1|

116K 5.1K 2.8K
                                    

Herkes lütfen okumaya ilk başladığı tarihi ve saati bu paragrafa yazsın.

Hepinize keyifli okumalar diliyorum. Ayrıca kitabımız Wattpad'in resmî Bilim/Fantazya sayfasında Düşsel Fantastik Anlatımıyla Sınırı Zorlayanlar kategorisinde yer almıştır. :)

Ay, kararmaya yüz tutmuş gecede yavaş yavaş ortaya çıkarken dudaklarımda cılız fakat sahici bir gülümseme peyda oldu. Gecenin getirdiği karanlığı ve onu bir nebze olsun aydınlatabilen ay ile yıldızları severdim. Gecenin asilliğine hayran kalırdım çoğu zaman ve bu da geceyi, beni gülümseten nadir şeylerden biri yapıyordu. Gerçi beni, birkaç şey dışında gülümsetebilen var mıydı ki?

Zihnimi bir pençe misali saran düşüncelerden arındırmak ister gibi başımı iki yana salladım. Şu an bunları düşünmek hem gereksiz hem de yersizdi. Hayatımın en büyük hayalini gerçekleştirmek üzereyken bu tarz düşüncelere kapılmamam gerekirdi. Gözlerim sol bileğime kaydığında saatin 23.59 olduğunu gördüm. Yelkovan tam on ikiyi bulduğu zaman yirmi dört yaşına girmiş olacaktım. Doğum günümde en büyük arzumu ve hayalimi yerine getirecektim. Kendimi talihli hissediyordum, sonuçta kaç kişi doğum gününde bir piramidin içerisine girme şansını yakalayabilirdi ki?

Yeni bir güne başladığımızı hatırlatan saatin mekanik sesini duymamla elimdeki haritaya son bir bakış atarak piramidin içine girdim. Karanlık koridoru aydınlatmak için sırt çantamdaki feneri çıkartırken, bir yandan da önüme dikkat etmeye çalışıyordum çünkü buralarda bir yerde yüksek bir basamak olması gerekiyordu. Etrafın karanlığını fenerle aydınlattığım zaman içerisi daha katlanılabilir hale gelmişti. Yürümeye devam ederken birden bedenimi yalayıp geçen rüzgârla titrediğimde, bunun tamamıyla piramidin bir oyunu olduğunun bilincindeydim. İçleri yazın soğuk, kışın sıcak olan bu Mısır Piramitleri her dönem için fazla gizemliydi.

Arkamdan gelen grup şefim ve aynı zamanda erkek arkadaşım olan Murat'ın yakınmasıyla başımı ona çevirdim. "Telefon çekmiyor," derken kaşlarını çattığını elimdeki fener sayesinde gördüm.

Alayla gülüp tekrar önüme dönerken, "Hadi ama Murat! Piramitlerin içinde hiçbir teknolojik aletin çalışmadığını çok iyi biliyorsun," dedim.

"Belki bir ihtimal Firavun bizi sever ve telefonumu çalıştırır dedim ama ne yazık ki yanılmışım." Geniş omuzlarını enerjik bir şekilde silktiğinde bu enerjisi karşısında iç geçirdim. Önceki gece, notları üzerinde çalıştığı yetmezmiş gibi bu gece de uykusuz kalacaktı ama üzerinde yorgunluğa dair hiçbir iz yoktu. Bedeni uykusuzluğa ve diğer yorucu etkenlere karşı olabildiğince dirençliydi ve bu durum ona sıkça imrenmeme neden olurdu. Çünkü onun aksine ben, en ufak bir şeyde dahi bitkin düşen bir yapıya sahiptim ve bu sebeple uykuya fazla düşkündüm.

Yürümeye devam ederken Murat, adımlarını hızlandırdı ve bana yetişti. Kolunu omzuma attığında, "Adamı rahatsız ettiğimiz için bizi seveceğine zerre ihtimal vermiyorum şahsen," dedim.

"Rahatsız edilmemek istiyorsa mezar olarak daha az gösterişli bir yer yaptırması gerekiyordu. Mesela her yeri altınlar ve mücevherlerle doldurmayabilirdi. Bu sayede bizlerin ilgisini çekmezdi ve onu mezarında rahat bırakabilirdik." Dudağını bükerken düşünüyormuş gibi yaptı. "Yani belki..."

Alayla güldüğümde Murat'ın gözleri yanağımdaki derin çukurlara kaydı. "Kusura bakma, adam senin gibilerin asırlar sonra geleceğini düşünememiş."

"Tanrı değil miydi, her şeyi bilmesi gerekirdi," diye espriye vurdu.

Firavunların tanrı olmadıklarını zaten bildiğine emin olduğum ve onun hazırcevaplılığı karşısında hiç şansımın olmadığını bildiğim için cevap vermeye yeltenmedim bile. Koridorda yürümeye devam ederken bir an önce daha derin koridorlara ulaşmayı istiyordum. Buraları defalarca kez gezmiştim zaten. Ayrıca bu gizli kaçamağın amacı daha önce keşfedilmeyen yerlere girmekti.

 AY DÜĞÜMÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin