'' Biliyor musunuz çocuklar o kızdan nefret edemiyorum. Kahrolası şeyden nefret edemiyorum ! Aşık olmak benim neyime ki ! ''
Dedi Zayn eski fabrikada yankılanan sesini duyarak tekmelediği teneke kutuya bakarken. Harry ateşin yanındaki milattan kalma yırtık deri koltukta oturuyordu.
'' Ne o Edward , Bella' n sorun mu çıkartıyor? ''
Zayn, Harry' nin yanına çöktükten sonra kıkırdayan kıvırcık kafalı şeye yavaşça bir yumruk geçirdi. Elindeki dalla ateşle oynarken anlatmaya başladı.
'' Dedi ki 'Normal olsanydın herşey farklı olabilirdi.' Sanki ben seçtim bu hayatı! ''
Liam, Zayn' i dinlerken aniden söze karıştı.
'' Bu kızı en çok 7- 8 kez gördün, neden bu kadar çok önemsiyorsun ki? Jady' i ( Lou' nun sevgilisi) öldürdü. O bir katil.''
Zayn alaycı bir şekilde sırıttı.
'' Evet, belki o bir katil, ah bizlerde yakışıklı, masum seri katiller... Anlatabildim mi ?! ''
Louis elindeki çakıyı ustaca Zayn'in oturduğu deri koltuğa sapladı.
'' Hiçbirşey anlatamadın Zayn. Anlatamıyorsun, anlamıyorsun da. Onlar için bir insanı öldürmek iki hayata bedel olabiliyor. Hem ölene hem öldürene... Ben katil değilim, sadece her insan gibi yaşamak için yiyip içen biriyim. Ben anlatabildim mi ?! ''
Zayn konuyu açtığına pişman oldu.
'' Herneyse zaten size anlatan da kabahat. Böyle bir tepkiyle karşılacağımı biliyordum. Ama o kızdan vazgeçmeyeceğim. ''
Bir sürelik sessizlikten sonra kanepelerin birinda uzanarak kitap okuyan Niall başını kaldırıp konuşmaya başladı.
'' Hey kızlar benim karnım acıktı. Biraz avlansak diyorum.''
Herkes bu kadar tartışmadan sonra Zayn' e baktı.
'' Ne bakıyorsunuz ? Benim de karnım acıktı.''
Louis bir kahkaha attı.
'' Aramıza dönmene sevindim dostum.''
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
Maggie yaşadığı şeyin şokunu atlatmaya çalışırken eve gelmişti. Zili birkaç kez çaldıktan sonra dudaklarını ısırırken kapının açılmasını bekledi. Annesi kapıyı açtıktan sonra kollarını sarılmak için geniş bir şekilde araladı.
'' Hoşgeldin hayatım, ilk günün nasıl geçti? ''
Maggie sarılmayı bekleyen annesine hiç aldırış etmeden ikici katın merdivenlerine ilerlemeye başladı.
'' Sırası değil anne, odama çıkmalıyım.''
'' Hey Mag...'
Annesi cümlesini tamamlayamadan sertçe bir kapı sesi duyuldu. Kendisini odasına atan Maggie üstündekilerden kurtulmak istiyordu. Dolaptan çıkarttığı beyaz dar kotunu giydikten sonra Cody' nin ona aldığı tişötü geçirdi üstüne. Maggie aynada bir süre dudaklarına baktıktan sonra birşeyler atıştırmak için birinci kata indi. Onu sinirli bir anne bekliyordu. Maggie mutfak masasına yaklaştı. Mutfakla uğraşan annesine bakarken yavaşça bir sandalye çekip oturdu. Maggie kahverengiojeli tırnaklarını masaya ritmik bir biçimde vuruyordu.
'' Afedersin anne, kaba davrandım. Bugün herkesi kırasım var sanırım.''
Annesi somurtuk bir suratla Maggie' ye hazırladığı mısır gevreğini masaya bıraktıktan sonra başka bir sandalyeye oturdu.
'' Önemli değil ben sadece iyi olup olmadığını merak etmiştim ve aldım cevabımı. ''
Maggie annesinin masanın üstündeki ellerini tutup gülümsedi.
'' Babam ve sen benim için herşeyden önemlisiniz. Sizi üzmek istemem. Şey anne bu arada ben birazdan dışarı çıkacağım.''
'' Sen de bizim için en önemlimizsin. Çık ama geç kalma. Yarın okul var biliyorsun.''
Maggie ayağa kalkıp annesini öptükten sonra yerine geçip mısır gevreğini yedi. Banyoda yüzünü yıkadıktan sonra odasından telefonunu, kulaklığını ve kapşonlu ceketini aldı. Evden çıkmayı başarabilmişti sonunda.
Temiz havayı içne çektikten sonra bir süre caddeye kadar yürüdü. Gitmesi gereken önemli bir yer vardı. Cody' i mezarında ziyaret etmek istemiyordu. Orda, ruhunun orda alındığı yerde, o ormanda konuşmak istiyordu arkadaşı Cody' le, ya da ölü arkadaşı Cody' le .
Caddeye geldiğinde bir taksi durdurup orman yoluna gitmek istediğini belirtti. Çoğu taksi oraya kadar gitmezdi, fakat şansına ilk takside gideblecekti. Arka tarafta pencereden dışarıyı izlerken kulaklıklarını takıp Geen Day moduna girmişti. Ormana yaklaştıklarında içini garip bir duygu sardı. Ne korku, ne üzüntü, özlemdi bu duygu...
Taksiden indikten sonra kapşonunu kafasına geçirip ormana doğru yürümeye başladı. Kampın izleri hala belliydi. Ateş yakılan bölüm, kola ve yiyecek paketleri... Maggie Cody' nin öldüğü ağaca geldiğinde ellerini bir süre ağacın gövdesinde gezdirdi. Birşeyler anlatıp içini dökmek istiyordu.
'' Aptal, seni gerizekalı beni bıraktın, sen beni yalnız bıraktın. Ve şuan ne yaptığımı, ne hissettiğimi bilmiyorum. Yenilmek istemiyorum. Senin katilinin arkadaşına yenilmek istemiyorum! Onu sevmek istemiyorum ama onu üzmekte istemiyorum. Ben seni istiyorum... Omzuna yatıp ağlamayı... Yaptıkların için sana küfretmeyi istiyorum! ''
Maggie bir süre sonbaharla birlikte dökülen sarı yapraklarla dolu toprağa çöküp ağladı.
Daha sonra ayağa kalkıp düşmüş olan kapşonunu tekrar kafasına geçirdi. Yaprakları iterek ilerlemeye başladı. Önüne çıkan kola kutusuna hızlı bir tekme geçirdi.
^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^^
'' Duydunuz mu sesi, orada birisi var.''
'' Hiç boşuna sulanma Niall o her kimse benim.''
'' İlk ulaşan kapar o zaman Zayn! ''
Böyle bir konuşma geçmişti ormanda av arayan ruh emiciler arasında. Zayn ve Niall hızlı bir şekilde koşarak yemlerini aramaya başladılar.
'' Orada ve benim.''
Uzun bir süreden sonra önündeki kapşonlu kıza koşarken böyle demişti Zay. Hızlı bir şekilde arkadan genç kızın üstüne atladı. Kızın ruhunu ammek için vahşi dişlerini çıkarttı ve korkudan kendisini kaybende kızı kendisine doğru çevirdi. Zayn'in gözleri bir anda kocaman oldu, dişlerini normal haline getirdi ve hızla üstüne atıldığı için kan ve yara dolu yüze baktı.
'' MAGGIE ! ''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Feel Us
FanfictionSessizliğini koru ve kaç. Aşk seni yakalayabilir. Beklenmedik zamanda, beklenmedik mekanda. Aşk seni verebilir. Beklenmedik birine, beklenmedik şekilde. Aşk seni öldürebilir. Beklenmedik okla, beklenmedik adamla. O aşkı yenebilir. Beklenmedik ölümle...