11|

41.7K 3.1K 533
                                    


Uyuyuş Günü denen tören gelip çattığında yatağın üzerindeki elbiseye kaşlarımı çatarak baktım. Bana yabancı olan bu yerdeki saçma bir törene gitmek istemediğimi çok iyi biliyordum. Aynı Aytun'un gelmeme ihtimalime bile izin vermeyeceğini bildiğim gibi...

Bir önceki akşam Simge, tören anında yapmam gereken şeyleri anlatmış, söylediklerinin dışına katiyen çıkmamam gerektiğinin de üzerine basmıştı. Çünkü herkes bu törende neler yapılacağını adları kadar iyi biliyormuş ve en ufak bir yanlışım, beni hiç arzulamadığım durumlara götürebilirmiş. Kraliçe uyutulduktan sonra ben gelecektim ve sırtım halka dönük olacağı için pek fazla kişiye olabildiğince gözükmeyecektim.

Bu düşüncelerle boğuşurken Simge'nin sesi kulaklarımı arşınladı. "Ayliz, hazırlan hadi." Birkaç saniye sonra odaya girdiğinde memnuniyetsiz bakışları üzerimde dolandı. "Neden hâlâ giyinmedin?"

"Çünkü gelmek istemiyorum," dedim bıkkınca, yatağın üzerine kendimi bırakırken. İsteksizliğim gün gibi ortadaydı ama Simge'nin yapabileceği bir şey yoktu. "Daha önce hiç bilmediğim bir ortama girmek yetmezmiş gibi bir de tüm insanların gözünün önünde olacağım. İster istemez geriliyorum."

"Biz de orada olacağız. Aytun, Menes ve ben. Hatta teyzem. Uzakta olsak da seni izleyeceğiz ve olası bir sorunu o anda ortadan kaldıracağız. Hepimizin gözü senin üzerinde olacak."

Parmaklarımla oynarken Aytun'un beni daha çok gerdiğini söyleyip söylememe konusunda kararsızdım. "Ben..." deyip devamını nasıl getireceğimi bilmediğim için sustum.

Simge, yanıma oturdu ve elini elimin üzerine koyarak güven vermek istercesine sıktığında ona ruhumun boşluğunu yansıtan gözlerimle baktım. "Aytun ile hiç iyi bir başlangıç yapmadığını biliyorum. Sana kötü davrandığını ve seni sıkça terslediğinin de farkındayım ama bu o. Yapısı böyle ve bu saatten sonra değişemez. Güven problemi olan bir adamın etrafa gülücükler saçması çok saçma olurdu."

Güven, akli denge gibiydi. Fazlası da zarardı azı da. Bu teraziyi tutturmayı artık beceremediğinde güven problemi yaşayan bir insan olarak yeniden doğardın. Mesela ben... Annemin yaşattıkları, daha doğrusu yaşatmadıkları yüzünden o güven duygusunu kaybetmiştim. Annesinden sevgi alan kızlara imrendikçe o güven kırıntılarının teker teker döküldüğüne şahit olmuştum. Ve en kötüsü de bunu kalbimin en derininde bizzat yaşamıştım.

"Bak," diyecekken koridordan gelen ses beni susturdu.

"Simge, buraya gelsene."

Simge derince iç çekip ayağa kalktı. "Masanın üzerinde saçını yapabileceğin bir maşa var. Sen yapmaya başla, sana yardıma geleceğim. Daha makyaj yapacağız."

"Sade bir şeyler yaparım," dedim onun yüzümde çok oynama yapmasını engellemek için.

"Tatlım, her zaman dediğim gibi, bir kadın her an muhteşem görünmeli. Kaldı ki bu yaptığın makyaj hiçbir işe yaramayacak. Çünkü törenlerde özel makyaj malzemeleri ile farklı makyajlar yaparız."

"Ne gibi?" diye sormama zaman kalmadan odadan çıktığında oflayarak bezgince masaya gittim ve dediği gibi saçımı yapmaya başladım. Çok geçmeden tüm saçımı hallettiğimde ayağa kalkıp beyaz elbiseyi üzerime geçirdim.

Düz, beyaz elbise, ince ip askılıydı. İpler sırtıma doğru devam ediyor, çapraz bir şekilde orada birleşiyordu. Sırtımın neredeyse tamamı açıktaydı ve dövmemi açığa çıkarmaması için saçımı salık bırakmıştım. Göğüs kısmından aşağısı bollaşıyordu ve elbise ayak bileklerime kadar iniyordu. Elbisenin güzel olduğunu inkâr edemezdim fakat biraz açıktı. Hele ki sırtındaki cüretkâr dekoltesini tamamlayan göğüs dekoltesi. V yakası derindi ve zaten dolgun olan göğüslerim böylece fazla dikkat çekiyordu. Beyaz renkli düz sandaletleri de giydiğimde olabildiğince hazırdım. Aynada bir hareketlilik hissettiğimde başımı kaldırdım ve Simge'yi gördüm.

 AY DÜĞÜMÜ Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin