Bölüm 3

845 52 15
                                    

Beğeniler çok düşük :( Yazasımız gelmiyor :/ beğenileri biraz arttırırsak seviniriz :)

Bölüm 3

‘’Gördüm onu bu gün.Seni öldürmemiş gibi baktı suratıma.Gözlerinde acı göremedim.Belki benim neden gözlerimin yaşlı olduğunu merak etmiştir.Sorumlusunun kendi olduğunu öğrense…

Zar zor çektim gözlerimi ondan…Biraz daha baksam boğazım yırtılana kadar  ‘onu benden aldın!Katil’ diye bağırabilirdim.Ama ne demiştik?Sabırlı olacağım sevgilim…Gerekirse her şeyi içime atıp  yalnız kaldığımda sana patlayacaktım.Krizler geçirip yine öldüğün için kendimi parçalayacaktım ama onun karşısında dimdik ve güçlü duracaktım. Yıkık dökük bir halde olduğumu fark edemeyecek bile…

Seni çok özlüyorum Barkın.Canım o kadar çok acıyor ki…Elimi tutmanı o kadar çok istiyorum ki…Ama sen gittin.Beni arkanda yoksul ve kimsesiz bir çocuk gibi bıraktın ve bu çocuk şimdi senin için intikamını alacak.

Seni öldüren o çocuk sevdiği birini kaybetmek ne demek görecek…

Rüzgar Çağlayan bizi ayırmanın bedelini ödeyecek.’’

 Defterime akan bir gözyaşını umursamadan defteri kapattım. "Alisa!" diye bağıran annemin sesiyle kendime geldim.Günlüğümü kilidi olan çekmeceme koyup kilitledim.Anahtarı da Barkının bana aldığı deniz kabuklarıyla kaplı kutumun içine koydum.İçeri gittiğimde yemek saatinin geldiğini anladım.Ne kadar çabuk? Masada yerimi alırken babamın bakışlarını üstümde hissediyordum.Galiba okul nasıldı sorularını hazırlıyordu kendini.

Sorulara başlaması için yeşil ışık yakıp gözlerine baktım ''İlk günün nasıldı kızım?''diye sorduğunda ''Güzeldi''diyip o içtenmiş gibi duran ama aslında içten olmakla hiç bir alakası olmayan gülücüğümü sundum.Aslında düşünülünce fena sayılmazdı Rüzgarla göz göze gelmiş ve en yakın arkadaşıyla tanışmıştım.O saçma,beni güçsüz gösteren krizim ilk defa bir işe yaramıştı

 "Heyecanlı mıydı?Dersler sıkıcı mı?Antropolojiye giriş nasıldı?" dedi babam. Evet babam ders programımı benden önce incelemişti ve girmediğim tek dersi soruyordu.Süpersin baba. Annemin önüme koyduğu makarnayı didiklerken "İyiydi" diye mırıldandım.

 ''Arkadaş buldun mu?'' diye soran anneme cevap vereceğim sırada içimdeki küçük kız fırlayıp ''Evet bulduk!'' diyerek kötü bir kahkaha atmıştı.Kahkahası intikam ateşinin izlerini taşıyordu.Küçük kızın bu tepkisine gülümsemiştim içten içten '' Evet,yani sanırım'' dedim. "Ay ne güzel!" dedi annem heyecanla.Sonra babam işi hakkında bir şeyler anlattı.Bende Rüzgar Çağlayanı düşündüm.Bugün bana baktığında heyecandan titredim.Ona yaklaşıyordum ve bu beni heyecanlandırıyordu.Mertle bir şekilde kahvede içmiştik.Beni unutmamasını umuyordum. Öküz değildir inşallah diye geçirdim içimden.Çünkü anca öküz bir insan unutabilirdi sanırım.

Yemeği didiklemeye devam ederken ''Kızım önündeki makarna,neden zehirmiş gibi bakıyorsun?''diyen anneme döndüğümde ''canım pek istemiyor'' diyerek omuz silktim. ''Kuş kadar kaldın'' dedi babam burnunu büzüp bana sevimli bir şekilde bakıyordu.Eskiden bu  hareketi öylesine seviyordum ki. Dayanamayıp hemen babamı öpüyordum.Ama hep dediğim gibi Barkınla birlikte ruhumun en canlı yeri de gitmişti.

Birkaç dakika daha makarnayı didikleyip bir iki tanesini ağzıma attıktan sonra masadan kalktım.Odama girdim.Tam kulaklığımı takacağım sırada Minadan gelen mesajı gördüm."Ancak cevap yazabildim.Güzeldi ya ama sensiz bir garipti.Senin nasıldı?Malum kişiyi gördün mü?" Bu mesaj beni gülümsetti.Mina’sız olmakta beni etkiledi.Eksik hissediyordum kendimi.

''Fena sayılmazdı.Malum kişiyi gördüm,göz göze geldik.Ve bu gün en yakın arkadaşıyla tanıştım.'' yazıp gönderdiğimde ''Oha!Nasıl!'' diye bir cevap gelmişti çok geçmeden.Krizi Minaya anlatıp telaşlandırmak istemiyordum.Bu yüzden ''Uzun hikaye bir ara anlatırım'' yazıp gönderdim

Senden SonraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin