Bu saçmalıktı. Bu, büyük bir saçmalıktı ve ben de bu saçmalığa manyak Zayn yüzünden uymak zorundaydım.
Lanet olsun!
Eğer yeniden yaşayacağımız anının, benimle zorla birlikte olduğu gece olduğunu bilseydim en başından asla ona söz vermezdim. Asla!
Adi herifin beyninin içinden geçenleri tahmin etmek imkansızdı.
Kolumdan sarkan askıları omuzlarıma geçirip aynadan kendime bir bakış attım. O geceki halime fazlasıyla benziyordum. Zaten, Zayn'in yapmak istediği şey de tam olarak buydu. Aynı şeyleri canlandıracaktık. Aynı kelimeleri kullanacak, aynı ifadeleri takınacaktık. Bu senaryonun hangi kısmını değiştireceği ise tamamen ona kalmış bir şeydi.
İstemeyerek de olsa çantamı elime alarak odadan çıktım. Koridorun sonuna kadar çıplak ayaklarımla yürüdüm ve Zayn'in kapının yanına benim için bırakmış olduğu ayakkabılara uzandım. Bir tekini tam giymiştim ki, Zayn kendini odalardan birinden çıkardı ve omzunu kapının pervazına yasladı.
Vay canına. Rolüne bu kadar bürüneceğini düşünmezdim.
Yüzündeki bilmiş sırıtması ve bakışları beni gördüğü an dondu. Dudaklarından, aynı o gecede olduğu gibi alaycı bir tını yükseldi.
"Vay canına, ben seni tatlı bir kız zannederken her geçen gün yeni bir yönün ortaya çıkıyor. Beni şaşırtıyorsun, sarışın." Siktir! Kalbim kulaklarımda çınlamaya başlamıştı. Tanrım, bu fazla gerçekçiydi! Bunun yaşanmasını zaten istemediğimden, hemen yelkenleri suya indirdim. Nefesimi verip ona doğru ilerledim.
"Zayn-" Kaşlarını çatıp beni durdurdu.
"Söylemen gereken sözler bunlar değil." Tanrı. Aşkına!
"Bunu yapmak istemiyorum." O da nefesini verdiğinde bana bir adım yaklaştı.
"Elizabeth," Tek elimle göğsüne bastırıp onu durdurdum.
"O anları düşünmek bile canımı yakıyor ve bu çok gerçekçi." Kollarını etrafıma sardı. Onun da kalbi benimki kadar hızlı gümbürdüyordu. Demek ki böyle hisseden tek ben değildim.
"Bana güven. Söz veriyorum o anıların yerine çok daha güzellerini bırakacağım." Derin bir nefes alıp ondan uzaklaştım. Kapıya yaklaştığımda, uzun süredir kullanmaya ihtiyaç duymadığım maskemi kaldırdığım tozlu raftan alıp yüzüme yerleştirdim.
"Ben iyi kız olmanın yanından bile geçmem. Benim gibisini tanımadın." Gözlerini kıstı ve omuz silkti. Vücudumu süzmeye başladığında ezber hareketlerle arkamı döndüm ve kapıya yöneldim. Tam dışarıya çıkmış arkamdan kapıyı kapatıyordum ki sesi beni durdurdu. Olması gerektiği gibiydi ve olması gerektiği zamandaydı.
"Aslında ben başka bir şey düşündüm." Aralık olan kapıyı açtı ve o gecenin aksine kolumu nazikçe tutup beni içeri çekti. Zoraki, kaşlarımı çattım.
"Ne yapıyorsun! Bıraksana!" Beni bıraktığında gülmek istedim ama bu Zayn'in ciddi yüzüne bakarken mümkün değildi.
"Şöyle bir söz vardır, bilir misin?" Benim evim, benim kurallarım.
"Benim evim, benim kurallarım." Bu önceden yaşadığınızı sandığınız bir deja vu anı gibiydi. Tek fark, benim bunları önceden yaşadığımı biliyor olmamdı.
"Ne demek istiyorsun?" Zayn kolumu tutup beni içeri çekti ve koltuklardan birine oturttu. Kendisi de karşıma oturmuştu.
"Ne dersem onu yapacaksın demek istiyorum." Nefesimi verdim. Ezbere konuşmaya devam ettim. Her saniye daha da gerildiğimi hissediyordum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SPACE 3 | FUTURE OF THE PAST / z.m
Fanfic"Sadece yanlış sonuçlanmış bir sahneyi değiştirip, olması gerektiği gibi sonlandıracağız... Senaryoyu değiştireceğiz." Space #3. Kitap