28

47.4K 1.9K 124
                                    

Keyifli okumalar:)

Ateş merdivenlerden aşağı inerken, her şeyin planladığı gibi olmasını istiyordu. Hiçbir şey ters gitmemeliydi. Duygu'nun çok şaşıracağına emindi Ateş. Ona göre Duygu ondan böyle bir şeyi asla beklemezdi. Bekleyip, neler olacağını görmek çok zevkli olacaktı...

Salona kadar ulaşmıştı ki, Ateş'in telefonu çaldı. Dışarıyı gözleyen adamlarından biri mesaj atıp, Cem'in eve gelmeye çalıştığını ancak onu engellediklerini söylüyordu.

Ateş'in eli çenesine gitti. Adamın bu kadar ısrarcı olması sinirine dokunuyordu. Bu adamdan onunla konuşmadan kurtulmak mümkün değildi Ateş'e göre. Onunla erkek erkeğe bir konuşma yapmalıydı önce. Gerekirse diğer yöntemlerine de başvurabilirdi. Duygu'nun her şeyden haberi olmasına gerek yoktu.

Bir mesaj çekip, Cem'e izin vermelerini söyledi. Az sonra Duygu salona gelmişti. Üzerine geçirdiği askılı, mini pembe elbisesiyle çok sevimli gözüküyordu. Uzun, gür saçlarını gevşek bir atkuyruğu yapmıştı. Çıplak ayaklarıyla parmak uçlarında yürüyüp, su ısıtıcısını çalıştırdı. O sırada bahçenin gıcırdayan kapı sesi duyuldu.

"Senin adamlarından biri geliyor sanırım," dedi Duygu gülerek. "Kahvaltılık gevrek sipariş edebilir misin?"

"Aslında..." dedi Ateş, nasıl söyleyeceğini bilemeyerek. Neden bu kadar ani bir karar alarak Cem'in buraya kadar gelmesine izin verdiğini bilmiyordu. "Aslında kapıdaki adamlarımdan biri değil, Cem."

Duygu duyduğuna inanamamıştı. "Cem mi? O nasıl buraya girdi?"

"Ben izin verdim. Sadece onunla anladığı dilden konuşmak istiyorum, buna bir son vermesi gerek."

"Ateş," dedi Duygu hızla yanına gelerek. "Sen ona ne söylersen söyle, seni dinleyip buradan gitmeyeceğini biliyorsun. İşi daha fazla inada bindirecektir. Bırak bunu ben halledeyim."

"O herif sana zarar vermiş olabilir Duygu, bunu bile bile senin onunla konuşmana nasıl izin verebilirim?"

O sırada kapı çaldığında ikisi de sustular. Duygu Ateş'in gözlerinin içine bakarak fısıldadı. "Sen burada olacaksın, ben güvende olacağım."

Ateş birkaç saniye düşündükten sonra başını salladı. "Hemen kapının arkasında olacağım ve en fazla iki dakika sürecek, anlaştık mı?"

Duygu derin bir nefes alarak kapıyı açtı.

Cem'in bakışları kendisini çepeçevre sararken, Duygu kendinden emin durmaya özen gösterdi. Yıllarca bu adam tarafından istismar edilmiş, güveni ve sevgisi kötüye kullanılmıştı. Asla ona ters düşecek bir fikir sunmamıştı, Duygu. Ne dese kabul etmişti. Ama artık bu tamamen değişmişti ve bunu ona göstermeye kararlıydı. Başını dikleştirdi ve Cem'in gözlerinin içine baktı. Her ne kadar bakışları mahcup gözükse de, gözbebeklerindeki o eski Cem bakışını biliyordu Duygu. Onu çok iyi tanıyordu. Buraya kendini gerçekten affettirmek niyetiyle gelmemişti, kendi egosunun peşinden koşuyordu. Sonuçta kimse Cem Türkeri'yi kolay kolay terk edemezdi. Duygu'yu takıntı haline getirme nedeni buydu. Duygu'nun zayıf karakterli olduğunu ve birkaç özürle ona geri döneceğini düşünüyordu. Ama artık Duygu'nun onu sevmediğini, asla ona geri dönmeyeceğini ve bu ilişkinin tamamen bitmesi gerektiğini anlaması gerekiyordu Cem'in.

Aralarındaki güç çatışması çok yoğun bir şekilde hissediliyordu. Cem, Duygu'nun ona bir şeyler sormasını bekledi. Böylece konuya daha rahat giriş yapabilecek, nedenlerini ve özürlerini rahatça sıralayabilecekti. Ancak Duygu buna izin vermedi, onun yerine gözlerinin içine bakmaya devam etti. Ta ki Cem pes edene kadar...

ATEŞLE OYNAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin