16 ° I Fell In Love

1.5K 114 15
                                    

Buram buram aşk akan bir bölümle karşınızdayım. Dün oturup yazdım ve nedensizce çok sevimli buldum. Normalde bugün de diğer hikayelerime bölüm yazacaktım ancak maalesef bir şeyler yazabilecek kadar iyi hissetmiyorum. Umarım aşırı aşktan bayılıp gitmezsiniz, beğenmenizi umuyorum.

İyi okumalar!

Harry'nin dudaklarıyla dudaklarımın temas ettiği saniyeden beri ne yapacağımı şaşırmıştım. Kalbim hiç olmadığı kadar hızlı atıyordu ve öylece hareketsiz duruyordum. Onun da hareket ettiğini söyleyemezdim. Elleri hala yanaklarımda, dudakları hala dudaklarımdaydı ancak sadece öyleydi. İkimiz de şok olmuş gibiydik. Tam dudaklarımı aralayarak ona izin verecektim ki, yüzümüze patlayan flaşlarla beraber refleks olarak ayrıldık. Magazincileri görmüş olmalı ki, daha önce ondan duymadığım bir küfür savurduktan sonra ellerimi ellerine yerleştirdikten sonra hızlı adımlarla yürümeye başladı. Daha önce bileğimden tutarak beni beraberinde sürüklemişti ancak büyük ellerinin ellerimi kavraması çok daha farklı hissettiriyordu. Gittikçe daha çok sarhoş oluyordum ve beni böyle yapan onun etkisiydi. Gerçekten kalbimin hızlı atışlarından dolayı bayılabilirdim, beni ayakta tutan onun tutuşu ve hızlı sürükleyişi olmalıydı. Bir şey diyemeden, ne yaptığımıza bakmadan aynı onun gibi koştum. Ellerim onun ellerindeyken mutluluktan çığlık atasım gelmişti. Uzun ince parmakları, şimdi benim küçük parmaklarımı sıkı sıkıya tutuyordu. Ne zaman önüne geldiğimizin farkında bile olmadığım arabasını açtığı sıralarda beni sarhoşluğumdan koşan magazinciler kurtardı. Hızla arabaya bindim ve o da çalıştırdı. Bunu neden yaptığını bilmiyordum, eğer dudaklarımı öpmesi bana bir karşılıksa, bir adımsa bu birlikte olacağımız anlamına geliyordu ve bunu medyadan saklamaya çok da gerek yoktu.

Magazincilerden uzaklaştığımız anda rahat bir nefes verdi. Bir eli direksiyondayken bakışlarını bana çevirerek bir süre baktı ve ardından hiçbir şey söylemeden tekrar yola çevirdi. Ben de söyleyemiyordum, kalbim hala hızlı atıyordu ve heyecan bedenimi terk etmemişti. Dudaklarım yanıyordu. Konuşurken her zaman gözümün kaydığı o pembe ince dudaklar, birkaç dakika öncesine kadar benimkilerle temas halindeydi. İlk öpücüğümü almıştım. Aşık olacağım kişiye beklettiğim, biriyle çıkmadan asla kaybetmek istemediğim ilk öpücüğüm dakikalar önce Harry Styles tarafından alınmıştı. Ve pişman değildim, çünkü tam istediğim gibi olmuştu.

İlk öpücüğüm, ilk aşık olduğum kişi tarafından alınmıştı. Benim için özel olmayı başarabilmiş ilk erkek, kalp atışlarımı hızlandıran ilk erkek, gülüşüyle güldüğüm ilk erkek; Harry Styles tarafından alınmıştı ve hiç olmadığım kadar mutlu hissediyordum. Doğru hissediyordum ve hatta, bir daha yapmasını bile istiyordum!

Araba durduğunda ne zaman dudaklarıma çıktığını bilmediğim ellerimi oradan indirdim ve yüzümdeki aptal gülümsemeyi silerek dışarı baktım. Karanlık ve sarhoşluğumun etkisiyle pek göremesem de burasının evim olmadığına adım kadar emindim. Harry hiçbir şey demeden indiğinde ben de inerek ona döndüm. Arabanın kendi bulunduğu kısmına yaslanmış gökyüzüne bakıyordu. Yavaşça ona doğru ilerledim ve ben de yanına yaslanarak baktığı yere baktım. Bu beraber ikinci kez yıldızları izleyişimizdi.

''Bana yıldızları özel bulduğundan bahsetmiştin.'' Diye kısık bir sesle tane tane konuştuğunda ona döndüm. Ay ışığı yüzüne vuruyor ve yüzünü neredeyse tamam aydınlatıyordu. Yıldızlara bakarak konuşmaya devam etti. ''Bazen iki aşığın aynı anda baktığı nokta olur yıldızlar dediğini anımsıyorum.'' Yeni sakinleşmiş kalp atışlarım yine hızlandı, yüzündeki gülümsemenin belli ettiği gamzesiyle neredeyse nefes alamayacak düzeye geldim. İki aşık, biz miydik şimdi? Beni gerçekten seviyor, bana değer veriyor muydu? Önüme döndüm hafif bir tebessümle ve bu sefer o bana döndü.

Soul Mates / HSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin