hafta sonları iki bölüm istersiniz de yazar yayınlamaz mı? iyi okumalar...
Eve gelirken ilk defa meraklıydı. Nisa'nın ne demeye çalıştığını anlamamıştı ama yine de söylediğini yaparak Elif için sevdiği lalelerden bir buket almıştı. Ancak o sırada gözüne takılan beyaz papatyaları görünce nedense Nisa aklına gelivermişti. Papatyalar bir an onu anımsatmıştı kendine. Herkesin tercih etmediği, her yerde hayat bulan ama hayat bulduğu yerleri güzel bir masal dünyasına çeviren masum, kir görmemiş saf çiçekler... Nisa'da öyleydi. Başkaları onu sıradan olarak görüyor olabilirdi ama değildi. Nisa özel bir çiçekti... Çok az kişinin anladığı bir çiçek...
Papatyaları da buket yaptırarak arabaya yerleştirmişti. Sonra da Elif'in kendisinden istediğini yapmak için yolun üzerinde bir kuyumcuya girerek en güzel bir bileklik satın almıştı. Elif, Nisa'ya teşekkür etmek istediğini ve ona kendisi adına bir bileklik almasını söylemişti ve yapmıştı da. Elif adına bir bileklik alarak evin yolunu tutmuştu.
Yol boyunca Nisa'nın Hande'ye söylediği cümleyi düşündü. Onun tarafından ilk defa bu kelimenin telaffuz edildiğini duymuştu. Biliyordu, sadece Hande'ye ağzının payını vermek için söylemişti ancak neden ne olursa olsun söylemişti işte. Acaba... acaba bir gün gerçeğe dönüşür mü? diye düşündü kalbi. Kalbinin ne söylediğini fark ettiğinde hızla düşüncelerinden uzaklaştırmıştı kendini. Saçmaladığının oldukça farkındaydı.
Ancak kapıdan girer girmez mutfaktan gelen kıkırdamaları duyduğunda, elindeki çiçeklerle mutfağa doğru yürümeye başlamıştı. Kapıdan içeriye girmesine gerek kalmadan gülüşenleri görmüştü. Elif ve Nisa'dan geliyordu sesler. Elif'i sadece Nisa'nın yanındayken böyle mutlu görüyordu. Ve onun mutlu olduğunu gördükçe kendisi de mutlu oluyordu.
Elinde tuttuğu çiçeklerle mutfağın kapısında dikilirken Seda, yanına gelivermişti. Hemen ona susmasını işaret edip oradan ayrıldı ve elindeki çiçeklerle salona doğru geçti. Hande ve Bahar onun elindeki çiçeklerini görünce istemsiz bir şekilde doğrularak ona bakmaya başlamıştı. Savaş, çiçekleri masanın üzerine bırakıp kanepelerden birine attı kendisini.
Kendisine bakan ev halkını görünce de " Ne bakıyorsunuz?" diye çıkıştı.
" Bu çiçekler kime?" diye sordu Hande masanın üzerinde duran lale ve papatyalara bakarak. " İkisi de kötü seçim. Bu devirde kim lale ve papatyayı tercih eder ki?
Elini cebine uzatıp Nisa için aldığı bilekliğin kutusunu da çıkarıp Hande'nin görmesini sağladı. " Bir de bu hediye var" diye ekledi.
" Ne için bunlar? Nisa biraz abarttı diye sen de onun gibi mi olmaya başladın?" diye sordu alayla.
" Neyi abarttı Nisa?" Bahar kızına kaş göz işareti yapıyordu ama Hande görmüyordu. Kıskançlık kriziyle boğuşuyordu. Çiçek veya hediye, ne olursa olsun bir tanesinin bile ona alındığını düşünmeye bile tahammülü yoktu. Yıllardır Savaş'ın yanındaydı bir kez kendisine hediye almamıştı. Ama o kıza aldıysa buna izin vermeyecekti.
" Tabi ki Elif'in yürüme olayını. Altı üstü bir adım atmış. Yürümüş gibi ortalığı ayağa kaldırdı. Şimdi onunla birlikte yemek yapıyor."
Savaş, bir anda duruşunu dikleştirerek Hande'ye baktı. Doğru duyduğundan emin olmak istiyordu. " Ne söyledin az önce?" diye sordu.
Sonunda annesinin bakışlarını fark eden Hande söylediği kelimelerin nereye gittiğini fark edebilmişti. Ama çok geç kalmıştı. Savaş'ın kendisinden bir cevap beklediğini görebiliyordu ve bundan kaçışı yoktu." Elif, bu gün kendi başına bir adım atmış. Ne kadar..." Savaş devamını beklemeden ayağa kalktı ve mutfağa doğru yürümeye başlamıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZOR AŞK SERİSİ_1 NEFRETTEN KALBE
RomanceEn büyük aşklar nefretle başlar... Kalbi nefretin ateşiyle yanıp kavrulan, kendi dışında hiç kimseyi umursamayan, bencil, kibirli ve tüm hayatını daha iyisi olabilmek için feda etmiş taş kalpli bir adam... Sevgi dolu bir yuvada büyümüş, sevgiyi tüm...