Bölüm 14

183 15 3
                                    

Bölüm 14

Derste not tutmaya çalışırken kolum kopmasa aslında hocayı seviyordum. Ama anlattıklarına yetişemiyordum. Cümleleri kısalta kısalta ortada cümle kalmamıştı. Can da aynı durumdan şikayetçi olcak ki yazarken sürekli "Az yavaş hocam" diye saydırıp durdu. Ders bittiğinde ise direk bana döndü. "Öldüm" diyerek ellerini ovuşturdu. Bu hareketine güldüm. Kalkıp yavaşça hazırlanırken "Rüzgarın doğum günü partisine katılacak mısın?" Sorusuyla ona geri döndüm. 'Evet' anlamında başımı salladığımda "Bugün çok konuşkansınız hanımefendi" diyerek güldü. Sonrada "Neden katılıyorsun ki?" Diyerek aynı konuya döndük. Bu konuyu konuşacak halim yoktu. Gerçi kendimi baya yorgun hissediyordum hiçbir konuda konuşmak istemiyordum.

"Bu konu... Biraz karmaşık" dediğimde dudaklarını ısırıp "tamam o zaman." Diye mırıldandı.

"Diğer dersi kantinde bekleyelim mi?" dediğinde "olur" demiştim.

Sabah kahvaltı etmemiştim. Bir şey de atıştırmadım. Bu yüzden bir tost ve iki çay aldıktan sonra Can'ın yanına geçmiştim.

"Ben alırdım ama." Dedi Can çayına şeker eklerken.

"Geçen ki kahveyi ısmarlayamamıştım." Deyince güldü.

"Bir dahaki sefere artık." Dediğimde yüzündeki gülümseme genişledi. Ah Barkın... "Sana bir şey ısmarlamamanın en güzel yanı bir dahaki seferimizin olacağını bilmek." Dedi kafasını karıştırarak. Bu hareketi o kadar tatlıydı ki bende gülümsedim. Tam cevap verecektim ki yan masadan hızla yanıma çekilen sandalyeyle sağ tarafa döndüm. "Çifte kumrular... Nasılsınız bakalım" diyen Rüzgar sandalyede rahatça yayılıp benim çayımdan bir yudum aldı.

Can'ın suratı asılmıştı.

"Ne diyorsun Rüzgar? Ne çifte kumrusu?" dedim oflarken.

"Ben bilmem öncede yoktu bu-" derken Can sözünü kesti "Can." Dedi tıslayarak. Rüzgar yüzüne uyuz bir gülümseme yerleşti küçümseyici bakışlarla Can'a döndü.

"Bu" dedi alayla.

"Masaya oturmak için izin vermedik sana" dedi Can öne eğilerek. "İzin istemediğim için olabilir mi?" Dedi Rüzgar gülümsemesini hiç bozmadan. Bir çocuk nasıl bu kadar rahat sinir bozucu olabilirdi? "Kalk " dedi Can tıslayarak. Rüzgar önce gülümsedi. Sonra yavaşça ciddileşerek buz gibi gözlerle Cana baktı. "Kalkacağım zaten..Ama bursluda benle geliyor" diyerek bana döndü. "Alisa burda kalacak" dedi Canda bana dönerek. Ben direk ölsem olmuyor mu? Herkes bize bakıyor gibi hissediyordum çünkü.

"Susar mısınız?" dedim kafamı öne eğerek.

"Benimle geliyorsun Alisa." Diyerek tısladı Rüzgar

Ulaş ile oturuyorduk bahçede. Anlattığı şeylere gülmekle yetiniyordum. Pek anlamıyordum da anlattıklarını zaten. Kafam çok dağınıktı. Tam bu sıra da "Alisa!" diye bağıran sese Ulaş la ikimiz o yöne dönmüştük. Barkın hızlı adımlarla yanıma gelince

"Neye bu kadar gülüyorsun acaba?" diye sinirle konuştu.

"Sana ne oluyor?" dedi Ulaş'ta sinirle ayağa kalkarken.

"Sen karışma. Benimle gel Alisa." Dedi bağırırken. Etraftakiler bize bakıyordu resmen. Allah'ım çok utanıyorum. Kafamı öne eğerken "Susun lütfen" diye mırıldandım. Kolumu tutan Barkın yere çömelip benle aynı hizaya geldi. Sinirli sesiyle tısladı

"Benimle geliyorsun yeşil göz."

Canla Rüzgarın arasında muhtemel çıkabilecek kavgayı önlemem gerekirken aklıma Barkınla olan anının gelmesiyle iyice dağılmıştım. Rüzgar hala bana bakarak ayağa kalktı ve "Burslu.." diye fısıldadı. Yavaşça ayağa kalkıp Can'a "Sonra konuşuruz" diyerek hızla kantinden çıktım. Rüzgarda peşimden geliyordu. Tabiki Rüzgarla beraber gitmeyecektim. "Burslu beni bekle" diye seslenen sesi takmadan devam ettim. Bıkmıştım bu çocuktan..Herşeyden..Belki bana fazlaydı bunlar. Belkide boyumdan büyük işlere kalkışmıştım. Gözlerimin dolmasını engelmeye çalışırken adımlarımı hızlandırdım.

Senden SonraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin