Bazen tüm dünyayı ardımda
bırakıp gitmek istiyorum..İyi okumalar...
Umarım beğenirsiniz...
~8~
''Hala bekliyorum Aslı!'' dedi Havva ,sitemini belki de yüzüncü kez dile getirirken. Bir yandan da önündeki askılarda duran bilekleri inceliyor, beğendiklerini bileğine tutup nasıl durduğuna bakıyordu.
Buğra'nın en son söylediği cümlenin ardından transa girmiş bir şekilde gözlerine bakakalmıştım. Cevap vermeme fırsat vermeden Havva gelmiş ve yanından ayrılmıştık. Dersin başlamasına bir kaç saat olduğu için de çarşıya gelmiştik ve o zamandan beridir de Havva Buğra'nın kim olduğunu öğrenmeyi bekliyordu.
Bense aklım bulanmış bir şekilde bilekliklerle uğraşıyordum ama bilekliklere çok odaklanlığım söylenemezdi. Çünkü yeni yeni idrak ettiğim şeyler beni hem utandırıyor hem de şaşırmama neden oluyordu.
Hayatımın en karanlık gününü yaşadığım olaydan beri ilk defa bir erkeğin bana sarılmasına ve saçlarıma dokunmasına izin vermiştim. Asıl tuhaf olan da şuydu ki..: ona sarıldığımda her şeyi unutmuş gibiydim.
''Kime diyorum kızım ya? Bir tane çarpacağım şimdi ha.. Meraktan çat diye çatlayacağım anlatsana!''
Havva'nın kızgın sesiyle düşüncelerim su baloncuğu gibi patlayarak dağıldı. Geldiğimizden beri elimde tuttuğum ama ilgilenmediğim bilekliği yerine bırakıp siyah gözlerimi usulca Havva'ya çevirdim.
''Tamam anlatacağım. Buradan çıkalım da bir yerlere oturalım önce'' dedim pes ederek. Havva başını sallayarak nefesini dışarı üfledi.
''Sonunda. Hadi çıkalım hemen. Zaten meraktan bileklik de beğenemedim.''
Söylediğine gülerken Havva şalının önünü düzeltip koluma girdi ve takı dükkanından çıkıp en yakındaki bir kafeye girdik. Kapıdan içeri girer girmez yüzüme yoğun bir sıcak dalgası hücum ettiğinde burnumun üşüdüğünü fark ettim.
Havva ahtapot gibi sardığı kolumdan çekiştirerek duvar kenarındaki bir masaya oturmamı sağladı. Garson yanımıza gelip ne içeceğimizi sorduğunda Havva ikimiz içinde sıcak çikolata istedi. Bir an da tedirgin oldum ve Havva'ya belli etmeden ne kadar param olduğuna baktım. Ne yazık ki çok azdı.
Hafta sonu otobüs param yetişmeyecekti. Her ne kadar zor olsa da önemsememeye çalıştım ve çantamı kapatarak Havva'ya odaklandım.''Hadi artık ya!'' dediğinde gülümsedim ve ellerimi masanın üzerinde birleştirdim.
''O, Buğra.. abi. Yaklaşık bir ay önce servisi kaçırmıştım ve yurda otobüsle geldim. Yağmur'dan korunmak içinde bizim yurdun aşağısındaki kamelyaya sığındım. İşte sonra bir tane köpek geldi dibime. Tabi ben bir korktum, bir korktum. O telaşla da köpeğin kafasına taş attım.''
Havva'nın gözleri kocaman açıldı. ''Kızım aptal falan mısın? Hiç köpeğe taş atılır mı ya? Valla parça pinçik etmediğine dua etmelisin.''
Gözlerimi devirip anlatacağım sırada garson sıcak çikolatalarımızı getirdi.
''Sonra ne oldu, anlat hadi anlat. O yakışıklı çocuk mu yardım etti sana?''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Hata
ChickLit''Buğra..'' diyebildim yaptığım kabahatin verdiği utançla kahverengi gözlerine bakamazken. Kolumdaki baskıyla sırtım sertçe duvara çarparken kemiklerimin parçalara ayrıldığını hissettim ve ağzımdan acı dolu bir inlemenin dökülmesine izin verdim. ''P...