FİNAL
~3 Ay Sonra~
İnsanlar akın akın kraliçenin taç giyme törenine doğru yol alıyordu. Efsanevi Kara İnci' nin de bugün halka vaktim edileceği yazılmıştı ilanlara. Sırf bunun için bile köylerinden kalkıp saraya kadar gelen o kadar çok insan vardı ki...Salgın yaklaşık bir ay önce ülkeyi terketmiş insanlar rahata kavuşmuştu. Halk arasında DaRan ve Veliaht prense düşman olan neredeyse kalmamıştı. Hepsi onların kutsal varlıklar olduğunu savunuyordu. Daha şimdiden DaRan'a Efsane Kraliçe unvanını bile vermişlerdi. Tüm halkı hastalıktan kurtarıp şifa dağıtan Efsane Kraliçe...Ancak Onun kraliçe olmasından memnun kalmayan biri vardı. Başhanım Hea Song... Da Ran'ın konutunda yapılan hazırlıkları uzaktan öfkeli gözlerle izlemekten başka birşey gelmiyordu elinden. Çünkü koca sarayda yanında olabilecek tek kişi bile kalmamıştı. Herkes DaRan'ın zaferini kabullenerek köşelerine sinmişlerdi.Diğer yandan DaRan'ın konutunda büyük bir hazırlık vardı. Genç kadının içi kıpır kıpır ediyordu. Birazdan gerçekleşecek olan tören düğün töreni sayılabilirdi neticede. Elbisesindeki eksiklikleri tamamlamasına yardımcı olmaya çalışan Leydi Lee'ye içten bir tebessüm sundu. Kadın her zamanki ciddiyetiyle işine vermişti kendini. Choe Hee ise her zaman yaptığı gibi tembellik etmekle meşguldü. Arkadaşının yatağına yatmış elindeki elmayı kemirip duruyordu. Ho Yang'ın evlilik teklifinden iki hafta sonra, kamp yerinde yaptıkları bir kutlamayla evlenmişlerdi.DaRan gülümseyerek arkadaşına döndü."Nasıl olmuşum?"dedi hevesle. Neyse ki genç kız elindeki elmadan ayrılıp arkadaşına dönebildi.
"Çok güzel oldu canım arkadaşım. Umarım canını yakacak hiçbirşey çıkmaz bir daha karşına."deyip sıkıca sarıldı.
Leydi Lee araya girip törenin başlamak üzere olduğunu haber verdi. DaRan buz tutmuş elleriyle arkadaşının ellerine dokundu.
"Çok heyecanlıyım..." dedi. Zaten tüm vücudu sanki heyecandan öleceğini duyuruyordu. Bir metre ötedeki insan bile heyecandan titrediğini anlayabildi.
Ona eşlik edecek leydilerle birlikte büyük konuta doğru yürüdüler. Konutun bahçesinde Kral ve ona eşlik edecek saray beyleri hazırda bekliyorlardı zaten. Nihayet iki aşık yan yana geldi ve arkalarındaki saray beyleri ve leydilerin eşliğinde tören alanına doğru yürümeye başladılar. DaRan'ın isteği üzerine tüm halka yemek dağıtımı yapılacaktı. Aç gezen bir sürü fakirin onun mutlu gününde yemeğe doymasını istiyordu Genç Kraliçe. Birçok çeşidin bulunduğu menüde, ilaç çorbada bulunuyordu. Halk bu çorbaya Kutsal Çorba adını vermişti. Maliyeti pahalı olmayan bu yemek evlerde eksik olmamaya başlamıştı son zamanlarda. Tören alanına geldiklerinde halkın önünden yürüyüp yeminin yapılacağı yere geldiler. Yeminler edildi ve sıra nihayet DaRan'ın vazifesinin açıklanmasına geldiğinde Tao Shin yüksekçe bir yere çıkarak herşeyi bir bir anlattı. DaRan'ın bundan haberi olmadığı için çok şaşkındı.
Ama halk şaşırmış görünmüyordu nedense. Yeni kraliçelerinin sıradan biri olmadığını onlarda idrak etmişti anlaşılan.
Eğlence başladığı zaman DaRan ve Tao Shin onlar için hazırlanan tahtlara geçip oradan izlemeye başladılar. Genç kadın ona dönüp gözlerinden taşan bir aşkla tebessüm etti.
Genç adam onun gözlerindeki ışıltı için nelerle savaştığını hatırladı. Ama aklına tüm bunların geçmişte kaldığı gerçeği gelince oda tebessümle karşılık verdi Kraliçesine...
"Herşey bitti..."dedi.
"Artık bizi ayırabilecek hiçbirşey kalmadı. "
~5 Yıl Sonra~
Küçük ayaklarıyla, geniş hayal dünyasının prensesini karşılamaya gidiyordu küçük çocuk. Ardında yana döne onu arayanları umursamayan bir tavrı vardı. Dea Yong yaşının üstünde bir zekaya sahipti zaten. DaRan oğlunun sırf bu nedenden dolayı düşman kazanacağından korksada şimdiye kadar birşey olmadıysa bundan sonra da olmaz diye geçiriyordu içinden.
Minik prens hayalinin prensesine doğru yürürken onunla sorumlu leydiler telaşla onu arıyorlardı."Veliaht prensim..."
"Prensim nerdesiniz.."
"Off nerde sence.."
"Ah işte orda. Tabi ya, bugün saraya Yüzbaşının karısı ve kızı gelecekti."
"Hadi gidip alalım. Başımıza bir iş açmadan götürelim."
Minik gözleri ve ışıltılı elbisesiyle karşısındaydı hayalindeki prenses. Onlar böyle karşılıklı bakışırken kimbilir belki kaderleri onlar için özenle yazılıyordu.
.........
Genç kadın karnındaki şişkinliğin izin verdiği ölçüde eğilip önündeki meyve tabağına uzandı.
O sırada içeriye giren Tao Shin'i farketmeden iştahla yemeye başladı elindeki meyveyi. Genç adam onun bu doğal hallerini izlemeye bayılıyordu. Beş yıl boyunca bir nebze eksilmemişti ona olan aşkı. Genç kızın meyvesini bitirip karnındaki bebekle konuşması onu en sonunda güldürmüştü. Da Ran o an farketti onun kendini izlediğini. Utançtan kıpkırmızı olmuştu bile.
Tao Shin yüzünden silmediği tebessümle yanına gelip yere eğdiği başını çenesini tutarak kendiyle aynı hizaya getirdi.
Kızarmış burnuna bir öpücük kondurup sıkıca sarıldı ona.
"İnci gözlüm... Hayat kaynağım... acaba odalarımızı birleştirsek mi? Ne dersin? Ben çok özlüyorum seni."
DaRan gözlerini onun gözlerine dikmiş ciddi olup olmadığını anlamaya çalışıyordu. Ne kadar güzel bir hayaldi bu. Normal insanlar olsalar mümkün olabilirdi ama onlar bu ülkenin kralı ve kraliçesiydi.Kurduğu hayalin imkansızlığıyla başını onun göğsüne dayadı tekrardan.
"Mümkün olsa dileğim bu olurdu. Seni çok özlüyorum."
Tao Shin onun itirafıyla kalbinin çarpmasına engel olamamıştı. Ömür boyu böyle kalacaktı anladığı kadarıyla.Zaten bu aşk hiç eksilmesin çoğalsın isterdi.
~2013 Seul~
"Evet sayın izleyiciler. Birçok cinayeti çözen gizli efsanenin kimliği hâlâ belirlenemedi. Polis bir yandan yolunu açan bu şahsı ararken diğer yandan da yıllarca izini bulamadıkları azılı seri katillerin, çocuk istismarı yapan ebeveynlerin elleri kolları bağlı biçimde polis şubelerinin önünde bulunmasının şaşkınlığını yaşıyor. Bizi takipte kalın.Gelişmelerle karşınızda olacağız."
Genç adam spikeri bir müddet dinledikten sonra televizyonu kapattı.
Karanlık odadaki tek ışıkta böylece kapanmış oldu. Odanın içerisi zifiri karanlığa dönmüştü şimdi. İnsanların onu tanımak için merakla beklediğini biliyordu ancak kim inanırdı ki yetimhanede büyüyen bir çocuğun böyle kutsal bir göreve layık görüldüğüne... Onun devrin Kara İncisi olduğuna kim inanırdı. Halbuki her ülkede ve her devirde bulunurdu bu vazifeyi üstlenen biri... Kız yada erkek ne farkedecekti ki? Önemli olan o kimselerin zorlu bir yaşamdan gelip insanları zorlu süreçlerden çekip çıkarması değil miydi? Kara İncilerde öyle yetiştirdi zaten. En nadir bulunan ve en zorlu ortamda oluşan incidir Kara İnci...
Büyük Kral, Efsane Kraliçe ve şimdi de Gizli Efsane...
Belki ilerde daha niceleri...
~SON~