15 / numb

2.7K 219 51
                                    

Sizi seviyorum. 


***

Kararımı vermiştim: Oyunu kurallarına göre oynayacaktım.

Oyunu kurallarına göre oynamak.

İçinde bulunduğum durum bir oyun muydu? Eğer öyleyse, neden içindeydim? Bir başkası değil de, neden bendim? Belki de benden başka herkes iyi birer oyuncuydu.

Şimdi her şey biraz daha berrak, aynı zamanda daha da bulanıktı.

O günün gecesi yapmamın en doğru olacağı şeyi yaparak yatağıma girdim ve uyumaya çalıştım. Fakat bu o kadar uzun bir zaman aldı ki, neredeyse ağlayacaktım. Biri kulağıma fısıldıyordu, hissediyordum. Ama gözlerimi açıp aniden abajurumu yaktığımda, duvarla yüz yüze gelip tekrar yatağı boyluyordum.

Acınası, hatta gülünesi bir durumun tam merkezindeydim. Ne işler döndüğünü anlamak için hazır olmalıydım.

Hazır mıydım?

***

Elimden geleni yapacaktım.

O gün, kendimi hiç olmadığım kadar dinç hissederek uyandım. Bir saat daha erken kalkarak kendimi sıcak bir duşla ödüllendirdim ve doyurucu bir kahvaltı ettim. Çıplak ayaklarımın parkede çıkardığı sesleri dinlerken kendimi bu kadar iyi hissetmemi oldukça şaşırtıcı bulmuştum ama derine inmedim. Zaten gün içinde epey enerjiye ihtiyacım olacaktı.

Bedenimi saran siyah bir tulumu üzerime geçirirken saçlarıma ellerimle biraz volüm kattım, ardından siyah ince topuklularımı ve deve tüyü rengindeki kabanımı giyerek evden çıktım. Esintili havanın saçlarımı karıştırması hoşuma gitmişti, kendimi yenilenmiş hissediyordum ama bir an Thomas'ın aklıma gelmesiyle yutkunamaz hâle geldim.

Gitmişti. Üstelik Bay Malik ile bir ilişkim olduğunu düşünerek gitmişti. Bunun pişmanlığını ve üzüntüsünü hissediyor mu diye düşünmeden edemedim. Kendime gelecek olursak... bunun olmasına ne denli üzülmüştüm? Sarsıcı bir şok geçirmiştim ama bende bıraktığı hasar büyük değildi. Kopması gereken bir uzvumun sonunda benden ayrıldığını düşünüyordum; olması gereken olmuş gibi.

"Ben halledeyim." Bilgisayarımın içinde olduğu çanta elimden hiç beklemediğim bir anda alındığında, irkilerek başımı sağ tarafa çevirdim, daha önce görmediğim bir kızla karşı karşıyaydım. "Ben Dora," dedi gülümseyerek. "Sizi ürküttüm mü?"

Beni artık ürkütmeyen hiçbir şey yok. "Biraz," diye cevapladım onun minyon yüzünü süzerken. Tam kim olduğunu soracaktım ki yürümeye başlamasıyla ben de onu takip etmek zorunda kaldım. Neler olduğu konusunda bir fikrim yoktu.

"Affedersiniz. Biraz tezcanlı biriyim." Hastanenin giriş kapısından içeri girerken hızlı adımlarına ayak uydurmaya devam ettim. "Bu arada kahvenizi nasıl içiyorsunuz? Ve çayı? Süt eklememi ister misiniz yoksa şekerli ile de idare..."

"Bir dakika bekler misin?" Kaşlarımı çatıp yerimde durduğumda, Dora adlı kızın bana dönüşünü izledim. Hastalar hemşireleriyle beraber sabah kahvaltılarını yapmak üzere etrafımızdan birer birer geçerken burada neler döndüğünü anlamaya çalışıyordum. "Affedersin ama henüz kim olduğunu anlamış değilim."

Numb Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin