun peşinden geliyorlardı.
İlk başta ekmeği çaldığı çadırın askerlere ait olduğunu bilse zaten böyle bir delilik yapmazdı.Bacaklarında derman kalmamıştı artık. Yarım saattir kaçıyordu. Tamam dedi içinden. Hayatı kaçmakla geçmişti. Ama başka zaman olsa atlatmıştı çoktan.
Son gayret hızını arttırmıştı ki ayağına takılan çalılarla yere kapaklandı. Hızla doğrultup kalkmaya çalışana kadar etrafını çevirmişlerdi bile.Korkuyla kendinin iki katı olan adamlara baktı.Etrafına bakındı, kaçacak yer arıyordu. Ama etrafında o kadar çok adam vardı ki. Kendini bilmese devlete ihanet suçundan arandığını düşünürdü.Halbuki tek yaptığı askerin zulasından bir tane ekmek çalmaktı.Kötü bir amacı da yoktu üstelik.
İki gündür bir lokma girmeyen midesini doyurmak istemişti.
Adamlardan birisi hızlı davranıp kızın kollarını kıvırarak arkasında birleştirdi. Da Ran'ın ağzından istemsiz bir çığlık duyuldu. Nasılda acımasız davranıyorlardı. Demek ki onlar için ekmek böyle önemliydi.Arkadan bağlanan elleri şimdiden uyuşmaya başlamıştı bile.
Sürüklenerek çadırların olduğu yere geldiler. Yolun başından beri yanında olan korkunç görünümlü adam onu yine sürükleyerek büyük çadıra getirdi.
İçerisi loş bir havaya sahipti. Etrafı incelerken gördüğü soğuk bakışlardan ürkmüştü. Ağlamayacaktı işte. Bugüne kadar hiç ezdirmemişti kendini. Asil sınıftan bile olsa bir yolunu bulur dersini verirdi ona.