Odanın bir köşesinde bulduğum ceketimin içindeki telefonu elime aldım ve ceketi üzerime geçirdim. Thomas yatakta yüz üstü uzanmış, başını sarıldığı yastığa gömmüştü.
Telefonum açılana kadar onu izledim. Dün benimle ilgilenmişti. Yapmak zorunda olmadığı halde bunu yapmıştı.
Gözüm masadaki saate kaydı. Dijital saat 8'i gösteriyordu. Dersim 11'deydi. Gidip kendime kalacak bir otel ayarlamak için 2 saat bana yeter de artardı bile. Telefonum açıldığı an ekranda duran mesaj ve cevapsız arama bildirimlerini görmezden gelip direk Zayn'in numarasını tuşladım.
Telefonu hâlâ kapalıydı. Kalbim sıkışırken telefonu cebime bıraktım. Lanet telefonu kapatacak ne vardı sanki! Çantamı omzuma taktım ve pencereye ilerledim. Sadece birkaç günlüğüne tüm bu sorunlardan uzaklaşmak istiyordum.
Pencereyi açınca tek bacağımı dışarıya attım. Diğerini de sallandırınca dönüp Thomas'a son kez baktım. Onun hayatı mahvolmayacaktı. Eğer onun hayatına biraz daha girersem herkese yaptığım gibi onun hayatını da mahvedecektim. Thomas bunu hak etmiyordu. Benim gibi bir virüsü hak etmiyordu.
Kendimi öne ittim ve yaklaşık bir buçuk metrelik yükseklikten atladım. Ayaklarım yere indiğinde hiç vakit kaybetmeden yola ilerledim ve ara sokaktan geçip daha geniş bir caddeye çıktım. Yolda bulduğum bir taksiye atlayıp gideceğim otelin adını verdim.
Sadece uzaklaşmak istiyordum. Lanet şehirden, lanet dünyadan, lanet evrenden. Herkesten. Her şeyden. Sadece kahrolasıca benliğimden uzaklaşmak istiyordum.
Taksi yolda ilerlerken telefonumun çalmasıyla irkildim. Cebimden telefonu çıkarıp ekrana baktım. Arayan Logan'dı.
Bakışlarım ekrandaki resminde takılı kaldı. Clara'yı sevdiğini biliyordum ama sırf onun için bana ilk defa bu kadar ağır konuşmuştu. Normalde bu lafları asla umursamazdım. Bu sefer tüm o kelimeleri bana sarf eden kişi Logan olunca bunu görmezden gelmek imkansızdı.
Ekran karardığında derin bir nefes aldım ve telefonu geri kapattım. Her şeyden uzaklaşmam lazımdı. Herkesten.
Taksi durduğunda parayı uzatıp aşağı indim ve başımı kaldırıp otele baktım. Birkaç günlüğüne burası benim sığınma mekanım olacaktı. Derin bir nefes alıp yavaş adımlarla girişe doğru ilerledim.
Sadece uzaklaşmak istiyordum.
* * *
Çantamı otele bıraktığımda hızımı kesmeden geri yollara düşmüştüm. Ve soluğu öncelerden bulduğum barlardan birinde almıştım. Barın boş sahnesinden geçip bar kısmında temizlik yapan çalışana doğru ilerledim. Oyalanmanın bir anlamı yoktu.
"Ot var mı?" Çocuk beni tanıdığı için rahatlıkla başını salladı ve tezgahın altına eğildi.
"Erkencisin." Omuz silktim. Bana ufak bir paket uzattığında cebimden parasını çıkarırken devam etti.
"Seninki az önce buradaydı." Logan.
Hafifçe gülümseyip parayı ona uzattım.
"Beni bulamadığı iyi olmuş." O parayı aldığında ben de tezgahın üzerindeki paketi alıp cebime tıkıştırdım. Tam dönüp gidiyordum ki bir şey beni durdurdu. Geri dönüp barmene baktım.
"Bu malları kimden alıyorsunuz?" Tek kaşını kaldırıp beni süzdü.
"Bu bilgiyi her önümüze gelene söyleyemiyoruz, güzelim." Gözlerimi devirdim ve cebimden birkaç banknot çıkarıp tezgahın üzerine bıraktım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
SPACE 3 | FUTURE OF THE PAST / z.m
Fanfiction"Sadece yanlış sonuçlanmış bir sahneyi değiştirip, olması gerektiği gibi sonlandıracağız... Senaryoyu değiştireceğiz." Space #3. Kitap