18

60K 2.6K 382
                                    

Duygu'nun kafasında iki kelime yankılanıyordu: Oğuz Karahanlı. Karşısındaki adamın o olduğundan bir gram şüphesi yoktu.

Duygu dilini yutmuşçasına hareketsizce Karahanlı'ya bakmayı sürdürürken, genç adam arkasını döndü. Duygu, adamın ona hem giyinmesi hem de bu durumu sindirebilmesi için fırsat tanıdığını anladığında titrek adımlarla kıyıya doğru yürümeye başlamıştı. Artık su onu serinletmekten ziyade her bir zerresine iğneler batıran buz gibi bir kütleyi andırıyordu.

Koşar adımlarla kıyafetlerini eline alırken, adamın hala arkasını dönük olduğundan emin oldu. Alelacele giyinirken, bir sonraki adımının ne olacağı hakkında hiçbir fikri yoktu.

Giyindi ve hiç sesini çıkarmadan adamın ona doğru dönmesini bekledi. Sonunda adam ona kaçamak bir bakış attı ve yüzünü Duygu'ya çevirdi. Şimdi adamın açık denizleri andıran masmavi gözleri bir bıçak misali keskinlikle Duygu'ya bakıyordu.

"Ne yani ev sahibine bir merhaba bile demeyecek misin?"

"Seni tanımıyorum."

"O zaman önce tanışalım; Oğuz ben. Adalıların deyişiyle Karahanlı. Tabii bunu kesinlikle biliyor olmalısın. Ve sende... Şu yazar kızsın."

Duygu 'bunları geçelim' dercesine bir bakış fırlattı. "Niye beni koruyorsun?"

Oğuz Karahanlı, yüzünde ince bir tebessümle kumları incelerken, ağır adımlarla Duygu'yla arasındaki mesafeyi kapattı.

"Pek arkadaş canlısı biri sayılmazsın değil mi?" Duygu şimdi onun parfümünün kokusunu alabiliyordu. Ama bu adamda çözemediği bir şeyler vardı, her ne kadar kibar davransa da Duygu adamdan pek hoşlanmamıştı.

"Seni ilk ne zaman gördüm biliyor musun?"

Duygu cevabı beklediğini ima eder bir şekilde tek kaşını kaldırdı.

"Üstündeki enfes yeşil elbiseyle adaya adım attığın gün. Sadece yeni kiracımın kim olduğuna uzaktan bir bakmak istemiştim. Doğrusu bu kadar güzel bir kadın çıkacağın aklımın ucundan bile geçmezdi."

Daha yakından incelermişçesine Duygu'nun etrafında bir tur attı. "Tabii bu geceki güzelliğinin yanında solda sıfır kalıyor ama... Sadece güzel yüzüne bir zarar gelsin istemedim. Güvende olana kadar, Ateş seninle kalacak."

"Açık konuşalım... Güzel, savunmasız ve yalnız bir kadın gördün diye yardımcını hiç karşılıksız bana tahsis mi ettin?" Duygu, gözlerini Karahanlı'ninkine kenetledi. "Ne istiyorsun?"

Karahanlı bir kahkaha attı. "Çapkın olduğumu duyduğunu biliyorum. Ancak düşündüğün gibi değil. Hayır hayır, senden asla bunu istemiyorum. Tüm bunların karşılığında senden istediğim tek şey, bir akşam yemeği. Kiracımı daha yakından tanımak istiyorum."

Duygu birkaç saniyelik bir duraksamadan sonra "Ne zaman?" diye sordu. Bu adamın iyi niyetinden emin değildi ve her şeyin bu yemekle açığa çıkabileceğini düşünmüştü.

"Yarın gece... Burada ol, ben seni bulurum. Yalnız tek bir şartım var."

"Neymiş o?"

"Beni gördüğünden kimseye bahsetmeyeceksin. Tabii yarın geceki yemektende."

"Zaten adada kimseyi tanımıyorum ki..."

Karahanlı'nın gözlerinden karanlık bulutlar geçti. "Ateş dahil olmak üzere... Hiç kimseye."

#

ATEŞLE OYNAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin