12 ° Confession

1.5K 123 47
                                    

Bir şeyler başladı ha, ne dersiniz? Aslında uzun bir süre, yaklaşık 21 Nisan'a kadar dinlenmeyi ve derslerime odaklanmayı düşünüyordum ancak yazmadan rahat hissetmediğimi fark ettim. Bir şeyler oluyor, bütün moralim alt üst oluyor ve ben de yazarak kendimi iyileştiriyorum. Umarım hikayeyi bozmuyorumdur, yorum belirtirseniz sevinirim.

İyi okumalar!

Kendall'ın beni defile günü rahat bırakmayacağını ve mutlaka bir sorun çıkaracağını biliyordum. Ve tahminlerimde yanılmamıştım, şu an yüzümdeki ifadeyi büyük bir zevkle izliyor, yıkılacağım anı bekliyordu. Harry ile olan bu fotoğraflarının sızmasında payı olduğuna adım kadar emindim. Bir süre fotoğraflara baktım, Harry'nin ne kadar güzel göründüğünü ve fotoğrafların her bir santimini inceledim. Makyajım hariç her şeyim bittiği için memnundum çünkü kimse gelip bana karışmıyordu. Açıkçası çevremde neler olduğunu bile bilmiyordum, tek odak noktam fotoğraflar olmuştu.

Kendall onun kucağındayken, Harry el sallıyordu. Sakin hareketlerle parmağımı ekranda kaydırdım ve diğer fotoğrafın gelmesine izin verdim. Birbirlerine pasta uzatıyorlarken aynı zamanda kahkaha atıyorlardı. Şüphesiz ya Harry'nin ya da Kendall'ın doğum gününden önceydi. Daha fazla görüp görmek istemediğimi düşünmeden diğer fotoğrafa geçtim. Bu sefer yerler değişmişti, Harry Kendall'ın kucağındaydı ve altında neredeyse bir şey yoktu, burnunu onun saçlarına yaslamıştı. Bu fotoğraftan sonra çevirmedim çünkü bu kadarının bir şeyleri anlamama yettiğini ve Kendall'a istediğini vermeden etraftaki karışıklığa kulak vermem gerektiğini anladım. Oturduğum sandalyeden kalktım ve makyözün adımlarını takip ettim. Dışarıdan ne kadar sakin göründüğümü tahmin edebiliyordum ancak içimde öyle bir sıkışma vardı ki kelimelerle tarif edemezdim. Kafede oturduğumuz gün Harry'nin masumluğuna o kadar inanmıştım ki bir daha o kızla bu konuma geleceği aklımın ucundan bile geçmezdi. Düşünemeyecek kadar yoğun bir tempo yaşadığımdan olsa gerek acımı dışarı vurmuyordum. Herkes telaşlı telaşlı bir şeyler anlatıyor, bir taraftan makyajım yapılıyor, bir taraftan da "Podyuma son on dakika!" sesleri geliyordu.

"Kendall ve Jane, sakın ama sakın aranızdaki problemi podyuma yansıtmayın. İkinizin de işi biter!"

Bay Norton'un sesi yankılandığında hiçbir şey demedim çünkü öyle bir şey yapma gibi bir amacım zaten yoktu. Ayrıca bu işi kaybetsem de çok üzülmezdim, sonuçta biraz daha ses çalışması yaptıktan sonra bir albüm anlaşması imzalayabilirdim. Her şeyim hazır olduğunda, podyumun açılış ve kapanılışının ben ve Kendall'a ait olduğunu bildiğimden derin bir nefesle bekledim. Son kez telefona bir bakış attığımda içimdeki sıkıntı daha fazla büyümesin diye gelmiş mesajı umursamadan kapatma tuşuna bastım. Kendall ile yerlerimizi aldık ve birbirimize baktık, açıkça yüzünde öyle bir ifade vardı ki benimle uğraşmak istediğini hatta fotoğrafların onu sızdırdığını bile düşünmüyordum. Yine de insanların yüzü kadar temiz olmadığını yıllar önce öğrendiğim için bu konuda daha fazla düşünmeden önüme dönerek derin nefesler aldım. Ağlarsam her şey mahvolurdu, ona istediğin vermeyecektim ama berbat hissediyordum. Tanrı'dan bana yardım etmesini diledim çünkü başka yapacak hiçbir şeyim yokru.

#Harry'nin Ağzından#

Birden araya girmemiz sonucu yoğun tempodan kurtulduğumu düşünmek kesinlikle yaptığım saçmalıklardan çok azıydı. Sadece daha önce yaptığım gibi gelip bir defile izlemek istemiştim fakat magazinciler balık görmüş martı gibi başıma üşüşmüşlerdi.

"Kendall Jenner'a podyumda Jane Clark'ın eşlik edeceğini duyduk, bu konuda bir fikriniz var mı?"

Korumam beni o kalabalıktan kurtarmadan önce duyduğum son şey buydu ve neredeyse kahkahalarla gülecektim. Jane manken bile değildi, podyuma çıkmasını gerektirecek bir şey olmazdı. Takım elbisemi düzeltip birçok kişiyle selamlaştıktan ve sakince konuştuktan sonra en öndeki yerimi alarak defilenin başlamasını bekledim. Gün boyu internete girmediğimden telefonumu çıkarttım ve Twitter'a girdim. Gündemde yine bizden bir tag olacağına emindim ancak "Harry ve Kendall" tagının olma sebebini kesinlikle bilmiyordum. Yine ne yapmıştık, merak ediyordum doğrusu. Atılan fotoğrafları gördüğümde yapmaktan çok hoşlanmadığım bir şeyi yaparak küfür ettim ve bu hemen gözlerimi belirtip duyan olup olmadığına bakmamı sağlamıştı. Tam karşımda, benim gibi en önde oturan Lizzie'yi gördüğümde magazincinin dediği aklıma geldi ve bu sefer içimden bir küfür savurdum. Neye tepki vereceğimi şaşırmıştım. Bu fotoğrafları nereden bulmuşlardı? Annemin ve benim telefonum dışında hiçbir yerde bulunmuyordu, annemin de paylaşacağını kesinlikle düşünmüyordum. Peki ya Jane burada ne yapıyordu, gerçekten defileye mı çıkacaktı? En önemlisi, gerçekten Kendall ile mi çıkacaktı? Defilenin tanıtım konuşması yapılmaya başlandığında bir nefes vererek telefonu cebime attım ve başlamasını bekledim. Beş dakika sonunda beraber geçtiklerinde ciddi manada şaşırmıştım ancak Jane'in bir mücevher gibi parlaması, önüne bakarak gayet asil bir şekilde yürümesi beni daha çok etkilediği için bir anlığına her şeyi unutarak ona odaklandım. Düzgün bacaklarını açıkça ortaya seren altın rengi ışıltılı elbise bende Kraliçe Elizabeth'ten tacı alarak Jane'e takma isteği oluşturmuştu. O kadar ifadesiz yürüyordu ki, bir anlığına bir şey olmuş olacağını düşündüm, ancak Kendall'ın da öyle yürüdüğünü görmemle bunun mankenlik gereği olduğunu anladım. Jane ve Kendall podyumun sonunda kameralara poz verdikten sonra yer değiştirdiler ve dönüş yolunu gelmeye başladılar. Şimdi Jane tam önümdeydi. Tam anlamıyla nefesimin kesildiğini hissedebiliyordum. Sırtındaki derin dekolteyi fark ettiğim anda, gerçek anlamda bir süre boyunca dondum kaldım. Şaşkınlığımı bozan şey ise şarkıcı olarak Taylor'ın Blank Space söylerken podyuma çıkmasıydı.

Soul Mates / HSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin