17|

37.2K 2.8K 412
                                    


Korkulu gözlerim hiçliğe karışan bedeni ararken etraf mı sarsılıyordu, yoksa ben mi sarsılıyordum bilmiyordum. Şiddetli bir zelzele vardı içimde. Hiç dinmeyecek, dinse dahi tekrar patlayacak gibiydi. Gözlerim yanıyor, ellerim titriyordu. Uyuşmuştum. Her bir uzvum, zihnim, düşüncelerim... Hepsi uyuşmuştu. Ne yapmıştım ben az önce?

Yerdeki Simge'nin bedenine bakarken omzuma konan bir elle olduğum yerde sıçradım.

"Benim... Ayliz, benim," diyen ses aniden içimi güvenle doldururken ona baktım.

"Aytun. Simge öldü... Öldü mü?" dedim korkarak. Ne diyeceğimi, bu durumu ona nasıl açıklayacağımı bilmiyordum. İlk defa birini kaybetme tedirginliği yaşıyordum. İlk defa biri gözlerimin önünde... Devamı gelemeyen düşüncelerim Aytun'un, "Sakin ol," diyen sesiyle bölünürken başımı iki yana salladım.

Ellerimi koluna doğru uzatıp onu sarstım. "Ne sakini? Aytun, sana diyorum ki Simge öldü." Nasıl bu kadar kayıtsız olabilirdi ki? Yerde yatan onun ikiziydi ve o hâlâ sakin durmaya devam ediyordu.

"Hayır, ölmedi."

"Ne? Saçmalama o..." derken Simge'nin yerdeki bedeni ayaklandı. Baş ucuma kadar gelirken şokla onu izledim. Tanrım, sen aklıma mukayyet ol, çünkü her an yok olabilir.

Gözlerimi art arda kırpıştırdım. "Biri bana hemen burada ne olduğunu anlatsın." Sesim titriyordu.

"Ayliz..." diyen Simge'ye korku dolu gözlerle karşılık verdim.

"Senin ne olduğunu anlamamız için bu gerekliydi."

Açıklama yapan Aytun'a inanamazcasına baktım. Hepsi bir oyun muydu? İç çatışmamı anlamış gibi sözlerine devam etti.

"Sen bir büyücüsün, Ayliz. Tıpkı bizim gibi. Az önce o Nigra'yı yok ettin. Gözlerin aynı benimkiler gibi parladı ve..." diye devam ederken elimi kaldırıp sözünü kestim. Başımı Simge'ye çevirdim ve "Ama seni öldürdü o," dedim.

"Bak, bunu yapmayı gerçekten istemezdim ama gücümüz en zor kaldığımız durumda ortaya çıkar. Tören günü, o büyücüleri gördüğün zaman sende bir şeyler olduğunu anlamıştık ama emin olmamız ve gücünü ortaya çıkarmamız gerekiyordu. Seni neyin zorlayacağından emin olamadığımız için de bu yola başvurduk. Üzgünüm ama buna mecburduk."

İki kardeşe hayal kırıklığı ile bakarken derinlerden gelen ağlama isteğimi bastıramıyordum. Resmen önümde bir oyun sergilemişlerdi. Ne kadar korktuğumu, ne kadar endişelendiğimi ve Simge için nasıl üzüldüğümü hiç hesaba katmadan bu alçak oyuna beni alet etmişlerdi.

Kızgınlıkla elimi dağınık saçlarımın içinden geçirirken bağırdım: "Başka bir yol yok muydu? Simge'yi ölmüş gibi göstermeyeceğiniz başka bir yol yok muydu bu lanet şeyi ortaya çıkarmanız için?" Sesim boğuk çıkıyordu ama bunu umursayacak konumda değildim. Aytun, bana ifadesizce bakmaya devam ederken arkamdaki ağaçtan destek alarak ayağa kalktım.

"Ya... ya büyücü olmasaydım? O Nigra bana bir şey yaptığında karşı koyamazdım. O zaman ne olacaktı?"

"Ben buradaydım. Simge buradaydı. Eğer güçlerin açığa çıkmasaydı, onu ben yok ederdim ama yine de sana bir şey olmazdı."

Başımı iki yana salladım. "Bu çok ama çok bencilce. O kısacık zamanda ne yaşayacağımı umursamadan bu oyuna giriştiniz. Peki nasıl? Karşılayabildim mi beklentinizi, iyi oynadım mı rolümü?"

Bu ilk hayal kırıklığım değildi ve muhtemelen son da olmayacaktı. Acıyan kalbim gözlerimi yaşlarla dolduruyordu.

"Ayliz, sakin ol lütfen. Amacımız-"

 AY DÜĞÜMÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin