12 / numb

6K 365 144
                                    

Göz kapaklarım bedenimde baş gösteren sıcaklıktan sebep aralandığında, kaşlarımı çatıp kendime gelmeye çalıştım. Yanağım çıplak bir göğüsün üzerindeydi. Terlemiştim ama bir o kadar da üşüyordum. Kısa bir şekilde ensedikten sonra, kasıklarımdaki sızı da kendini hafiften belli etmeye başlamıştı.

"Günaydın, bebeğim."

Thomas'ın uykulu sesi sessiz odayı bir bıçak gibi kesti. O an, tüm hücrelerim yenilenmiş gibi canlandığımı hissettim. Ona daha fazla sokulup sıcaklığından ödünç alırken, dudaklarıma belli belirsiz bir sırıtma yerleşmişti. "Günaydın."

Yatakta biraz aşağı doğru kayıp yüz yüze gelmemizi sağladı. Göz kapakları usulca kapanıyor, sonra tekrar açılıp mavilerini gösteriyordu. "Nasıl gidiyor?"

Kıkırdadım ve yüzümün yarısını yastığa gömdüm. "Gayet iyi."

Kaşlarını kaldırıp muzipçe sırıttı. "Demek öyle, ha?" Kollarını bedenime dolayıp bedenlerimizi birleştirdirdiğinde, elimi omzuna koymuştum. "Birisi beni gerçekten de özlemiş olmalı."

"Hıım..."

Dudaklarımızı birleştirmek için uzandığında ona karşı koymadım. Biraz sonra geri çekilmiştik.

"Duş? Kahvaltı?" diye sordum yatakta doğrulurken. Çarsafı gelişi güzel göğüslerime sarmıştım.

"Sen duş al, ben de bize kahvaltı hazırlayayım, ha?"

"Her zamanki gibi," dedim utanmış bir şekilde.

Gülümsedi ve yataktan kalkmadan önce tekrar etti. "Her zamanki gibi."

***

Islak saçlarımı kurulamayı bitirdiğimde bedenim eski canlılığını geri kazanmıştı. Bunun nedeni duş muydu, yoksa Thomas mıydı emin değildim. Fakat tüm sorunlarımı bir rafa kaldırmıştım. Öyleki, Bay Malik bile aklıma daha yeni gelmişti. Fakat onu da bir çırpıda zihnimden sildim, düşünmeyecektim.

Şifon, beyaz gömleğim ve kot pantalonumla Thomas ile vakit geçirmeye hazırdım. Bugün yılbaşının ertesi günü olduğu için tatildeydim. Bu da demek oluyor ki, Bay Malik'i görmem, iletişimde bulunmam imkansızdı. Sırıtarak mutfağa girdim. Gerçekten iyi hissediyordum.

"Gel bakalım," dedi Thomas beni gördüğünde. Sırıtıyorken her zamanki gibi gözleri kısılmıştı.

"Üzgünüm," diyerek çektiği sandalyeye usulca oturdum. "Büyük bir alışverişe fırsatım yoktu, o yüzden eksik şeyler olabilir."

Kahve fincanımı önüme koydu ve o da karşımdaki yerini aldı. "Pek fazla yok, bebeğim ama akşam çıkıp ne gerekiyorsa alırız."

"Peki..." diye mırıldandım. Bana kısa bir şekilde gülümseyip yaptığı özel omletten tabağına aldı ve yemeğe başladı. Ben ise sadece kahvemden sıcak bir yudum alabilmiştim. Ne kadar kalacağını öğrenmek istesem, diğer konular birbirini açar mıydı? Ayrıca... hareketlerini oldukça yadırgamıştım. Bu kötü anlamda değildi, sadece alışık olmadığım bir şeydi. Çünkü her ne kadar nişanlı olsak da, birbirimize karşı mesafeli olan bir ilişkimiz vardı. Çok fazla samimi sözler söylemiyor, kraliyet ailesindeki çiftler gibi davranıyorduk. Şimdiyse Thomas'a bir değnek değmiş gibiydi. Fakat kabul ediyordum, bu oldukça hoşuma gitmişti.

Numb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin