Soul Mates / HS

17 ° I Love You

İlham sorunu çekerken çıkan yine aşk akan bir bölüm. Bu kitabımda MiZay'dan sonraki en güzel aşkın olacağını söylemiştim. Fazla sürdürmeyi ve sorun çıkarmayı düşünmüyorum bu hikayede, içiniz rahat olsun.

Şu sıralar dreamerwriterx hesabımdan yazacağım ''Kokunda Ölüm Saklı'' isimli hikayem için uğraşıyorum. Bir hafta içerisinde ilk bölümünü paylaşacağım, eğer okumak istiyorsanız hesabı takip ederek beklemede kalabilirsiniz.

Umarım bu bölümü beğenirsiniz. Multimedyada dans şarkıları var.

İyi okumalar!

"Jane! Uyan! Uyan! Az önce resmen evlenme teklifi aldım! Uyan!"

Homurdanarak cırtlak sesini duymamak adına yastığımı kulaklarıma bastırdıktan sonra ona arkamı döndüm. Ancak susmamış, aksine yatakta yanıma zıplayarak heyecanla konuşmaya devam etmişti.

"Niall bizi dışarı davet etti. Bunun anlamının farkındasın değil mi? 'Lizzie sana aşığım ve seninle evlenmek istiyorum bu yüzden Jane ile hazırlanın da sizi evden alalım.' Jane! Kaldır artık şu kafanı! Harry de geliyor!"

Kafamdaki yastığı fırlatıp yatakta hızla doğrulduğumda gülmeye başladı. Harry ismini duyduğum an tüm uykum kaçmış, onu en son iki gün önce görmeme rağmen deli gibi özleyen kalbim hızlı atışlarına şimdiden başlamıştı. Açıkçası ikimiz de birbirimize her şeyi itiraf ettikten sonra geçireceğimiz ilk tamamen ayık olduğumuz gün olacaktı. Bu sefer yaptığım hareketlerden dolayı arkasına sığınabileceğim bir sarhoşluk durumu maalesef ki yoktu. Liz'in koluma vurmasıyla acıyla inledim ve kaşlarımı çatarak ona baktım.

"Ne bok düşündüğün umrumda değil! Niall Horan ve Harry Styles tarafından kahvaltıya çıkarılıyoruz, ayrıca sadece bir saatin var. Kalk ve hazırlan yoksa sensiz gitmekten çekinmeyeceğim."

Azarlama sürecini bitirdikten sonra odamdan çıkmış, beni de "bir saat" lafını duyduktan sonra dehşet içinde kalan yüzümle bırakmıştı. Hızla yataktan kalktıktan sonra odamdaki banyoya girerek yüzümü yıkarken, aynı zamanda dişlerimi fırçalamaya başladım. Bir taraftan banyo yapmak adına suyumu hazırlıyor, bir taraftan dişlerimi fırçalıyor, bir taraftan da dolabımdaki kıyafetleri kurcalıyor ve ne giyeceğime karar vermeye çalışıyordum. Ağzımı çalkalarken hazırlanmış suyu kapattım ve dünyanın en hızlı banyosunu yapmaya giriştim. On dakikanın ardından bornozuma sarılıp çıkmış, hala kırk beş dakikamın olduğunu görerek sevinmiştim. Sonuçta en önemli kısmı, banyo işini halletmiştim. Böyle düşünüyordum, ta ki az önce ararken dağıttığım elbise dolu dolabım bana göz kırpana kadar...

Normalde beş dakikada hazırlanabilen kızlardandım ancak Harry'nin orada olacağı gerçeği, hatta resmen bir çifte randevuya çıkıyor oluşumuz beni heyecanlandırıyordu. Güzel olmalıydım, ama abartı olmamalıydım. Makyaj yapmalıydım ama doğal gözükmeliydim. Tanrım, kadın olmak ne kadar zor bir işti böyle? Erkek olup bir gömlek ve pantolon giyerek, saç ve makyaj işine hiç girişmeden bu işten kurtulabilirdim. Oflayarak hüzünle dolabıma baktım. Şubat ayının son haftalarındaydık, kahvaltıya gidecektik, ve ne giymem gerektiğini bilmiyordum. Oflayarak kendimi dolabımın içine attım. Hemen bir şeylerde karar kılmam gerekiyordu yoksa eşofman ile giderek sevdiğim adamın benden soğumasını sağlayacaktım!

***

Harold Edward Styles benim kesinlikle ruh ikizimdi.

Giydiklerimizin birbirine uyumunu görünce ikimiz de şaşırmıştık. O; siyah, vücuduna yapışan bir pantalonun üstüne ağaç desenleri olan mavi bir gömlek giymişti ve ben de üstünde ağaç desenleri olan mavi bir elbisenin altına siyah bir ayakkabı, siyah bir çanta, siyah aksesuarlar...