O Kim ?

60 4 0
                                    

Im... Saatin 14:00 olduğunu belirten alarmın sesiyle uyandım. Kendi irademle kalkmadığım için başım da bir ağrı oluştu. Genelde dış etkenler sayesinde uyandığım da çok asabi olurdum. Umarım bunu Beyaz Kadın'a yansıtmam. Hemen banyoya koştum. Küçük bir duş alarak odama geçtim. Gardırobun kapaklarını açarak yatağın üstüne oturdum. Böyle bir görüşmeye hangi gömleğimi giyebilirdim ki ? Beyaz hakim yaka gömleğim bana güven der gibi duruyordu. Kurulanarak üstüme geçirdim. Pantolon olarak siyah kot pantolonumu seçtim. Son olarak Esila'nın en sevdiği parfümü sıktım. Çay bahçesi biraz uzak kalıyordu. Arabayla gidecektim. Bana yaklaşık yarım saatlik bir mesafesi vardı.
Saat: 15:20
Çok geç kalıyordum. Büyük ihtimalle onlar gelmiş olacaktı. Neyse ki gece atılan mesajda bugün buluşmaya gelecek olan yayınevi sahibinin numarası yazılıydı. Kırmızı ışıklsr sanki trafiğin düzenini sağlamak için değil de beni tutmak için yanıyor gibiydi. Çay bahçesinin karşı şeridine parkettiğim de buluşmaya on beş dakika geç kalmıştım. Buraya en son bir yıl önce gelmiştim. O zamanlar sanırım yeni açılış yapmışlardı. Şuan da çok farklı bir görünüme sahipti Çay Bahçesi. Dışarıda bulunan bir kaç masa dışında etraf camlarla kaplanmıştı. Şeker fabrikası gibi bir süsleme yapılmıştı. Seçilen mekanı beğenmiştim. Yolun karşısına geçtiğimde heyecandan ellerim titriyordu. Avuç içlerim terlemişti. Ayaklarım titriyordu. Ayaklarım hissizleşmiş kalbim,karnıma ağrılar girmiş gibiydi. Beynim uğulduyor,kalbim ritmini yakalayamıyordu. Camla kaplı olan mekanın içersinde Esila oturuyordu. Yanında da Saki Dayı oturuyordu. Gördüklerime inanamayarak gözlerimi kırpıştırdım. Ayaklarım olduğu yere mıh gibi çakılmıştı. Sanki başımdan aşağı beton dökülmüş gibiydi. Bu nasıl olabilirdi ki ? Beyaz Kadın'ın adı İrem'se eğer karşımda neden Esila duruyordu? Onun yanında neden Saki Usta oturuyordu ? Beynim bunu algılayamıyordu. Hiç bir şey düşünemiyordum. Yıllar sonra karşımda oturuyordu. Saçlarını dalga dalga salmıştı. Arkası dönüktü. Kot bir ceket vardı üstünde. Saki Usta'da görmemişti beni. Onların görüş mesafesine girmeden farketmiştim. Nerde ne zaman olsa tanırdım Nefessızımı... Nefessızım sızlatıyordu yine nefesimi. Telefonumu çıkartarak mesajla gönderilen yayınevinin sahibine ait olan numarayı tıkladım. Ne olduğunu anlayabilmemin tek yolu buydu. Telefon çaldığı gibi Saki Dayı'da harekete geçti. "Alo ?" dedi. Hiç bir şey bilmiyormuşum gibi yaptım. " Merhaba Bey Efendi. Bugün Beyaz Kadın ile bir buluşmamız vardı. Ama ben gelemiyorum. Çok acil bir işim çıktı. Lütfen kusura bakmayın. Her şey için teşekkür ederim." dedim. Saki Usta cevap vermeden kapattım telefonu. Saki Usta'nın;yani Tugay Abi'nin burada olması için yayınevinin sahibi olması gerekiyordu. İyi de bu nasıl olabiliyordu ki ? İnsan neden bunu saklar ki ? Esila oradaydı. Eğer Beyaz Kadın Esila'ysa arşivlerdeki İrem kimdi ? Aklım tamamen karışmıştı. Hemen arabaya binip kendimi eve attım. Farkında olmadan sürat yapmıştım. Aklım şu an da bunlara odaklanamıyordu. Teorik olarak düşünme yetisini de kaybetmişti.
Beyaz Kadın Esila ise Esila neden İrem ?

Saki Dayı kartını verirken yazdığı bir kaç kitabı okutacağını söylemişti. ma bir yayınevine sahip olduğundan hiç bahsetmemişti. Dün akşam hiç bir şeyi bilmiyor gibi davranıyordu. Dünyam şaştı;artık düşünemiyorum. Peki Saki Dayı buluşmada onu göreceğimi bildiği halde nasıl gelebildi? En önemlisi de neden planladığı şeylerden bahsetmedi ? Ya ben şimdi buluşmaya gitmemiş ve sözde onları görmemiş biri olarak ona nasıl davranacağım ?

Acı ne kadar acı bir şey değil mi ?
Sanki gelir de hayallerinizle ördüğünüz duvara bir tekme atar.
Bağırsanız kimse duymaz.
Suçlu arasanız;kendinizden başkasını bulamazsınız.
Hayat ne garip değil mi ?
Her insan kendi kendini acıya gebe bırakır.
Sonra vücudumuzu saran acı nefesimizi keser.
Kendi acımızda boğulur;
Bir bataklık gibi battıkca içine batarız.
Çektikce içine çeker bizi acı.
Sanki prangaları kendimiz vurmamışız gibi...


NEFESSIZIM  Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin