H~12~ Yakınlaşma

457 27 40
                                    

Multimedya : Buğra

Iyi okumalar ...☺

~12~

Telefonumdan yükselen horoz sesiyle korkarak yataktan sıçradım. Uykulu gözlerim ne olduğunu anlamak istercesine etrafta gezinirken gözlerimi kırpıştırıp hala çalmakta olan telefonumu elime aldım.

Çalan alarma içimden saydırarak kapattım. Cırtlak horoz sesi hala beynimde yankılanıyordu.

Ah,Havva!

Horoz sesini alarma ayarlamanın hesabını soracaktım ona!

Söylenerek yataktan kalktığımda odanın kapısı açıldı. Gamze, Betül ve Merve elinde kitaplarla içeri girdi.

"Günaydın köylü güzeli." dedi Betül gülümseyerek kitaplarını dolabına yerleştirirken.

Bir anda aklıma Buğra gelmişti ve anında yüzüm düşmüştü. Artık her sabah Fatih müdür yerine onu görecektim. Bir işim olduğunda ya da izin almam gerektiğinde onun yanına gitmek zorundaydım. Bana olan hislerini bildikçe onu görecek olmak beni tedirgin ediyordu.

"Aslı, sen iyi misin?" dedi Gamze omzuma elini koyarak. Karmakarışık düşüncelerim her geçen gün beni çıkmaza sürüklerken bir kez daha beynimin bir köşesine itekledim.

"Evet Aslı." diyerek Gamze'ye katıldı Merve. "Kaç gündür doğru düzgün yüzünü göremiyoruz. Sürekli uyuyorsun,üstelik ders de çalışmıyorsun. Bir sorun yok öyle değil mi?"

Derin bir nefes alıp yüzüme gelen saçlarımı kulağımın arkasına sıkıştırdım.

"Ben gayet iyiyim. Endişelenmeyin lütfen." dedim gülümsemeye çalışarak. Beni düşünmeleri ruhumun üstündeki yorgunluğu biraz da olsa atmamı sağlamış, iyi hissettirmişti.

"Emin misin?" diye sordu Betül. "Bak Aslı, bir sorunun varsa bizimle paylaşmaktan çekinme. Elimizden bir şey gelirse yaparız."

"Teşekkür ederim. Iyiki varsınız. Ama inanınki bir şey yok ben iyiyim." dedim mahçup bir şekilde onlara bakarken.

"Peki" dedi bu kez Gamze. "Sen öyle diyorsan.." Pek inanmışa benzemiyorlardı. Sadece üstüme gelip beni sıkmamak için konuyu kapatmayı tercih etmişlerdi.

"Hadi hazırlalım da bir an önce kahvaltıya inelim. Karnım zil çalıyor." dedi Merve. Hep bir ağızdan gülerek hazırlamaya başladık.

Banyoya gidip ihtiyaçlarımı giderdikten sonra siyah keten pantolonumu ve üzerine açık mavi renkteki kazağımı geçirdim. Bugün ilk iş günüm olduğu için heyecanlıydım fakat ödeyeceğim bir yüz bin lira olduğunu bilmek ağır bir yük altında kalmışım gibi hissetmeme neden oluyordu. Boş yere çalışacak ve boş yere o parayı verecek olmak içimdeki pişmanlığı artırıyordu.

Hafif bir makyaj yapma gereği duydum. Küçük mavi küpelerimi kulağıma takıp saçlarımı taradım ve tepeden topladım. Bugün birazcık mutlu olmak istiyordum. Şöyle küçücük bir mutluluk.

Dolabımdan son olarak şapkamı alıp dolabı kapatacağım sırada gözüme Buğra'nın montu ilişti. Onunla tanışalı iki ayı aşkın bir süre geçmişti ve montu hala bendeydi. En kısa zamanda geri vermeyi aklıma not edip dolabın kapağını kapattım.

HataHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin