9

70.5K 3.5K 266
                                    

iremgelincek, bsr_ckr, Melez_Kelebek, fethiye_cangaz, zerariri, korecanfan11, 1999EbruBurak, 76Claire, blue_butterfly___ adlı kişilere ithafen... ❤ (Karışık dizilmiştir; isminizin başta ya da sonda olması benim açımdan önem sırası değildir lütfen o tarz bir yorum yapmayınız :) İthaflar her bölüm devam edecektir, keyifli okumalar)

Duygu odasından suratını asarak çıktı. Aslında içten içe ne zamandır çok keyifli bir akşam geçireceği için sevinse de bunu o iki şımarık çocuğa göstermeye niyeti yoktu. Tenine çok yakışan beyaz, askılı, etekleri uçuşan uzun bir elbise giymeyi tercih etmiş, beline kadar inen düz saçlarını salık bırakmıştı. Merdivenlerden aşağı inerken Erdem'in de hazırlanmış kendisini beklediğini gördü. Kız kardeşini gördüğünde Erdem'in yüzü ayın on dördü gibi aydınlanmış, inci gibi dişleri ortaya çıkmıştı.

"Bana bak ufaklık, sen her gün daha da güzelleşiyorsun galiba."

"Of Erdem, hiç sırası değil gerçekten." Erdem'e ters bir bakış atarak evden çıkarken, kapının önüne çıkması için Marika'ya bir mesaj attı.

"Yoksa hala şu cadı için mi bu tavırlar?" derken, Erdem bir yandan da kaldırımın yanında gördüğü lilyum çiçeğini Duygu'nun kulağının arkasına takmıştı.

Duygu ters bir bakış atıp, Erdem'le birlikte Marika'nın evinin önüne gelirken "Bak hala cadı diyorsun," diyerek abisini azarladı.

"Vay, şurada iki günlük kız için Duygu hanımın yaptığı surata bak. Senin hesabını alacağım ama ben... O cadı için..."

Erdem'in sözleri Marika'nın kapıda belirmesiyle son bulmuştu. Bir rüzgâr eserek Marika'nın saçlarını havalandırırken; uzun kırmızı yazlık elbisenin etekleri de uçuşmaya başlamıştı. Marika kapıyı kapatmak için arkasını döndüğünde elbisenin sırtını tamamen açıkta bırakan dekoltesinden kadının muazzam sırtı gözüktü.

Marika, uzun, dalgalı saçlarını geriye atıp her zamanki nazlı tavırlarıyla süzülürken Erdem alık alık bakmayı sürdürüyordu. Aynı anda Duygu abisine bir dirsek geçirerek; "Evet canım, bir şey söylüyordun?" dedi.

Erdem hemen şaşkın halinden sıyrılıp kendine gelmeye çalıştı. "Kız duymasın diye sustum işte, sana da yaranılmıyor."

Marika yanlarına geldiğinde, Duygu'ya sanki kırk yıldır görüşmüyorlarmış gibi sarıldı. Aslında bu Marika'nın her zamanki tavırlarından sadece bir tanesiydi. Sonra da soğuk gözlerle Erdem'e bakarak, kafasıyla onu selamladı ve Duygu'yu koluna taktığı gibi önden önden yürümeye başladı.

Erdem gözlerini devirerek hemen peşlerine düştüğünde gözlerini kadının kıvrımlı kalçalarından ve muhteşem sırtından alamıyordu. Güzeldi Marika, hem de çok güzel... O sırada Duygu durarak kendisine içecek almak için bir markete girdiğinde, Marika'yla Erdem yalnız kalmış hiç konuşmadan Duygu'yu bekliyorlardı. Yanlarından geçen bir adamın Marika'yı alıcı gözle süzdüğünü gördüğünde, adama ters bir bakış atarak soluğu Marika'nın yanında aldı. Kıskanmak değildi bu; sadece o varken kimse yanındaki bir kadına bakamazdı işte o kadar.

Marika kendisine yakınlaşan Erdem'i hiç görmemişçesine nazlı tavırlarla saçını savururken, Erdem kızgınlıkla ona bakıyordu.

"Akşam esmiyor mu deniz kenarı? Ceket bile almadan çıkmışsınız ikinizde böyle..."

"Hop, orada dur bakalım istersen. Sana ne benim ne giydiğimden. Sen kız kardeşine çek canım bu numaraları." Marika her zamanki tavrıyla kollarını önünde kovuşturarak, dudaklarını büzdü. Erdem her ne kadar böylesine çocuksu kadınlardan nefret etse de, itiraf etmek gerekirse Marika'nın tüm seksiliğine inat bu çocuksu halleri, kolunun tam altında kalacak boyu ve kıvrımlı hatları baştan çıkarıcıydı.

ATEŞLE OYNAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin