H ~ 3 ~ Geçmiş

974 51 30
                                    

Herkese selam.. Biliyorum uzun zaman oldu.. Bunun için Üzgünüm. Diğer hikayemle meşguldum bu yüzden bölüm geç geldi. O hikayemin finaline çok az kaldı. O hikayem bitince buna yoğunluk vereceğim ve bölümler daha sık gelecek..

Bir de buradaki fikirleriniz önemli. Hikayemizin adını ''Köylü Güzeli'' olarak değiştirmek istiyorum. Siz bu konuda ne düşünüyorsunuz. Fikirleriniz önemli...

Keyifli okumalar... :) :)

~3~

''Kızlar''

Duyduğum sesle gözlerim kocaman açılırken başımı hemen Havva'ya çevirdim. O da şaşkınlıkla bana bakıyordu.

''Hadi ama açsanıza..'' diye tekrar konuştuğunda Havva ile aynı anda ağzımızdan aynı isim döküldü.

''Arsel''

Korku bedenimi terk ederken rahat bir nefes aldım. En azından tehlike de değildik. Bir anda içimde yoğun bir kızgınlık duygusu peydah oldu. Neden böyle bir şey yapma gereği duymuştu ki? Çok korkmuştum. Henüz bir kaç dakika geçmeden bir kahkaha sesi duyuldu. Ardından oldukça muzip ve keyifli çıkan aynı ses tonunda bir kaç kelime duyuldu.

''Evet benim.. Yakışıklı, cesur Arsel'' dediğinde gözlerimi devirirken gülümsüyordum. Bu ego muydu? Yoksa bizimle hala alay etmeyi sürdürüyor olabilir miydi?

Havva kapıya gidip konuştuğunda bende peşinden gidip kapının deliğinden Arsel'e baktım.

Havva ''Sence bu kapıyı sana açacak mıyız, kendini yakışıklı ve cesur zanneden Arsel?'' diye sinirle soluduğunda ben Arsel'in yüzünü inceliyordum. Dağınık saçlarının bir kısmı alnına dökülmüş seyirlik bir görüntü oluşturmuştu. Muzipçe kıvrılmış dudaklarında ukala bir gülümseme mevcuttu. Bir kolunu kapıya yaslayıp eğlendiğini belli eden bir tavır takınarak gülümsemesini bozmadan Havva'nın sorusunu yanıtladı. Bu kadar yakışıklı olmak zorunda mıydı?

''Siz bilirsiniz?'' dediğinde omuz silktiğini görmüştüm. ''Ben de sigortayı açmam karanlıkta kalmaya devam edersiniz! '' diye devam ettiğinde bir şaşkınlık daha yaşamıştım. Havva'nın da benden farklı olmadığına emindim. Yakışıklı pislik bizimle alay ediyordu resmen ama tabiki onu içeri alacak değildik. Yani sanırım.

''Tamam.''

Havva'nın sesiyle yapışık olduğum kapıdan ayrılmayı başarıp kaşlarımı çatarak ona baktım. Ne demek tamam!! Tam ağzımı açmış sinirle bir şeyler söyleyecektim ki Havva eliyle susmamı işaret etti.

Arkasını dönüp içeri gittiğinde arkasından bakakalmıştım. Bir kaç dakika sonra başına taktığı oyalı yazmasıyla geldiğinde gerçekten kapıyı açacağını anlamıştım. Bu sefer de itiraz etmek için aralanan dudaklarım Havva'nın elindeki tavayı kaldırmasıyla geri kapanmıştı.

''Küçük bir ders'' diye açıklamada bulunduğunda sinsice sırıtıyordu. Yok artık! Tavaları Arsel'in üzerinde kullanacak değildik canım!

''Havva, canım delirdin mi?'' diye sorduğumda neden onun canının yanmasını istemediğimi düşünüyordum.

''Belki. Hazır ol üç deyince kapıyı açacağım.'' deyip cevap vermeme fırsat vermeden kapının kilidini çevirip açtı. Elini kapının koluna getirdiğinde saymaya başlamıştı. Elimdeki tavanın sapını iki elimle kavradım. Kendimi savaşa gidecek kahraman bir asker gibi hissetmiştim. Heyecanımı yok sayarak kapının açılmasını bekledim. Gece gece gerçekten çıldırmış olmalıydık.

HataHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin