13

1K 60 44
                                    

   Gitmesini istemiyordum.

   İçimde lanet olası kötü bir his vardı ve sırf bu yüzden gitmesini istemiyordum. Ama o, bana yarım yamalak bir sarılma verip arabasına bindiğinde, hatta sokaktan çıkıp gittiğinde bile olduğum yerden kıpırdayamamış, öylece onun arkasından yola bakakalmıştım.

   Logan'ın elini omzumda hissedince irkilerek düşüncelerimden sıyrılıp başımı ona çevirdim. Yüzünde endişeli bir ifade vardı.

"İyi misin?" Ona bir süre boş boş baktıktan sonra omuz silkmeye çalıştım.

"Sadece içimde kötü bir his var." Nefesimi verdim ve kolunu tutarak onu eve doğru çekiştirdim.

"Her neyse, kahvaltı yapalım ve beni okula bırak." Üstelemedi, eve doğru ilerlerken bana eşlik etti. Mutfağa girdiğimizde o krep yapmaya koyulmuştu. Ben de masayı hazırlarken, arkasına dönmeden hafifçe mırıldandı.

"Bugün ne planların var?" Çatal ve bıçakları tabakların yanına yerleştirip ona baktım. Bana sırtı dönüktü.

"Tüm gün dersim var. Akşam da sıkılırsam bir yerlere gidip bir şeyler içerim." Sözlerimin üzerine dönüp bana dikkatle baktı.

"İçerken kafayı yemeyeceksin, değil mi?" Ona gözlerimi devirdim. Aslında bundan kesin olarak emin değildim ama çıldıracağımı zannetmiyordum. Hem içimde dağıtmak gibi bir istek yoktu. En azından şimdilik.

"Hayır, geri zekâlı. Senin planların var mı?" Omuz silkip tezgaha geri döndü.

"Birkaç dersim var. Dersten sonra da Clara ile takılacağız." Elinde krep dolu bir tabakla bana döndü ve masaya yaklaştı. Kreplerin enfes kokusunun burnuma dolduğu an midem guruldayarak açlığını iyice belli etmişti. Tabaklarımıza birkaç tane krep bıraktığında ben de kahvelerimizi doldurmuştum. Ben sandalyeme kurulduğumda o da yerine oturmuştu.

"Çete olaylarından bir bok anlamıyorum." Başımı kaldırıp ona baktım. Bu konuya neden birden giriş yaptığını bilmiyordum. Ama dudaklarıma sinsi bir sırıtış yerleşmesini de engelleyememiştim.

"Zayn çete meselelerine girdiğinde senin ağzın daha süt kokuyordu." Tezimi onaylayan bir hareketle bana dil çıkardı. İşte ben de bundan bahsediyordum işte!

"Çok biliyorsun sen." Eh, ne de olsa çocukla çocuk olmak gerekir. Ben de dayanamayıp ona dil çıkarınca uzanıp zaten karışık olan saçlarımı daha da karıştırdı.

"Kahvaltını bitir. Okula geç kalacaksın."

   Pekâlâ, bu babalık işini fazla ciddiye alan Logan'ı pek özlediğim söylenemezdi.

* * *

   Sınıfa girdiğim an gözlerim direkt Thomas'ı aradı. Ondan uzak duracaktım. Sonunda kararım bu yönde olmuştu. -Teşekkürler Logan- Onu tam olarak tanıdığım söylenemezdi. Eğer iyi biriyse ona umut vermemek, kötü biriyse de zarar görmemek için ondan uzak durmam gerekiyordu. Neyse ki, sırtını duvarı kaplayan geniş aynaya yaslamış, kulağındaki kulaklıklarıyla müzik dinliyordu. Beni görmemesini umarak sınıfın diğer ucuna ilerledim ve çantamı yanıma bırakıp yere oturdum. Zayn'in çoktan mesaj atacağını düşünmüştüm ve bu yüzden sürekli telefonumu kontrol ediyordum. Ama ne Zayn'den, ne de mesajdan eser vardı.

   O sırada önünde bir siluet belirmesiyle başımı kaldırdım. Pekâlâ, Thomas'dan kaçma girişimi buraya kadarmış.

"Hey!" Ona zoraki bir gülümseme verdim.

"Selam." Tam dudaklarını aralamış bir şey söyleyecekti ki sınıfa Bay Lutz'ın girmesiyle sustu ve ona doğru ilerledi. Ne konuştukları buradan duyulmuyordu. Ne yapmaya çalıştığını anlamamıştım ve açıkçası pek de umurumda değildi.

SPACE 3 | FUTURE OF THE PAST / z.mHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin