10

68.7K 3.4K 409
                                    

Meloocan, egoistmese, Esra-Dgn16, 11EdaBoz22, hoodismyeverything, Eminenl7, MelikeEzgizer, -cascade_, sungu37, ekiinayaan, BlackAngels3, Yazare_Beril, yesilboncuk16, pheeruzeh, MsLacivert, dlrlfc, melellk, ipeksucanli, sena_musa, aralbeyza, ZeynepGmboa adlı kişilere itfafen:) (Daha ithaf yapmak istediğim çook kişi var ve güzel yorumlarınız için çok teşekkür ederim, herkese ithaf yapmaya çalışacağım, lütfen ismini göremeyen kırılmasın, çok öpüyorum, iyi okumalar)

"Hey, sana diyorum?"

Duygu Ateş'in mavi gözlerinde boğulduğu hayalinden sıyrılıp gerçeğe döndü. "Pardon," diye mırıldandığı sırada Marika da masaya dönmüş, Duygu'ya ters bakışlar atmakla meşguldü. Biraz keyfi kaçan Duygu, donuk bir şekilde durmamaya özen göstererek gülümsemeye çalıştı.

"Tatlı yemek isteyen?" Erdem'in neşeyle şakıyan sesi Duygu'ya iyi gelmişti ve normale döndüğünü hissediyordu. Bu adamı neden her gördüğünde eli ayağı titriyor ve böylesine gergin bir ruh haline bürünüyor hiç anlamış değildi. Duygu, Ateş'in kendisi üzerinde böyle bir etki bırakmasına içerleyerek gülümsedi ve Ateş'i düşüncelerinden kovmaya çalıştı. Şuanda ilgilenmesi gereken bir Marika- Erdem meselesi vardı ve bu gece onları yalnız bırakma planlarına şimdiden başlamalıydı.

"Aslında ben biraz üşüdüm, tatlı olayına evde devam edelim diyorum? Abi, Marika'nın elinin nasıl lezzetli olduğunu tahmin edemezsin!"

Erdem Marika'nın elini gevşekçe tutarak dudaklarına değdirdi ve minik bir öpücük kondurarak Marika'ya, "Lezzetli olan yerlerinin elinle sınırlı olduğunu sanmıyorum..." diyerek fısıldadı. Bu müstehcen cümle karşısında kıpkırmızı olan Marika tam bir şey diyecekken, Erdem'in kurduğu cümleden habersiz, heyecanla konuşmakta olan Duygu, Marika'nın sözünü kesti.

"Yine bir itiraz kabul etmiyorum Marika."

O sırada telefonu çalan Erdem, "Önemli..." diye mırıldanarak telefonla konuşmak için uzaklaştığında Duygu gözlerini devirdi. Her 'önemli' dediği telefonun altından muhakkak bir iş vakası çıkardı. Duygu, Erdem'in iş kolik durumunun bir an önce sonlanmasını dileyerek Marika'nın eline dokundu. Erdem'in arkasından düşünceli bir şekilde bakan Marika, Duygu'nun dokunuşuyla yerinden sıçradı. Sonra aniden, aklına gelmişçesine kaşlarını çatarak söylendi. "Ne yapmaya çalıştığını anlamadığımı sanma!"

Duygu masum ayaklarına yatarak, teslim olurcasına iki elini birden havaya kaldırdı. "Neyden bahsettiğin hakkında hiçbir fikrim yok. Tatlı krizine girdim ve bu gece bizde bir tatlı yapmanı istiyorum. Yoksa arkadaşına bunu çok mu görüyorsun?"

"Ben ondan bahsetmiyorum ve sana bir tatlıyı asla çok görmem ama şu aşk mektupları hakkında bana bir açıklama borçlusun?"

"Ne yani? Sadece sohbete renk katmaya çalışıyordum!"

Marika gözlerini devirirken, Erdem masaya döndü. "Duygu, şirketten aradılar. Acilen yarın sabah ilk vapurla geri dönmem gerekiyor. Ama söz, en yakın zamanda geri döneceğim." O sırada Erdem hesabı istemek için garsonlardan birine el işareti yaptı.

"Birkaç gün daha kalamaz mısın?"

"Yapamam Duygu biliyorsun. Şuan bir reklam şirketiyle birleşme sağlamak üzereyiz ve gerçekten yoğun bir dönemdeyiz."

"Pekâlâ, bu seferlik böyle olsun."

"Sadece bir ay sonra telafi edeceğim. Ama bu akşam şu Marika'nın meşhur tatlılarından birini yemezsem gerçekten üzüleceğim."

Marika ne diyeceğini bilemeyerek, yarı gülümser bir halde bakmayı sürdürüyordu. Aslında yaptığı yemekleri birilerine tattırmak ve bir yorum almak için ölüyordu. O yüzden fazla nazlanmayarak bu teklifi kabul etti.

ATEŞLE OYNAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin