21 ° Lost Dress

1K 86 28
                                    

Ay normalde sonraki bölümü final falan yapıp hikayeyi bitirecektim birden şey oldu ilham geldi, olayları değiştirdim resmen xnçsckaifk Sözde yazmayacaktım düşünün...

Bu bölümü ikiye bölüp bölmemek arasında gidip geldim ve bölmekte karar kıldım fazla uzun bölüm sevmiyorum. Umarım beğenirsiniz.

İyi okumalar!

Provaların son günüydü, Harry her gün beni alıyor, çoğu kızın kıpkırmızı olmasına yol açıyordu. Kendall ve buradaki tüm arkadaşları da benden o kadar nefret ediyordu ki bir köşede oturup beni sinirlendirmek için ellerinden geleni yapıyorlardı. Hatta iki gün önce, Kendall bağıra bağıra "Harry ile yata gittiğimizi hatırlıyor musunuz? Hayatımda yaşadığım en güzel geceydi." demiş, içtikleri içkilere kadar anlatmış, bütün sinir ayarlarımı yerle bir etmişti. Lizzie geldiğinde ben de Kendall kadar çocuklaşmama engel olamamış ve onun duyabileceği bir şekilde "İnsanların hayatlarındaki tek bir güne takılıp kalmaları ne yazık, özellikle karşı taraf o günden daha iyilerini birçok kez yaşamışsa." diye karşılık vermiştim. Bu onu sinirlendirse bile susturmuştu çünkü Harry ile benim ilişkimin, o ikisinin kısa zamanlı geçmişinden daha ciddi olduğunu anlamıştı.

"Abby, Kendall'a verdiğimiz mor-beyaz elbiseyi getirir misin?"

Chloe asistanına bağırırken bense üstümdeki elbisenin düzenlenmesini dik bir şekilde durarak bekliyordum. 

Kendall az önce duyduğu cümleyle direk Chloe'ye dönmüştü.

"Sana onu giymek istediğimi söylemiştim." dediğinde Chloe göz devirerek Abby'nin ona uzattığı fazlasıyla harika elbiseyi alarak bana doğru gelmeye başladı.

"Zaten senin için değil."

İkimizin arasındaki sorunun farkında olsalar bile konu iş oldukça bunu umursamıyorlardı. Burada iyi anlaşmak zorundaydık, başka çaremiz yoktu.

Asistanlar son dokunuşlar sonrası yanımdan çekilerek Chloe'nin üstüme elbiseyi tutması için yol açtılar. İlkbahar modasındaki diğer tüm elbiseler gibi salaştı. Tam diz hizasındaki mor tül eteğin üstünde beyaz bol ve tam kol olsa da ince kumaş kısa bir gömlek yer almıştı. Gömleğin turuncu renk kemeri elbiseyi sanki iki parçaymış gibi gösteriyordu.

"Bu harika bir elbise ve tam senlik olacağına inanıyorum. Hadi, hızla dene ve son kombinin olsun. Yarının gözdesi sen ol."

Gülümseyerek elbiseyle beraber Abby'nin verdiği turuncu ayakkabıları da alıp denemeye girdim. Üstümdeki elbiseyi dikkatle çıkardıktan sonra askısına yerleştirdim ve elimdeki elbiseyi giydim. Harikaydı. Turuncu en nefret ettiğim renk olsa bile bu elbiseyleyken mükemmel bir görüntüye ulaşmıştı. Dışarı çıktığımda isminin Karlie olduğunu öğrendiğim kızla ilgilenen Chloe bakışlarını bana çevirdi. Dudakları yavaşça aralanırken koskoca bir gülümsemeyle bana baktı.

''Kesinlikle bu elbise senin bedenin için yapılmış. Defilenin kapanışını bununla beraber sen yapmalısın.'' derken ellerimden tutarak beni döndürmüş ve gururla bakmıştı. Birkaç takı da ayarlanırken burada olduğum süre boyunca en çok duyduğum ses tekrar kulaklarıma ulaştı.

''Anca eskilerimi kullanabilir zaten.''

Bu sefer sadece benim değil,buradaki çalışanların da sabrı taşmışa benziyordu. Hatta öyle ki ben daha ağzımı bile açamadan Chloe, sakin kalmaya çalışarak hızla Kendall'a döndü.

''Belki de sana uygun olmadığı için elbise ona verilmiştir? Bella'ya uymadığı için de sende denemiştik. O elbise sizde böyle durmadı, değil mi Kendall? Size uymadı, yakışmadı. Ama Jane'e tam uydu. Bir elbiseyi herkes giyebilir, ama herkes taşıyamaz. Her elbisenin bir asaleti vardır ve ona uyum sağlayan bir bedende canlanır. Taşıyan insanın elbiseye uygun hatları, asaleti ve özel bir duruşu olmalıdır. Sadece insan elbiseye uymaz, elbise de ona uyar. Belki de 'eskilerim' diye adlandırdığın her şeyde böyledir bu. Sadece artık sessiz kalıp önüne bakmaya devam etmeni istiyorum çünkü ona sinirlenmeni sağlayan 'elbise', sana uymadı Kendall. Eğer o elbiseyi sen taşısaydın, ortaya bu kadar anlamlı bir görüntü çıkmayacaktı.''

Soul Mates / HSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin