Bölüm 2

852 45 21
                                    

Bölüm 2

Mert Ege.

Rüzgar'ın grubunda ve Rüzgar'a yakın.Gruptaki Damla'yla aralarında bir şey var galiba.Çünkü partilerdeki fotoğraflarda yakınlardı.Mert Ege şimdi bana yardım ediyordu.Zoraki bir gülümsemeyle ona baktım."Gerçekten teşekkür ederim." dedim ayağa kalkarken.Bir süre bana baktıktan sonra o da ayağa kalktı."Önemli değil.Yeni mi başladın üniversiteye?" dediğinde okulun hepsini tanıyor sandım.Şaşkınca ona bakarken bana sınıfı işaret etti.Evet okulun tamamını tanımasından daha mantıklıydı.Başımı olumlu anlamda salladığımda güldü.

''Ben Mert'' diye elini uzattığında içimdeki küçük kız ''biliyoruz canım''diye mırıldansa da gülümseyerek elimi uzattım.

''Memnun oldum bende Alisa'' dedim. ''Memnun oldum Alisa'' diye mırıldandı gülümserken.Yanımdan ayrılacağını sezen küçük kız ''Tut şu çocuğu elinde!'' diye azarlamıştı beni çirkef bir şekilde.

Gülümsedim.

''Aslında teşekkür için bir kahve ısmarlamak isterim'' dedim.Bu sıcakta kahve mi?Gerçekten mi Alisa?

''Olur'' diyerek gülümseyen Merte gülümsedim neyseki bozmamıştı beni.Önüme düşen saçımı kulağımın arkasına sokuştururken ''Sanırım önce yere saçtığım çantamı toplamam lazım'' dedim ve hızlıca yere çöktüm.Mertte bana yardım etmek için yere çöktüğünde içimdeki küçük kız fısıldadı. ''Aferin kızım iyi gidiyorsun!''

Çantamı toparlarken bu kadar dağıttığım için kendimi tebrik ettim.Her şeyi koyduğuma emin olmak için bakarken Mert çantamın içine fısfısı da attı.Kafamı kaldırdığımda hala yüzünde kibirli bir gülüş vardı.Galiba popüler olunca böyle oluyordu.Kampüste ilerliyorduk.Rüzgar Çağlayan'a ulaşma fikri beni o kadar heyecanlandırıyordu ki.Kalbim o kadar hızlı atıyordu ki göğüs kafesimden çıkacak gibi hissediyordum.Derin bir nefes aldığımda "İyisin dimi?Bir krize daha hazır değilim" diyen Mert'e döndüm. "İyiyim sakin ol" dedim.

''İlk günün heyecanından mı?''diye gülümsediğinde ''Ya...Evet'' diye mırıldandım. Kafeterya ya geldiğimizde kahveleri de alıp oturduk sanki bilmiyormuş gibi ''Kaçıncı sınıfsın?''diye sordum ''Üç'' diye mırıldandığında kahvesinden bir yudum aldı.Evet bu sıcakta kahve içmek gerçekten akıllıcaydı!

''Astımın ileri seviyede sanırım çok kötü görünüyordun'' dediğinde ''Öyle'' diye mırıldandım bu sefer.

Ortamda sessizlik olunca gerildim.Bir an ne diyeceğimi bilemeden kahveme baktım."Ama iyi oldu.Bana kahve ısmarlamış oldun.Bedava kahve" dedi gülerek.Zengin olunca kahvenin bile değeri kalmıyordu anlaşılan.'Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır' sözü burada geçerli değil mi?

"Tam bir öküz Mina.Başka açıklaması olamaz.O da birinci sınıf ne bu artistlik" dedim okula girerken. Bir hafta olmuştu liseye başlayalı.Barkın gözleriyle beni yemek dışında bir şey yapmıyordu."Ya Alisa boşversene.Hem sen diyordun takmıyorum diye" dedi bana gülerek.Ona ölümcül bakışlar atarak okuldan içeri girdik ve Barkınları gördük.Okul bahçesi yetmemiş gibi koridorda basket oynuyorlardı.Bu çocuk süperdi.Merdivenlere yöneldiğimde kafamda hissettiğim acıyla olduğum yerde kaldım. "Ah!" diye bağırdığımda Mina panikle bana döndü.Arkama seri katil edasıyla yavaşça döndüğümde Barkınla göz göze geldik. "Pardon ya.Çok yavaş çıkıyorsun merdivenden.Burada basket oynuyoruz" dedi sanki topu o atmamış gibi."Anormal olan o zaten salak!Bahçe varken neden koridorda basket oynuyorsunuz" dedim sinirle. "Tamam sakin ol.Bir kahve ısmarlasam sana" dediğinde sinirle önüme döndüm.Tam yürümeye devam edecektim ki "Bir fincan kahvenin kırk yıl hatırı vardır hem bak" dedi.Sinirle tekrar ona döndüm. "Seninde kırk yıl hatırında canı cehenneme" dediğimde kahkaha attı.Bu çocuk kafadan sorunluydu.Kesinlikle.

"Sana diyorum" dedi Mert elimi önünde sallarken."Pardon dalmışım" dedim gözlerimi kırpıştırarak. "Farkettim." dedi gülerken.

‘’Ne demişler…Bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır’’ diye mırıldandım.Kaşlarını kaldırarak bana bakan Mert’e baktım. ‘’Haklısın’’ dedi sadece.Kahvemizi bitirdiğimizde

‘’Çok teşekkür ederim Alisa.’’ Dedi yerinden kalkarken ‘’Ben teşekkür ederim’’ diye mırıldandım gülümseyerek. ‘’Görüşürüz’’ diyerek arkasını dönüp benden uzaklaşırken derin bir nefes aldım  ‘’Görüşeceğiz’’ diye tısladım deminki sakin sesime zıt olarak.

İlk dersimi kaçırmıştım.Her zamanki gibi harikaydım.Mert çıktığında telefonu elime aldım.Minaya mesaj attım "İlk günün güzel geçmiştir umarım." Beş dakika kadar ekrana baktıktan sonra cevap vermeyeceğini düşünerek ayağa kalktım.Kafeteryadan çıktım.Kahveyi de içememiştim.

Bahçenin içinde biraz gezindikten sonra bir ağacın altındaki banka oturmuştum.

Mina'nın lavabodan dönmesini beklerken oturduğum bankta biraz daha yayılıp gözlerimi kapattım güneşin tadını çıkarmaya başladım.Yanıma birinin oturduğunu hissettiğimde Mina'nın geldiğini sanıp gözlerimi tembelce açmıştım ama gelen Barkından başkası değildi.Elindeki kahvelerden birini bana uzattığında kahveye bakıp kaşlarımı kaldırdım ''Ah cidden mi?Bu sıcakta mı?'' dedim.O ise ukala bir şekilde gülümsedikten sonra ''Önceden demiştim ya 'bir kahvenin kırk yıl hatırı vardır'diye '' diyince gülümseyip elindeki kahveyi aldım.

Gözlerimi açtığımda dudaklarımda yine o tanıdık gülümseme belirmişti.Barkın'ı hatırlayıp onu özleyen acılı gülümseme.

Baştaki uyuzluklarını hatırlamak beni daha da üzüyordu.Güneş yüzüme vururken yüzümü buruşturdum.Bahçedeki öğrencileri süzmeye başladım.Sevgilileri görünce gözlerimi kaçırdım.Parmaklarımla oynamaya başladım.Dolan gözlerime inat dudaklarımdaki gülümsemeyi silmedim.Şuan Barkın yanımda olmalıydı.Biz ayrılmayı hiç hak etmemiştik ki…

Şimdi burada olsaydı o özenle yaptığı saçlarını bozar onu kızdırırdım sonrada kendimi affettirmek için uzun uzun öperdim.Sonunun öpücükle biteceğini bildiği için saçlarını bozmama kızmasa bile kızıyormuş gibi yapardı bazen.Derin bir iç çektiğimde ellerimin üstüne bir damla yaş düşmüştü sağ elimle sol yanağımı hızlı bir şekilde kuruladım. ‘’Keşke şimdi burada olsaydın’’ diye mırıldandım titreyen alt dudağıma mani olamazken.

Nefes almayı kendime hatırlatarak toparlandım.Kafamı kaldırdığımda onu gördüm.Karşı banka oturmuş etrafındakilere bir şey anlatıyordu.Etrafındakiler de gülerek karşılık veriyorlardı.Merkezde ki çocuk oydu.Ben şaşkınca ona bakmaya devam ederken gözleri beni buldu.Rüzgar Çağlayan kahverengi gözleriyle bana bakarken titrememe engel olamamıştım.

Multimedyada Mert Ege'yi göreceksiniz :)

Senden SonraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin