BİR GÜZEL ANKARA TURU

1 0 0
                                    


    Önceliği Ankara'nın sembolü olan şeylere verdim. Yani ilk sırada Atakule. Tabii şimdi Atakule'nin içinde eskisi gibi mağazalar vs. kalmadı. O yüzden şöyle bir bakıp geçtik yanından. Ardından Anıtkabir ziyareti yaptık. Hem ben, hem de onlar, Atatürk'ü ziyaret etmek istiyorduk. Aslanlı Yol'daki- sıcak nedeniyle biraz uzun gelen- yürüyüşten sonra, Ulu Önder'in yanına vardık. Vatan uğruna daima elinden gelenin fazlasını yapmaya gayret etmiş- ve de yapmış, ileri görüşlü, her alanda başarılı ve elli yedi yıllık ömrünü Türkiye'yi medeniyet seviyesinin üstüne çıkarmaya adamış bu büyük liderin yanında olmak bizi fazlasıyla gururlandırdı ve duygulandırdı.

Kırmızı beyaz bayrağa baktığımda, bir kez daha şanlı tarihimizin, tarih kitaplarında yazılanlardan çok daha fazlası olduğunu anladım. Bugün bu topraklarda hür bir vatandaş olarak gezebiliyorsam, bir kadın olarak erkeklerin sahip olduğu tüm anayasal haklara ben de sahipsem, tüm bunların Mustafa Kemal sayesinde olduğunu bir kez daha gururla aklımdan geçirdim.

Bu yolda canlarını vermiş tüm kahraman askerlerimizi ve Atatürk'ü saygıyla anıp dışarı çıktığımızda ise, nöbet değişimine denk geldiğimizi gördük. Askerlerin büyük bir düzen ve disiplin içindeki değişimlerine, formalarına baktık. Onları da büyük bir saygı ile izleyip geldiğimiz yoldan geri dönmeye koyulduk.

Üçümüz de buraya gelmekle çok iyi ettiğimiz kanaatindeydik. Savaşlar, itilaf ve ittifak devletleri, anlaşmalar ve uzlaşmalar, bugün bu toprakları nasıl elde ettiğimiz üzerine uzun uzun konuşarak yolumuzu sonlandırdık.

Yeniden arabaya bindiğimizde, cevabını hiç düşünmediğim bir soru sordu babam:

"Şimdi nereye bakalım?"

Hemen düşünmeye başladım. A) bilmiyorum, B) düşünmeliyim, C) bir kafeye, D) Ankara'da görülmesi gerekli bir yere. 'Cevabınızı alalım Bahar Hanım?' 'Selçuk Bey, ben yüzde elli joker hakkımı kullanmak istiyorum.' 'Peki, Bahar Hanım yarı yarıya joker hakkını kullanıyor, iki şıkkı alıyoruz. Evet, C ve D şıkları kalıyor.' 'Arasında kaldığım iki şık kaldı geriye. Diğerlerine zaten hiç ihtimal vermemiştim. Ama telefon jokerini kullanmak istemiyorum, risk alıyorum: D) Ankara'da görülmesi gerekli bir yere.' 'Son kararınız mı?' 'Son kararım!'

Tamam, doğru bildik. Amma ve lakin, o gidilmesi gerekli yer neresi, derken birden ampul yandı.

"Kuğulu park!" deyiverdim, sonunda bir yer bulmanın verdiği sevinçle, adeta cırlayarak. Sanırım biraz fazla düşünmüştüm. Babam gülerek:

"Acaba transa mı geçti diye düşünmeye başlamıştım" dedi. Ben de güldüm ve arabayı çalıştırdım. Böylece Kuğulu Park'a doğru yola çıktık.

'Yemek atmayınız!' tabelasına aldırmayarak, ördeklere ve kuğulara poğaça attık. Onlar da yazık, kıtlıktan çıkmış gibi yediler. Beslemiyorlar mı nedir? Gerçi ördekler her zaman yerler, durmaları yoktur, verin, yesin! Zamanında ördek bakmıştım, bilirim.

Orada da biraz zaman geçirdikten sonra, bir banka oturup konuşmaya başladık.

"Bari bir yer daha görelim de, öyle dönelim eve" dedi gezmekten fazlasıyla memnun olan annem.

"Ama en fazla bir yer, çok sıcak çünkü" diye sıcaktan yakındı babam.

Biraz düşündükten sonra, ikisinin de isteğini karşılayacak, yani hem gezmeye değer, hem de serin bir yer düşündüm ve nihayet buldum.

"Tamam," dedim "ikinize de uyan bir yer var, gidelim."

Nereye gittiğimizi sorsalar da söylemedim. Bir doğa harikası değildi gideceğimiz yer ama, fena da değildi hani. Onlara gideceğimiz yeri söylememem, okuruma söyleyemeyeceğim anlamına gelmez. Nene Hatun'un nezih sokaklarından geçip, Ankara için fazlasıyla yeşil sayılabilecek bir yere geldik. Nasıl anlatsam, bir açık hava kafesi gibi. Biliyorum, değişik bir tanım ama, açık alana atılmış masalarla, çok doğal bir mekândı.

Neyse, biz bir süre de burada oturup, eve dönüşe geçtik. Güneş tepenizdeyken Aslanlı Yol'da yürümek bizi biraz yormuştu. Bu yüzden eve geldiğimizde hemen koltuklara yığıldık. Akşam ise yine Sevgi geldi. O, çok geç olmadan ayrıldı. Ama biz, sohbetti, televizyondu derken, yine çok geç bir saatte yattık.

BU KİTAP BENİMHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin