22

73.5K 2.7K 237
                                    

Bu bölüm Chocolate_Girl34 için yazıldı❤❤❤ Bir sonraki bölüm ithafım yine en yaratıcı yoruma olacak. Bu arada bölüme dün yükleyeceğim deyipte, bir gün geç yüklediğim için size özel upuuuzzuuun bir bölüm yazdım. Umarım beğenirsiniz, keyifli okumalar.

*****
Duygu kapanan kapının şiddetiyle irkildi. Ateş'in tavırlarına anlam veremiyordu. Kor ateşiyle insanın her bir ilmeğini küllerle savururken, birden buz gibi nefes kesen bir keskinlikle insanın iliklerini dondurabiliyordu.

Sıkıntıyla ellerini hafif kurumaya yüz tutmuş saçlarından geçirerek dolaba yöneldi. İki dakika süre de ne demekti? Tabii ki ciddi değildi. Alt katta uyumaya gitmiş olmalıydı. Üzerine rahat bir gecelik geçirdi. Saçlarını taradı ama kurutmadı. Kendi kendine kurumasından daha çok hoşlanıyordu. Sabahlığını üzerine geçirirken bakışları ister istemez penceresindeki puslu manzarasıyla dikkatleri üstüne çeken Karahanlı malikânesine kaydı. Bu koca evin herhangi bir yerinde şuan Oğuz Karahanlı olmalıydı. Belki de bir pencereden durmuş gölgeler arasından o da burayı izliyordu...

"Sırrın ne?" diye mırıldandı Duygu malikâneden gözünü ayırmadan. "Kimsin sen?.."

Sabahlığını omuzlarından sıyırıp, yatağa doğru yöneldiğinde kapı aniden açıldı. Duygu olduğu yerde kalakalmış, üstünde hiçbir şey olmayan, altında beli oldukça düşük bir eşofman altı ile dikilen Ateş'e bakışlarını dikmişti. "Bir şey mi oldu?"

Ateş sert çehresinin iki yanına zırh gibi işlenen mavi gözleriyle Duygu'ya alaycı bir bakış fırlatarak, ellerini önünde kovuşturdu ve kapıya yaslandı. "Ne gibi?"

Duygu kendini mantıklı bir cümle kurmaya zorladı. Bu adamla aynı yatakta uyumak mı? Düşüncesi bile orgazm ediciydi. Reddetmesi gerekiyordu. Bir itiraz cümlesinin ağzından çıkması lazımdı. Peki öyleyse, neden heyecanlanıyordu?

"Burada mı uyuyacaksın?" Bir itiraz cümlesi sayılmasa da, en azından iyi bir cümle diye düşündü Duygu. Böyle zamanlarda kendinden utanıyordu. Halbuki, yazar olduğu için her zaman kendini çok iyi ifade edebileceğini düşünürdü. Oysaki bunun yazarlıkla hiçbir ilgisi yoktu.

Ateş bu sefer yatağı işaret etti. "Sakıncası var mı?"

"Var desem çekip gidecek misin?"

"Belki..."

Duygu dudaklarını dişledi. Güçsüz olma, bu kadar güçsüz olma!

"Şaka mı yapıyorsun? Sana iyi geceler. Giderken kapıyı kapatırsan sevinirim."

Evet, gerçekten de kapı kapanmıştı. Ancak önce Ateş'in gözleri öfkeyle parıldadı ve içeriye girerek kapıyı kapattı. Duygu'yu kolundan tuttu ve ani bir hareketle duvara yasladı. Ağzından genç kadının kulağına ismi dökülürken, sanki bir ipeğin tene değişi kadar yumuşak, aynı zamanda bir kırbacın kamçı gibi şaklayan sesi kadar sert ve acımasızdı. Duygu ne olduğunu bile anlayamadan kendini Ateş'in kollarından yapılmış zindana hapsedilmiş buldu. Duygu bakışlarını Ateş'in karanlık gözlerini dikerken, Ateş'in içinden sadece geceliğinin önünü bir hamlede yırtıp ona sahip olma düşüncesi geçiyordu.

"Sana, seni gözümden bir saniye olsun ayırmayacağımı söylerken şaka yapmıyordum." Ateş Duygu'nun ellerini bir anda bileklerinden kavrayarak genç kadının başına doğru yaklaştırdı ve yüzüne doğru sokuldu. Adamı bu kadar yakından hissetmek, Duygu'nun bacaklarını titretiyor her an bayılacakmış gibi hissetmesine yol açıyordu. "Bu yüzden..." diye devam etti Ateş. "Bunu kabullensen çok iyi olur zira bu gece yaptıklarından sonra sana güvenmem için bir sebep bırakmadın."

ATEŞLE OYNAMAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin