8

71.8K 3.4K 486
                                    


MEDİA ERDEM ❤,❤

Ertesi sabah Duygu kapının önünden gelen bağrışma seslerinden dolayı uyanmak zorunda kalmıştı. Uykulu halini üstünden atmaya çalışarak, merakla seslerin sahibinin kim olduğunu öğrenmek için pencereye yöneldi. Erdem'i kapının önünde kaşlarını çatmış bir vaziyette gördüğünde içinden sevinçten bir çığlık atmak gelse de, bunu hemen Erdem'in önünde durmuş, elleri belinde ve sinirli bir şekilde bağıran Marika'nın sesi böldü.

"Sende kimsin ahlaksız! Utanmıyorsun değil mi hiç insanların evine girip, bahçelerini kurcalamaya!"

"Asıl sen kimsin! Sana neymiş acaba?"

Marika sinirden ellerini yumruk yapmış bağırırken, kavganın daha da büyümemesi adına Duygu uçarcasına merdivenlerden inerek kapıyı açtı. O sırada Marika, Erdem'e önce "Irz düşmanı!" diye bağırdı daha sonra eline geçen bir bahçe süsünü Erdem'in kafasına fırlattı.

Erdem acıyla inlerken, Duygu hemen müdahale etmeye kalkıştı. "Durun! Ne oluyor burada!"

"Ah Duygu mou, çok şükür uyandın! Bu ırz düşmanı adamı senin evini gözetlerken yakaladım. Daha sonra usulca bahçe kapısından içeri süzüldü ama merak etme hemen ben devreye girdim tabii!"

Erdem gözlerini devirirken sabır çekerek ellerini göğe kaldırdı ve Marika'ya döndü. "Çantamla devreye girdim demek istedin herhalde! Şimdide şu zımbırtıyı kafama attın ya! Bildiğin kafamı yardın!"

"Ah canım... Az bile yaptım sana ben! Terbiyesize bak, hala konuşuyor ya! Polise şikâyet edeceğim seni, hapislerde çürüyeceksin!"

Marika'nın Rum aksanıyla kurduğu kelimeler Duygu'nun o kadar komiğine gitmişti ki gülmemek için kendini zor tutuyordu. Duygu dayanamayıp bir kahkaha koyuverdiğinde, Erdem hala sinirlerini zapt etmeye çalışıyordu. "Duygu, bu kadın resmen delirmiş! Tanıyor musun bunu? Yoksa ben gidip polise şikâyet edeceğim!"

Erdem'in Duygu'ya ismiyle hitap ettiğini işiten Marika şaşkınlıkla Duygu'ya baktı. "Bu zırdeliyi tanıyor musun yoksa Duygu?"

Duygu gülmemek için kendini zor tutarak kollarını önünde kovuşturdu ve sert bir tonda, "İkinizde içeriye girin!" dedi.

Erdem ve Marika birbirlerine gıcık olmuş bakışlar atarlarken, kapıda da bir hengâme oluştu. Sinirlendiği için centilmenliği bir kenara bırakan Erdem, Marika'yla birlikte aynı anda kapıdan içeri girmeye çalışınca Marika yine bir sinir krizine tutularak bağırmaya başladı. "Kibar olmayı öğren biraz, önce bayanlara geçmesi için müsaade edilir!"

"Yaa! Centilmenlik göstermem için karşımda bir hanımefendi olması lazım ama! Maalesef ben ortada bir hanımefendi göremiyorum."

"Yeter artık!" diye araya giren Duygu, Marika'yı itekleyerek kapıdan geçirdi ve Erdem'e 'sus' imasıyla bir bakış fırlattı.

"Niye susacak mışım? Görmüyor musun, bu kadın az kalsın beni öldürecekti! Kardeşimi ziyarete geldim ama şu olanlara bak!"

"Ka kardeşin mi?" Marika'nın sinirli bakışları şimdi hayretle açılmış, utanç dolu bakışlara dönmüştü.

"İki dakika susup dinleseydin, öğrenebilirdin kim olduğumu..."

Duygu ikisinin de arasına girerek onları koltuğa oturttu. "Tamam artık, bir yanlış anlaşılma olmuş işte, amma da uzattınız... Şimdi ikinizde birbirinizden özür dileyin de tatlıya bağlayalım!"

Marika biraz olsun yumuşasa da, çocuksu ve inatçı halini sürdürmekte kararlıydı. Kollarını önünde birleştirip, bir çocuk edasıyla dudaklarını büzerken, "Önce o özür dilesin!" deyip bakışlarını tavana çevirdi.

ATEŞLE OYNAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin