Savaş, Doğan ile Nisa'nın konuşmalarını etrafı çevrili kalabalığa rağmen görebiliyordu. Ne kadar müdahale etmek, Doğan'ı özellikle sürükleyerek dışarıya çıkarmak ve daha önce yaptığı gibi gülümseyen yüzüne iyi bir yumruk geçirmek istiyordu. Ama yine de yapmadı. Nisa'nın karşısında güvensiz bir adam olarak görünmek istemiyordu. Ona kendisine ne kadar güveniyor olduğunu canlı olarak göstermek istiyordu. Bu yeterli bir kanıt olacaktı. Çünkü kendisini oldukça zor tutuyordu.
Yanındaki konuşmalardan hiçbir şey anlamıyordu çünkü aklı Nisa'daydı. Doğan'la oldukça rahat ve keyifli bir sohbet içinde olduğunu açıkça görebiliyordu. Kendisiyle birlikteyken bu kadar rahat değildi. Bunun nedeni elbette kendisiydi ama yine de böyle olmasını, rahatça konuşabilmesini, mütemadiyen gülmesini çok istiyordu. Onun kendisiyle birlikteyken içinde bulunduğu gergin ve çekingen hareketlerini de seviyordu ama bu halini de görmek istiyordu.
Ekin'in gelişiyle gerginliği biraz azalmış olsa da tamamen ortadan kalkmış değildi. Ancak Nisa Doğan'ın yanından ayrılıp kendisin doğru gelmeye başladığında, tüm gerginliği uçup gitmişti. Masada kalan Doğan, Nisa'nın arkasından asık suratla bakıyordu ama onu bile umursamıyordu Savaş. Sonuçta onu bırakıp kendisinin yanına geliyordu.
Duruşunu dikleştirip, elindeki bardağı masaya bıraktığında Nisa da yanına ulaşmıştı. Masum gülüşüyle kendisine baktıktan sonra Ekin'e dönmüş ve elini uzatıvermişti. " Seni sık sık göremiyorum artık."
Kendisine uzanan eli tutan nazikçe tutan Ekin tuttuğu eli yavaşça dudaklarına yaklaştırarak elinin üzerini öptü. " Nisa, onu kocan olacak adama sorman gerekiyor" dediğinde, Nisa başını çevirip sırtını masaya dayamış ve elindeki bardaktan bir yudum alan adama baktı.
" Ne yaptı?" diye sordu Savaş'a bakarak. Bu soru adamı oldukça keyiflendirmişti.
Ekin, Savaş'ın bu yeni halinden oldukça memnundu. Artık gülüyor, başkalarını önemsiyor ve en önemlisi o öfkesi ne de katı tutunu görmüyordu. Onun bu halini gördükçe mutlu oluyordu. Savaş'ın artık mutlu olmayı hak ettiğini düşünüyordu. Ve bunu başarabilecek olan kişi ise tam olarak önlerinde duran kızdı.
" Ne mi yaptı?" diye sordu sanki çok büyük bir olaymış gibi abartılı bir ciddiyetle. " Kendisi burada kalmak için tüm yurt dışı gezilerini bana yıktı. İnanabiliyor musun? Savaş Aksoy, kendi işini başkasına bırakıyor. Ben inanamadım ama bir süre sonra o kadar yere gitmek zorunda kaldım ki, inanmaktan başka çarem kalmadı."
" Şikâyetçi misin?" diye sordu Savaş gayet rahat bir şekilde. " Tüm masraflarını şirket karşılıyor sana da gezmek ve birkaç dakikanı ayırıp imza atmak kalıyor. Buna da söyleniyorsan artık."
" Bir de böyle sormuyor mu? Bu adam var ya tam anlamıyla egoist" Savaş'ın bakışlarıyla bu konuyu biraz daha uzatmaya karar verdi. Eskiden bu tarz şeylere kızmazdı. Sıklıkla duyduğu kelimelerdi egoist, kibirli, acımasız... Şimdi büyük olasılıkla Nisa yüzünden bu tarz şeyler duymaktan hoşlanmıyordu. Ama bu fırsatı bulan Ekin, sonuna kadar kullanmakta kararlıydı.
" Savaş evet, biraz egoist..." diye yarım bıraktığı cümle ile Nisa'da kabullenmiş gibi göründüğünde, Ekin gülerek ona bir bardak uzatırken Savaş ise çatık kaşlarla bakıyordu.
" Karın bile egoist olduğunu düşünüyorken bana kızmaya hakkın yok" diye savundu kendini.
Kurduğu cümlenin bir devamı vardı ancak Savaş'ın yüzünün aldığı hali görmek istemişti. Gördüğü görüntü de oldukça hoşuna gitmişti." Ama eskiden öyleydi. Artık o kadar bencil bir adam olduğunu düşünmüyorum. Sanırım artık onun diğer yüzünü gördüğümden bencil yakıştırması yapamam" Savaş keyifle gülümsemeye başladığında esas vuruşu yaptı Nisa. " Ancak hala kibirli olduğu konusunda hemfikiriz gibi görünüyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZOR AŞK SERİSİ_1 NEFRETTEN KALBE
RomanceEn büyük aşklar nefretle başlar... Kalbi nefretin ateşiyle yanıp kavrulan, kendi dışında hiç kimseyi umursamayan, bencil, kibirli ve tüm hayatını daha iyisi olabilmek için feda etmiş taş kalpli bir adam... Sevgi dolu bir yuvada büyümüş, sevgiyi tüm...