Bölüm 15

210 17 0
                                    

Multimedya Alisa

Bölüm 15

“Dipsiz bir kuyuda gibiyim... Ne yapacağımı nasıl kurtulacağımı bilemez halde...
Bazen düşünüyorum burada olsaydın nasıl olurduk diye. Aynı okulda olurduk. Hatta büyük ihtimalle Ankara’da olurduk. İkimiz birbirimize yeterdik. Benim hayatım senmişsin zaten, insan bunu kaybedince daha iyi anlıyor biliyor musun?
Aylar geçti. Seni kaybetmemin üstünden aylar da geçse benim içim bir nebze soğumadı. Ne kinimden ne nefretimden gram azalma olmadı. Ve sen gittiğinden beri ben kendimi biraz olsun tamamlayamadım da. Seni kaybedince anladığım bir şey varsa oda; sen benim ruhummuşsun Barkın. ‘hayatım’ diye seslenirdim bazenleri sana o zaman bir sevgi sözcüğüydü sadece ama artık ne kadar anlamlı olduğunu anlıyorum. Sen  gerçekten benim hayatımmışsın. Seninle birlikte bende öldüm aslında. Ayakta durabiliyorsam tek sebebi intikam alma düşüncem. İçimdeki kinim ,nefretim... Ama biliyor musun bu gün bir an vazgeçtim herşeyden yorulduğum için. Sonra ise ne kadar yaklaştığımı farkettim.Rüzgar bana aşık olacak aşkım... Ben amacıma ulaşıyorum. Biliyorum bunun olmasına kızıyorsun ama onun canını ancak böyle yakabilirim. Yolum yanlış biliyorum ama tek yolum bu.
Ben her zaman seni seviyorum, seveceğim...”

