Sabah uyandığında her şeyden habersizdi Kadınım. Şarkılar söyleyerek kahvaltı hazırlıyordu. Bende uyandığımı hiç belli etmedim. Bu sefer ekmekler yanmıyordu. Yağda yapılan enfes bir şeyler vardı. Kokusu insanı acıktırıyordu. Masya koyduğu son çatal bıçak sesinden sonra yatak odasına geldiğini gösteren ayak sesleri duyuluyordu. Şöyle bir yanağımdan öptü. Hiç ses çıkarmadım. Normalde uyanacağımı bildiği için boynumdan öptü. Boynumdan çok huylandığım için yüzümde engel olamadığım bir tebessüm oldu. Dilimi ısırıp atmak üzere olduğum kahkahaya engel oldum. Kalktığımı anlamıştı artık. Sırtımı dönüp ters tarafa doğru yattım. Buna sinir oluyordu işte. Bir ara vazgeçti sandım ama hayır;Esila'nın lugatında vazgeçmek yoktu. Son ses Ebru GÜNDEŞ şarkısıyla kulaklarımı inletiyordu. Buna hiç bir zaman kızamazdım işte. Kahkahamı tutamadan yüzümü ona döndüm. Kafasını göğsüme çekerek bir günaydın sarılışı yaptım. "Günaydın Kadınım." dedim. onu o kadar uğraştırdığım için şuan beni öldürmek istiyordu biliyorum. "Aşkım yok. var sende odunluk. Arada gösteriyor kendini." dedi. Sabah sabah bu huysuz ama tatlı halleri gülme krizine sokmuştu beni. "Kalk hadi bak kahvaltımız soğuyor."dedi. Mızmızlanmaya başlamak üzereydi. "Tamam sevdiğim. sen git masaya otur. Ben yüzümü yıkayıp geleceğim."dedim. Çok acıktığı belliydi. Hemen odaya gitti. Yüzümü yıkamak için kalktım. Tüm vücudum enerji ile doluydu. Odaya gittiğimde Esila çoktan masaya oturmuştu. İkimizinde tabaklarını doldurmuştu. "Ellerine sağlık sevdiğim."dedim. Masaya oturmadan önce sıkıca sarmaladım. Bugünkü planlarımdan habersiz masum masum kahvaltı yapıyordu.Sağ elimle yüzünü okşadım. Biraz utanır gibi oldu. Bir anda telefonum çaldı. Arayan Tugay Abi'ydi. "Günaydın Dayı."dedim. Bugün buluşacaktık ama ben çoktan unutmuştum bunu. Şimdi fırça atacaktı kesin. "Neredesin sen oğlum? Gün ayalı çok oldu. Dediğim zambak sokakta bekliyorum seni."dedi. Nasıl unutmuştum... Kim bilir ne zamandır bekliyordu. "Dayı kusura bakma ben saati unutmuşum. Hemen çıkıyorum. Gelince görüşürüz."dedim. Telefonu kapatıp hemen beyaz gömleğimi ve mavi kot pantolonumu giyindim. Esila'yı alnından öperek arabaya koştum. İhtiyara çok ayıp olmuştu. Kahvaltının sonunda aramıştı en azından. Bu adamı seviyorum ya. Yalnız zambak sokakta ne işimiz olduğunu hala bilmiyordum. Sokağın girişinde motorla beni bekliyordu. Arabadan inerek yanına gittim. "Tugay Abi nasılsın?"dedim. Çok şükür gelebildin der gibi bir bakış atsada yüzü sonradan yumuşadı. Buraya geliş amacımızı halen söylemeyince dayanamadım. "Tugay Dayı burda ne yapacağız biz ya?" dedim. Ne meraklı çocuksun iki dakika bir dur der gibi tek kaşını kaldırıp bir bakış attı. Habire yolu teperken bir anda durduk. Tek katlı bir villanın önünde durduk. Evin penceresinde olan perdelerden evin bir sahibi olduğu anlaşılıyordu. "Yeğenim benimle gel bakalım."dedi. Evin arkasına doğru ilerlemeye devam ettik. Evin bahçesi epey büyük ve yeşildi. Arka cephenin hemen önünde bir havuz vardı. Havuz epey uzun ve derin görünüyordu. Havuz alanının dışında çocuklar için küçük bir oyun alanı vardı. Evin havuza çıkan cephesi camlarla kaplıydı. Fakat perdelerden dolayı içerisi gözükmüyordu. Acaba evde yaşayan kişinin Tugay Abi'ye borcu felan mı vardı? Yahu elalemin evini neden dolaşıyoruz biz? Tugay Abi'yi yeterince beklettiğim için soru sormakta istemiyordum. Keyifle yaptığı keşif gezisi bitmiş gibi durdu bir an. Evin önündeydik. başladığımız yere geri dönmüştük. Elindeki anahtarı havaya kaldırdı. Sol elimi tutarak sağ elindeki anahtarı avucumun içine bıraktı. "Tugay Abi bu ne?"dedim;avcumun içindeki anahtara bakarken.Kısa bir tebessüm yerleştirdi yüzüne. "Evlat;bu sizin dar- saadet mahalliniz. Yıllarca sürecek bu saadette benim de bi tuzum olsun istedim. Ha... hiç öyle de bakma bana. Kabul etmemek gibi bir şansında yok. Verilen mal geri alınmaz bizde. Velhasıl hayırlı olsun evladım."dedi. Saki Dayı yine bana diyecek hiç bir şey bırakmamıştı. Elini öpüp sıkıca sarıldım. Dağ gibi adamdı maşallah. Omzuma bir kaç kez vurarak sırtımı sıvazladı. "Benden bu kadar yeğenim. Acelem var. mekana gitmem lazım. Bir şey olursa haber et."dedi. Döndü arkasını ve motoruna yürümeye koyuldu.Kendisine teşekkür edilmesini hiç sevmezdi. Evin önünde öylece baka kalmıştım. Esila'ya süpriz yapmayı düşünürken bana süpriz olmuştu. Anahtara şöyle bir baktım. Kapıyı açarak evin içine girdim. Ev tam istediğim gibi ters dubleksti. Dışarıdan tek katlı gibi duruyordu. Aşağı kata inmeden önce giriş katı şöyle bir inceledim. İçi tamamen siyah taşlarla dekore edilmişti. Banyosunda özel bir jakuzi mevcuttu. Taşlarla dekore edilmiş duvarların içinde ışıklandırma vardı. Aşağı kata inmek için merdivene yöneldim. Gördüğüm her şey çok güzeldi. Aşağı katın odaları tamamen tahta döşemelerle kaplıydı ve her döşemenin odunsu bir işlemesi vardı. Ev her şeyiyle hayal ettiğim gibiydi. Gerçi Esila ve benim için biraz büyük bir evdi. Dilediğimiz gibi yastık savaşı yapabilirdik bu evde. Bir odası stüdyo,bir odası kalem odası olacak bu evin. Hatta bir odası spor salonu,bir odası da sinema salonu olarak tasarlanacak. Bu ev bir muhteşem ! Saat 16:00 olmuş. Evin içinde göz gezdirirken saati yine unutmuştum. Saki Dayı ile yaklaşık bir ay önce konuştuğumda ev hayalimi anlatmıştım ona. İçinde bulunduğum eve bakılırsa Tugay Abi dediğim hiç bir şeyi unutmamıştı. Adam gibi adamdı şu Saki Dayı.Gazetecileri arayıp akşama restaurantta olmalarını söyleyecektim. Daha Buray ve Eylül'ü aramam lazımdı. Su ve Tugay Abi'de sıradaydı. Hemen telefonumu çıkartarak ilk iş Tugay Abi'yi aradım. "Ne oldu evlat?"dedi. Normal de gün içinde aramazdım. O yüzden şaşırmış gibiydim Evle ilgili bir sorun olduğunu düşünmüşde olabilirdi. "Tugay Abi,bugün Esila'ya evlilik teklifinde bulunmak istiyorum. Bunun için aklımda bir fikir var. Ama olmaz dersen de sorun olmaz."dedim. Telefonda olduğumuz için mimiklerini göremiyordum. Ama eminimki kaşları havada ne yumurtlayacağımı düşünüyordur. "Dinliyorum yeğenim."dedi. Hiç uzatmadan lafa girdim. Zaman epey daralıyordu. "Dayı diyorum ki mekanı bu gece kapatalım. Yani kapatalım derken şöyle;ben Esila'yı sahne alacağım diyerek mekana davet edeceğim. Onun geleceği saatte müşterileri senin özel odana saklayalım diyorum. Tam teklif edeceğim vakit herkes çıksı ;süpriz olsun diyorum. Eğer zarara uğrarım;olmaz dersen bir gecelik kazancın benden olsun."dedim. Hiç ses çıkarmadı kısa bir süre. Ne düşündüğü hakkında bir çok fikrim var aslında. "Böyle güzel bir güne vesile olmak beni çok mutlu eder yeğenim. "dedi. Bu adam tam cennetlikti. "Ne istersen iste benden Saki Usta. Geliyorum ben. Görüşürüz."dedim. Evet... Mekan işi hazırdı. Çok şükür sorunsuz bunu da hallettim. Sıra Buray'ı aramaya geldi. Hemen tuşlara elimi attım. "Efendim kardeşim?"dedi. Tek tek yapacağım şeyleri anlatmak bir saatimi alırdı. Daha Esila'yı bulduğumu söylememiştim... "Buray bak kardeşim,acelem var; o yüzden detayları aktaramayacağım.Akşam 22.00 gibi Eylül'ü de al mekana gel. Çok önemli bak gelmemezlik yapmayın."dedim. Bu kadar telefonla konuşmayı hiç sevmiyorum ama Tugay Abi'nin büyük hediyesiyle zamab su gibi geçmişti. Şimdi de az zamanda çok iş yapmam lazımdı. "Tamam kardeşim. Zaten bugün için plan yapmamıştık. Akşam görüşürüz." dedi. Buray ve Eylül tamamdı. Gelecekleri mekan zaten bir gece mekanı olduğu için kıyafet hakkında uyarmama gerek yoktu. Hemen sonra Su'yun numarasına gitti parmaklarım. Herkese aynı şeyi anlatmaktan içim bayıldı artık. "Su canım bak çok acelem var. Neden sormadan akşam 22:00'da benim mekana gel tamam mı ? Bak çok önemli gelmemezlik yapma olur mu?"dedim. Su her zaman ki hazır cevaplığıyla kapattı telefonu. Son aramam gereken bir yer kalmıştı. Oda magazincilerdi. Arka cebimdeki kanalın kartını çıkartarak numarayı arama ekranına tuşladım. "İyi günler Efendim. Buyrun?" dedi karşımdaki erkek sesi. "İyi günler Bey Efendi. Bu akşam saat 22.00 civarı iki yazarın evliliği gerçekleşecek. Bunun gündeme gelmesi gerektiğini düşünüyorum. Bir kaç arkadaş gönderir misiniz çekim için?"dedim. Medya hiç bir şeyi kaçırmak istemezdi. "Tabii ki. Mekanı alabilir miyim ?"dedi. Mekanı söylesem bir de adres isteyecekti. Telefonda uğraş dur. "Kardeşim açık adresi mesaj atacağım ben size. Siz de arkadaşlara iletirsiniz."dedim. Sağ olsun adam onaylayarak çok uğraştırmadı beni. Günler öncesinden yüzük de hazırdı. Esila'ya çok yakışacağına adım kadar eminim. Bir meleğe ne yakışmaz ki... Hemen mekana gitmek için arabayı çalıştırdım. Bagajda mumlar,yemekler ve müşterilere vereceğim harflerde hazırdı.
Bütün masaları bir kenarda topladım. Bir tane masayı mekanın tam ortasına;sahnenin tam karşısına çektim. Masanın etrafını beyaz para mumları ile çevreledim. Masanın üstüne kırmızı güller döktüm. Beyaz şamdanlarsa masanın olmazsa olmazı gibiydi. Mekanın içindeki gizli odaya geçen müşterilere tek tek harflerini verdim. Yan yana geldiklerinde "Beyazım olur musun?" ortaya çıkacaktı. Herkes yanında olması gereken kişiye bakarak olayı kavradı. Herkes masanın etrafını saracak şekilde yerini alacaktı. Tugay Abi'de yüzünde kocaman bir gülümseme ile barda durmuş;benim bitmek bilmeyen heyecanımı izliyordu. Sıra Esila'yı davet etmekteydi...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
NEFESSIZIM
RomanceNefesinle Örtülü Tenim Açıldı. Gel Ört Beni. Gel Ört Üzerimi. Yorumu sizlere bırakıyorum. ☺