finale son iki bölüm kaldı. Tahminleriniz neler?
" Nisa, lütfen biraz olsun söz dinler misin? Sana evde otur diyorsam evde otur. Neden inat ediyorsun?" Savaş, sabahtan beri aynı şeyleri söylemenin yorgunluğunu yansıtıyordu sesinde. Karısı uslanmaz bir haylazdı. Karnı burnunda, yürüyecek hali olmamasına rağmen Elif'le boğazda gezmek konusunda ısrarcıydı. Toplantısı yeni bitmişti bu yüzden onu evde tutmak için telefonla müdahale etmesi gerekiyordu. Ne kadar imkânsız olsa da.
" Ama ben salep istiyorum. Biliyorsun tam zamanı" dedi ısrarına devam ederek. Bıkkın bir nefes alıp verdi.
Okan'ın açtığı kapıdan içeriye girerek arabasına bindi ve telefonu araca bluetoothla bağladı. Sonra da aracını çalıştırdı. " Nisam, ben gelirken sana salep getireceğime söz veriyorum. Bak yağmurda yağıyor. Bu havada dışarıya çıkma sen. Kendini düşün lütfen. Şunun şurasında doğuma ne kaldı. Hasta olmak mı istiyorsun?"
" Tamam, pes ediyorum Savaş Aksoy sen kazandın" dedi alıngan bir şekilde.
" Nisa, ortada bir yarış yok ki kazanayım. Senin iyiliğini düşünüyorum. Zaten zor yürüyorsun, kendini yormana değmez. Sen kraliçem olarak keyfine bak. Ben istediğin salebi ayağına kadar getireceğim."
" Bol tarçınlı olsun ama."
" Bol tarçınlı salebiniz bir kaç saat sonra elinizde olacak Nisa Hanım. O zamana kadar kızıma ve karıma iyi bak. Görüşürüz..." dedi rahatlayarak. Onu ikna etmek son zamanlarda oldukça zorlaşmıştı. Azıcık olumsuzluk olduğunda ağlamaya başlıyordu. O zamanlar ne yapacağını bilemiyor, eli ayağı birbirine dolanıyordu. Bu durumdan en çok keyif alan haliyle Elif oluyordu. Abisinin bu hallerini gülerek izliyor ve çoğu zaman Nisa'nın tarafını tutarak işleri kızıştırıyordu.
Telefonu kapatmak için uzandığında Nisa " Savaş" diye seslenince durmuştu.
" Söyle güzelim."
" Kızın seni çok özlemiş sanırım annesi de özlemiş" dedi gülümseyerek. Az önceki gerginliği unutmuştu bile Savaş.
" Ben de sizi özledim" diye yanıtladı. "Yarım saate oradayım" diyerek kapattı telefonu.
Bir zamanların korkulan adamı Savaş Aksoy, artık bir evin babası oluvermişti. Bunun korkulan bir yanı olmadığını şimdi biliyordu. Aksine artık heyecanla kızını göreceği günü bekliyordu. Annesine benzemesini istediği güzel kızı. Ona kavuşmasına az kalmıştı. Yakında tamamen bir baba olacak ve bebeğini kucağına alacaktı. Tabi Elif'ten fırsat kaldığı zamanlarda.
En az kendisi kadar heyecanla bekliyordu kızını. Her gün yeni isimle karşılarına çıkıyor ve kararsız kalındığı için başkası aranmaya devam ediyordu. Savaş, bu isim konusunu Nisa'ya bırakmak istemişti ama Nisa gibi Elif'in hevesini kırmak istemediklerinden sessiz kalıyorlardı. Nisa her yönüyle hayran olunası bir insandı. Elif'i kendi kardeşi gibi görüyor ve isteklerine önem veriyordu. Kızlarının odasının tüm sorumluluğunu bile ona bırakmıştı. Elif nasıl istiyorsa öyle yapmıştı. Bir kez olumsuz bir cümle kurmamıştı. Oysa bunu her kadın yapamazdı. Kendi çocuğunun odasını kendisi hazırlamak herkesin hakkıydı. Ama o Nisa'ydı. Ondan daha azını beklemek saçma olurdu.
Yol üzerinde durup Nisa'nın istediği salebi alarak evin yolunu tutmuş ve söz verdiği gibi yarım saat içinde eve varmıştı. Elindeki poşeti mutfağa bırakıp Nisa'ya hazırlamalarını söyleyerek salona geçmiş ve Elif ile komedi filmi izleyen karısını ağlarken bulmuştu. İnanamayarak televizyona bakmış ve yere düşen adamın komikliğine iç ekerek ağlama devam eden Nisa'yı gülerek izlemeye başlamıştı. Filme öyle dalmıştı ki geldiğini bile fark etmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZOR AŞK SERİSİ_1 NEFRETTEN KALBE
RomanceEn büyük aşklar nefretle başlar... Kalbi nefretin ateşiyle yanıp kavrulan, kendi dışında hiç kimseyi umursamayan, bencil, kibirli ve tüm hayatını daha iyisi olabilmek için feda etmiş taş kalpli bir adam... Sevgi dolu bir yuvada büyümüş, sevgiyi tüm...