Yüzümdeki ıslaklığı  elimin tersiyle silip kalemi bıraktım. Deftere uzun zamandır yazmamıştım. Anlatmak iyi gelmişti. Defteri kapatıp kitledikten sonra anahtarı kutuya koydum. Yatağa yattığımda biraz daha huzurluydum. Amacıma yaklaştığımı bildiğim içindi bu mutluluk.
Yarın Rüzgar’ın doğum günüydü ve hediyemle bana daha da yaklaşacağını düşünüyordum. Umarım herşey istediğim gibi olur...
Sabah yine uykusuz gözlerle kalkmıştım. Bugün güzel olmalıydım. Büyük gün bugündü çünkü. En büyük şansım buydu, bugündü. Hediyemi beğeneceğinden emin gibiydim. Pek düşünmeme gerek kalmamıştı. Doğum günü akşam başlıyordu. Annemleri Minada kalmak için baya ısrar etmiştim. Akşamda Emir, Mina ve ben beraberiz sanacaklardı. Doğum gününe gideceğim kişiyi düşününce bu kadar uğraşmam ironikti. Gerçi bunlar onun için değil intikam içindi. Elbise giyecektim. Damlayla konuşmuştum. Abartılı olmak istemiyordum ama Damla herkesin şık olduğunu söyleyince rahatlamıştım. Mina’yla dün 2 saat konuşmuştuk kıyafet seçimi için. Ve herkesin dolabınızdaki elbiseleri ezbere bilen bir arkadaşı olması gerektiğini fark ettim.
Parti akşamdı ama okula gitmeyecektim. Kusursuz olmalıydım çünkü. Zaten bu yorgun halimi evde durmadığım müddetçe düzeltemezdim. Önce bir duş almalıydım kesinlikle. Yoksa hayatta kendime gelemezdim.
Sıcak suyun altına girdiğimde rahatladığımı hissettim. Acelem yoktu bu yüzden duşu uzatabildiğim kadar uzatmıştım.
Büzüşmüş parmaklarımı gördüğümde artık çıkmam gerektiğini  hissetmiştim. Bornozumu giyip odama geçtiğimde bir müddet yatağıma oturdum.  Vücut kremimi sürmek için elime almıştım bunun kokusunu seviyordum. Mangolu...
Saçlarımı tarayıp kuruttuktan sonra çoktan saatin dört olduğunu görmüştüm. Parti sekizdeydi. Ama benim yedi olmadan evden çıkmam lazımdı. Bu yüzden düzleştiriciyi ısıtmaya başlamıştım bile.
Saçlarımı düzleştirdikten sonra zamanın ne kadar hızlı geçtiğini fark etmiştim. Mutfağa inip  kendime bir tost yapıp onu yedikten sonra tekrar yukarı çıkıp tulumumu giydim. Şortlu tulumdu ve beyazdı. Bence yakışmıştı. Makyaj masasına oturduğumda yoğun bir dikkatle göz altlarımı kapatıyordum ki telefonumun mesaj sesiyle kalkıp yatağın üstündeki  telefonumu aldım.
Ego Yığını
“Akşam kesin geleceksin değil mi?”
Mesajı okuduktan sonra gülesim gelmişti. Mesaj atmalarda başladı demek ...
“başıma kötü bir şey gelmeyecekse ,geliyorum.”
Yazıp gönderdikten sonra cevap bekledim.
“Bu gün seninle uğraşamayacak kadar yoğun olacağım hem ben bana bulaşmayana bulaşmam.”
Mesajın sonunda da  göz kırpmış. Doğru yoldaydım Rüzgar bana doğru esiyordu.
Bu düşünceyle keyiflenip makyajıma devam ettim.
Damla mesaj atmıştı o sırada. "Ben gelip alırım seni"
  Bu kızı seviyordum kesinlikle. Çünkü partiye nasıl gideceğimi bilmiyordum kesinlikle. Tutku çok uğraşmış parti için. Acaba hediye olarak ne aldı? Gerçi onun aldığı hediye araba gibi bir şey olabilirdi. Ama benim hediyemi geçemezdi. Rüzgarın bu özelliğini bir tek ben biliyordum. Yani en azından bana öyle söylemişti. Ben hazırlıklarımı bitirip kendime baktığımda Damladan mesaj gelmişti.
"Aşağıda seni bekliyorum bebek." Tam zamanlama. Hızlı bir biçimde evden çıkmıştım. Damla arabanın dışındaydı ve kırmızı elbisesiyle harika gözüküyordu.
"Mert bu kadar güzel olmana nasıl izin verdi?" Dedim gülerek.
"Henüz haberi yok onada sürpriz olacak." Diyerek bana sarıldı. Arabaya bindiğimizde
"Yalnız bana diyorsun da seni gören bana bakmaz" dedi bana gülerek.
"Tabi kesinlikle" dedim Damla’ya gülerek. "Parti nerde?Sorcaktım ama sonra sen alırım deyince sormadım" dedim.
"Reina" dedi Damla gülerek. "Şu deniz kenarındaki yerden mi bahsediyoruz?" Dedim gözlerimi büyüterek. Barkın Mina Emir ben her yıl seneye doğum günümüzde ordayız derdik. Tabi içkili bir mekan olduğu için -birazda lüks- hiçbir zaman gitmedik. Lafta dalga geçerdik yani.
Yolda giderken öğrendiğim kadarıyla mekanı kapatmışlardı. İçimi bir heyecan kaplamıştı.
“ Ee ne aldın” dedi Damla elimdeki hediye kutusuna bakarken.
“ önemsiz ya” diyerek mırıldandım.
“ Sen ne aldın?” diye sorduğumda benim verdiğim cevabı aynısını bana vermişti. Buna karşılık güldüm.
Sonunda gelmiştik. Arabadan indiğim de heyecanım artmıştı.
Içeri girerken yüksek sesli müzik beni karşılamıştı. Damla’nın peşinden etrafa bakarak ilerledim. Onun oturduğu locaya gittiğimde kimse görmeden hediyemi koltuğun altına doğru sakladım çünkü en son ben verecektim ve sürpriz olsun istiyordum.
Gözüm hemen Rüzgarı aramıştı ama bu kalabalıkta görmem mümkün değildi. Neredeyse okulun tamamı buradaydı. Genelde gördüklerim tanıdığım yüzlerdi yani. "Tutku yine halletmiş" dedi Damla bana eğilip bağırırken. Bu seste ancak böyle duyardım. Çevreme baktığımda gerçekten güzel olduğunu fark ettim. Mekan güzeldi zaten ama kesinlikle bir emek vardı. Tutku neden Rüzgar için bu kadar uğraşıyordu anlamıyordum. Bizim masaya gelen Mert’i gördüğümde kaşlarım havaya kalktı. Tamam hoş çocuktu ama bugün ayrı bir yakışıklı olmuştu.
Kaşları çatılı Damla’ya bir şeyler söyledikten sonra kolunun altına almıştı Damla’yı. Daha sonra yanıma oturdu.
“Nasılsın?”  dedi yüksek sesle  yanaklarımdan öptükten sonra bende “İyiyim. Sen?” dedim sesimi yüksek tutmaya çalışırken. Mert bana cevap verirken karşıdan gelen Rüzgar’ı gördüm. Kot pantolonunun üstüne beyaz bir tişört giymişti bu ona spor bir hava katsa da tişörtün üzerine giydiği  siyah ceket bu spor havaya şıklık katmıştı. Her zamanki kibirli havayla yürürken görüşüme birden Tutku’da girdi. Tutku koşarak Rüzgar’a sarıldığında Rüzgarda karşılık olarak sarılmıştı ama yüzü bana dönüktü. Göz göze geldiğimizde yüzünde yandan bir gülümseme belirdi.
Ayrıldıklarında bize doğru yürüdüler. Mert’le Rüzgar selamlaştıktan sonra diğer boş olan yanıma Rüzgar oturdu.
“hoş geldin.” Dedi kulağıma yaklaşarak
“çok özen göstermene gerek yoktu.” Dediğinde güldüm
“Nasıl olsa her halinle çirkinsin.” Diyerek güldüğünde kaşlarımı çatmıştım. Sinir olduğum için cevap vermemiştim. Bir müddet beni süzdükten sonra
“Haksızlık etmeyeyim yada bu gün yalan söyleyemeyeceğim kadar güzel olmuşsun.” Dedi. Yavaşça yanımdan kalkıp kalabalığa karışırken. Yine dengesizdi Rüzgar ama bana güzelsin dediğine göre gerçekten güzel olmuştum demekki.
Zaman ilerlemişti Rüzgar’ı bir daha göremedim. Halbuki bu gece bana daha çok yaklaşacağını düşünmüştüm.
Müzik kesilip yüksek sesli alkışlar ortaya çıkınca üzerinde mumların yandığı büyük pastanın kalabalığın içinden geçtiğini gördüm. Kalabalık pasta sayesinde bölündüğünde Rüzgar’ı görmüştüm. Etrafını saran kalabalığa bende katılmıştım.
“İyi ki doğdun Rüzgar” şarkıları eşliğinde pasta tam önüne gelmişti. Bu şarkıya ben dahil olmamıştım. Rüzgar’ın yüzünde içtensiz bir gülümseme vardı. Bu gülümsemeleri ben iyi tanırım. Son aylarda en çok takındığım mimik bu çünkü. Etrafındakiler mutlusun sansın gülümsemesi...
“Dilek tut aşkım!” Tutku’nun sesi yükseldi. Rüzgar ile gözlerimiz bir saniyeliğine denk gelsede  hemen geri mumlara dönmüştü. Şuan o dilek hakkı bana tanınsaydı  tutacağım dilek kısa ve netti.
“Barkın yanımda olsun.”

Senden SonraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin