1. Bölüm

2.3K 283 182
                                    

"Hikayenin en küçük kısmından bile, isim belirtilmeden alıntı yapıldığında ya da çalınma söz konusu olduğunda,o kişiler hakkında derhal yasal işlem başlatılacaktır."

...

Bazı yıldızların ve Ay'ın etrafındaki ışık çemberi manasındaydı adım : ''AYLA ''

Gel gör ki ne ışığım vardı yansıtabildiğim ne de Ay'ın etrafındaydım .

Evimizdeki Güneş oydu. Bense onun parlaklığından asla seçilemeyen sönük bir mum ışığından ibarettim...

-1.BÖLÜM-

GÜNÜMÜZ -2016-

Kaç kadeh içersem içeyim, aynı gerçeğe uyandığım herhangi sabahtan biri olmak üzereydi televizyonu kapatıp siyah geceye teslim olduğumda. Ve her kış alışılagelmiş beyaz esaret haberlerinden bir tanesiydi en son ekranda dönen. Gözlerimi yummuş, kadehimden büyük bir yudum alırken ; ''İç karartıcı şeyler,''diye geçirdim içimden." İç karartıcı,iç karartıcı." Birkaç kez mırıldanıp sustum.

Zihnimin puslu aynasında, yıllardır inmediğim kadar ince ayrıntıya inerek, ikimizi seyrediyordum o gece. Solmuş yaprakları, takvimlerden yeniden koparıyor; sonra o yapraklarda komplekslerimin en yalın halini buluyordum.

Uzunca bir süre, düşünmeye devam ettim, eksik olan her şeyimi ... Tanrı'nın , Emel'e bırakmayı seçtiği tamamlara karşı, Ayla'nın eksik bırakılmışlıklarını ve asla tamamlayamadıklarını.

O yıllarda,Emel'in büyük adaletsizlik olarak gördüğüm o uçlardaki güzelliğine , gün gelip hiç sahip olmamayı dileyeceğini, bilemezdim. Bütün eksikliklerime rağmen, onun dopdolu dünyasında asla kapanmayacak bir boşluk bırakacağımı da . . .

Ben, bir gün ablama yenilgilerin en büyüğünü yaşatacaktım !

...

Günün ilk ışıklarıyla yatağa kıvrıldığımda , duyduğum vicdan azabının morfini olan uykuya, çoktan hazırdım...Beni içine hapsetmesine karşı koymadım.

Başta uzaklardan gelen sesi artık net işitmeye başladığımda, bu sersemliğin sebebini de hatırlamıştım. Onca içkinin üstüne yuttuğum küçük uyku hapı.

Odanın kapısını çalan da, burada saklandığımı bilen tek kişi, -arkadaşım Gaye- olmalıydı...Üstelik kapıya daha şiddetli vuruyordu artık.

''Ah Gaye , git lütfen,'' diye sayıkladım bilinçsizce. ''Bu sabah değil.''

'' Aylaaa, açar mısın? '' ''Çok merak ediyorum.'' Tak tak tak ...

Gitmemeye kararlıydı ... Doğrulduğum yataktan inip, tozlu halıfleksin üzerinde yalpalayarak ilerledim. Bu kız, zaten çoğu kez kararlıydı.

''Pekala,içeri girmeme izin verecek misin?" dedi gergin bir ses tonuyla...Çekilmemle birlikte, koşar adım dağınık odama geçmişti bile dostum.

''Sen, sen ne yapıyorsun bu köhne otelde ? Resepsiyona sordum, aşağı hiç inmediğini söylediler. Bu şişeler ... Hepsini içmedim de !.. Bir kısmını lavaboya döktüğünü düşünmek istiyorum...Ortalıkta kusmuk yoktur bir de umarım. Ummak iyidir değil mi ?''

Üzerindeki paltoyu çıkardığında, nihayet susabilmişti.Eğreti oturduğu koltukta, dehşetle etrafa bakmaya devam ederken birden ;

''O, aradı mı ? ''diye sordu.

''Evet,'' dedim başımı isteksizce aşağı yukarı sallayarak... ''Defalarca. Hiçbirine cevap vermedim.''

...

Zavallı kız, hâlâ yüzüme yarı acır yarı üzülür halde bakmayı sürdürürken; ben de sahiden o an için nasıl göründüğümü merak ediyordum...Bir zamanlar, güzel görünebilmek için çektiğim onca eziyeti hatırlayınca, insan bu ana inanamıyordu.

Gözlerimin altı çökmüş , göz kapaklarım şişmiş ve tüm bunlar mutsuz suratıma katlanılmaz bir ifade katıyor olmalıydı. Yansımamı görmeye tahammülüm olmadığından , odaya yerleştiğimde aynaların üzerini örtmüş ; ortalıkta ayna bırakmamıştım.

''Ver bakayım,''dedim avucumu açarak... ''Çantandan bir ayna ver de, nasıl antipatik gözüktüğüme bakayım.''

Verdi.

Aynasını, çantasına yeniden yerleştirirken, yüzünde tuhaf bir gülümsemeyle : ''Toparlanamayacak kadar kötü değilsin neyse ki,'' dedi... ''Hala nefes alıyorsun.''

Ardından sıkıca sarıldı bana...''Hasta , hastasın sen !.. ''

Bir müddet birlikte güldük ve bir müddet de ağladık galiba. İç içe geçmişti hıçkırık ve kahkahalar.

''Ablan, o geceye dair , hiçbir şey anlatmadan, eşyalarını toplayıp alelacele İpeklere gitmiş. Dün, sizdeydim. Gidişini de, olup bitene anlam veremeyen ailenden öğrendim. Görmeliydin, o kadar endişeliler ki ! Özellikle de baban...''

''İnan,ne yapacağımı bilmiyordum,''dedim yavaşça Gaye'nin ellerini bırakarak... ''Onlara , ev arkadaşımın kaza geçirdiğini , İzmir' e dönmem gerektiğini söyledim. Ertesi sabah da ,'merak etmeyin vardım' diye mesaj gönderdim. Endişelendikleri kişi,Emel'dir .''

''Öyle bile olsa,''dedi ... ''Merak edilmeyecek gibi misin sanki ? Dışarıya adım atmaya korkarak,daha kaç gün kalacaksın burda ?''

Birkaç dakikalık sessizlikten sonra, ''Her şeyi geride bırakıp yaşaman lazım,'' diye tekrar başladı söze Gaye... ''Hem , okulun ne olacak ? Mezun olmana bu kadar az kalmışken !.. ''

Sonra,sesini yapacağı mühim konuşmaya ayarlayarak ;

''Nedir biliyor musun?'' dedi.

''Belki de, ağrı kesici bir hapa benzer zaman... Hani başın çok ağrıdığında içip , kana karışmasını beklersin. Bilirsin ki işe yarayacak. O ağrı tamamen geçmese bile, azalacak. Bekle Ayla. Geçmesini değil belki ama, azalmasını bekle... İzin ver zamanın, sana bir bardak suyla, ağrı kesici ikram etmesine. İzin ver kendine !''

Yine oturmuş, benim için kafa yorup ciddi ciddi felsefe yapıyordu. Hala, buna değeceğini düşünerek hem de.

'' Güzel günler göreceğiz.'' diyordu...''Eminim ben .''

Tüm bunları, kahve fincanından okuyan esrarengiz falcılar gibiydi, şimdi mimikleri...Yeniden gülmek istedim, fakat bu kez uygun olmayacağından vazgeçtim.

Evet,benim artık yitirmekten endişe edeceğim bir mutluluğum yoktu. Yaşayabileceğim, beni daha fazla utandırabilecek , olay da... Köşkte değildim, yangında ya da depremde kaybederim dediğim. Kulübemdeydim ve en fazla yenisini inşa ederdim. Hayatımı basit şeyler üzerine kuracaktım artık!..Kararlıydım.

Nihayet,her şeyi olduğu gibi yazmaya karar verdiğimi söyledim Gaye'ye. Yalnız kabul etmeliydim ki, kafamdakileri kağıda akıtmaya başladığımdan beri, fazlasıyla nefessiz kalmış; dibi daha çok boylamıştım. Ancak biliyordum , ölü ya da diri , herkes çıkardı yeniden sığ tarafa...Ve yine biliyordum ki, en dipten gelmiş olan, eğer ki hayatta kalmayı başarabilmişse , sıfırdan başlayabilirdi geri kalan ömrüne.

Tıpkı, Gaye'nin de inanmak istediği şey gibi.

KIVILCIMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin