17

58.7K 2.8K 451
                                    

Herkese merhaba😊 Şimdi yeni bölümü açtınız, "Sonunda yükledi😒" gibi düşüncelerle. Sonra bu media da kim oldunuz. Ian aşkımızın burada ne işi var, niye girdi hikayeye dediniz. Doğru değil mi? Peki, kim olduğunu söyler miyim?

Söylemem.

O zaman alayım sizi bölüme, ama lütfen beğenmeyi unutmayın. Keyifli okumalar ❤

Ayrıca bu bölümü benim hayatımın anlamı, yaşama sebebim bir tanecik anneme ithaf ediyorum. Seni çok seviyorum ❤

∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆

Ateş arkasına yaslandı ve gözlerini kısarak Duygu'ya baktı. Duygu, Ateş'in bu isteğini kabul etmeyeceğine emin olsa da, yine de bu konuyu irdelemeden duramamıştı.

"Söylesene," dedi Ateş önünde duran sigara pakedindeki bir sigaraya uzanarak. Genç adam sigarayı dudaklarıyla buluştururken, Duygu büyülenmişçesine Ateş'in ne söyleyeceğine kulak vermişti.

"Karahanlı bu adada kimseyle tanışmazken, seninle tanışmayı kabul edeceğini sana düşündüren şey nedir?"

Duygu sanki önemsiz bir şeyden bahsediyorlarmış gibi kettle'ın düğmesine bastı. Yemekten önce bir kahve içmek midesini ve gerilen sinirlerini yatıştırabilirdi.

"Aslında ben şöyle düşünüyorum, Karahanlı kimseyle tanışmazken; yani bu adada kimseyi umursamazken neden beni korumak istiyor?"

Ateş tekrar gözlerini kıstı. "Sana bunun açıklamasını bin defa yapmayacağım." O sırada pencerelerden birine gidip bahçe kapısının hemen önünde duran adamlardan birine bir el işareti yaptı. Duygu alışverişi kendi yapamayacağını anlamıştı böylelikle. Ateş üzerinde egemenlik kurmaya kalkmıştı ama böyle bir şey olmayacaktı. Duygu kafasına buyruk bir kızdı ve kimse için kendi köşesine sinmeyecekti. Duygu sinirle bunu düşünürken, Ateş hışımla sigarasının ucunu tablada ezdi.

"Oğuz Karahanlı'yı görürsen, kendisine sorarsın."

∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆∆

Duygu parmaklarını usulca siyah Chester tipi koltuğunda gezindirdi. Ateş, birlikte yemek yedikten hemen sonra işlerini olduğunu söyleyerek çalışma odasına çıkmıştı. Ve tabii ki yemekte fazla konuşmamışlardı. Ateş'in Duygu'ya "gevelemeden yemesini" kabaca rica etmesi dışında bir muhabbet olmamıştı. Ateş'in normalde ev arkadaşı olması fazlasıyla yanlış bir seçim olurdu. Marika'yı ve Erdem'i özlemişti. Marika'nın büyükannesinin durumunun iyiye gittiği için seviniyordu. Erdem'le aralarında nihayet bir şey olup olmadığını deli gibi merak ediyordu. Erdem'in bir ay sonra bu adada tatile çıkacağı ve birlikte zaman geçirecekleri fikri onu mutlu ediyordu. Ta ki, Ateş'in onunla burada kalma sebebini hatırlayana kadar. Tüm mutluluğu bu düşünceyle solup gidiyordu. Karanlık bulutların arasında ölen güneş gibi karamsarlık kaplıyordu her yanını.

ATEŞLE OYNAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin