-Çocukluk güzeldir be Dayı. Ağlasan her bir omuz açıktır,canın yanar hemen bir omuz edinirsin kendine. Öperler geçer;ama bu geçmiyor. Bizde çocuktuk işte... Koşardık... Oynardık... Okulumuz,sınıfımız sıramız dahi aynıydı. Lise çağlarına geldiğimizde ailelerimiz yakınlığımızı fazla gördü. Ama bizse bu yakınlığı fazla görmüyorduk. Ne de olsa sıkı dosttuk biz. Okuldan sonraki vakitlerimizde gizlice görüşürdük. Mahallemize biraz uzakta denize çok yakın bir alan vardı. Gidip ekinlerin arasında koşar,gönlümüzce gülerdik orada. Biz beraberken hiç büyümüyorduk. Yorulduğumuz zamanlarda ekinlerin arasına bırakıverirdik kendimizi. O,gökyüzünü izlerdi böyle zamanlarda. Bulutları kılıktan kılığa sokardı. Bense onu daha iyi görebilmek için dirseğimin üstüne döner onu izlerdim. O konuşur ben dinlerdim. Bazen utanır,utanır gülerdi. Cennet gülüşlüm. O güldüğü vakit sanki cennete gider gelirdim. Hayallerini anlatırdı bana,bense göz bebeklerini izler;hayallerini gerçekleştirebileceği yönde ikna etmeye çalışırdım onu. Öyle olunca sevinirdi. Koşa koşa ağacın kalın dallarına asılmış salıncağa giderdi. Bende yavaş yavaş sallardım onu. Okuldan sonraki en büyük zevkimdi bu. Bazen saati unutur sonra koşar adım eve giderdik. Çocuktuk işte Dayı. Çocuk...
Sonunda lisemiz bitti. Ailesi çok dar görüşlü olduğu için ilk başta okutmak istemediler kızı. Yazık,her gün ağlardı. En sonunda ikna etti ailesini ve edebiyat fakültesine kaydını yaptırdı. Edebiyatı gerçekten çok iyiydi. Bestelerimi bazen o toplardı. "Öyle değil. O öyle olmaz. Bak böyle olacak işte. " derdi. Mimikleri o kadar güzel oynardı ki... Tersini ikna edemezdim. Zaten mimiklerini izlerken kendimden geçerdim. Bir gün abisinin tayini çıktığını ve taşınacaklarını öğrendim. Bir ay kadar zamanım kalmıştı Esila ile. Gitmelerine bir hafta kala Esila bizde kalmaya geldi. Ailecek de yakındık biz. Ankara'ya ev bakmaya gidecekti ailesi. Esila'nın okulu olduğu için onu da götürmek istemediler. Evi tuttuktan sonra götüreceklerdi Esila'yı. Bizden başka emanet edebilecekleri kimse yoktu. Annem misafie odasınds bir yatak hazırlamıştı ona. Benim de Esila'yla ilgilenmemi istemişti annem. Sırtımızı duvara yaslayarak oturduk yatağa. Kitap okumayı çok severdi. Ama henüz ona kimse kitap okumamıştı. Okuduğum bir kitabı alıp okumaya başladım ona. Bir ara uykusu geldiği için başını omzuma koydu. Kitabı epey bir süre okumuştum. Artık benimde uykum gelmişti. Kitabı kapatıp sessizce esnedim;çünkü bizimkiler uyumuştu. Ama uyuyan sadece onlar değildi. Esila da omzumda uyuya kalmıştı. Boynu ağrımasın diye yavaşca başını yastığa koydum. Heyecandan bütün hislerim birbirine karışmıştı. Onun,o derin,masum nefesinden başka bir şey işitmiyordu kulaklarım. Tam kalkıp odadan çıkmaya yönelirken "Gitme." diye bir inilti geldi kulağıma. Bir melek asla reddedilemezdi. Oturdum baş ucuna. Okumaya devam ettim. Gece bir kalktım ki elimde kitap,duvara yaslanmış bir şekilde uyuya kalmışım. Bizimkiler görse hoş karşılamazdım. Zor gelse de kalkıp odama geçtim. Meleğim halen mışıl mışıl uyuyordu. Sabah kalktığımızda ailesinin döndüğünü öğrendik. Annem kahvaltısını yapmadan göndermek istemedi Esila'yı. Kalvaltıda zamanını bulduğum ilk vakitte sinemaya gitmek istediğimi dile getirdim Esila'ya. İçim içime sığmıyordu. Hep, beraber olsakta ilk defa bir resmiyetle buluşacaktık. Gerçekten sinemaya götürmeyecektim tabii onu. Gitmeden önce,ondan bir söz istemeyi düşünüyordum. Her zamanki gittiğimiz ekin alanında buluşup sözde sinemaya gidecektik. Esila'dan bir saat önce gittim. Beyaz papatyaları birleştirerek Beyazım yazdım ona. Yüz metre ileride kumsal vardı. 'Beyazım'ı oluşturan papatyaları kum tanelerinin üstüne yerleştirdim. Küçük kırmızı mumlardan da beyaz papatyaların etrafına kalp yaptım. Akşam olduğu zaman yakacaktım mumları. O zamanlar gitar da çalardım. Gitarımı da yanıma almıştım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFESSIZIM
RomantikNefesinle Örtülü Tenim Açıldı. Gel Ört Beni. Gel Ört Üzerimi. Yorumu sizlere bırakıyorum. ☺