Hande en acısından bir Türk kahvesi içmiş, içtiği tüm alkolü çıkarmış ve soğuk bir duş almışcasına ayık bir şekilde Savaş'a bakıyordu. Evet, korkuyordu. Hem de tüm iliklerine kadar korkuyu hissediyordu. Onu bu evde Savaş'ın gazabından kurtaracak biri olmadığının da farkındaydı. Ancak yine de o kıza yaptıklarından dolayı pişman değildi. Hak ettiği yeri göstermişti ona. Burada olmaması gerektiğini onlarca göz önünde göstermişti. Burada azar işitecek ve bu oldukça korkutucuydu ama yine de pişman değildi.
" Savaş, oğlum sakin ol" diye araya girdi Bahar. Hande hemen arkasında sıkıca sarılmış bir şekilde saklanıyordu. Annesinin tamamen onu koruyamayacağını biliyordu. Yine de bir süre idare edebileceğini düşünüyordu. Ama işaret parmağını tehditkâr bir şekilde havaya kaldıran Savaş, kadına kenara çekilmesini işaret etti. " Savaş" diye inledi kadın umutsuzca.
Gözlerindeki o öfke onu korkutmuştu. Savaş'ın ilk kızdığı an değildi bu ama en kızdığı an buydu. Hande'yi bu kez öyle kolay bu işten kurtarması mümkün olmayacaktı.
Bahar, kenara çekilmeyi reddedince " Çekil" diye bağırdı.
Ekin, kolunu tutarak kendisini kontrol etmesi gerektiğini hatırlatmaya çalıştı ama öfkeden hiçbir şeyi düşünemeyecek kadar delirmiş olan Savaş, kolunu çekerek ondan uzaklaşmıştı. Sonra da öfkesinin muhatabı olan kıza doğru adımlar atmaya başladı.
Hande, atılan her adımın kendi sonu için olduğunun farkındaydı ve korkuyla sindiği yerden çıkıp geriye doğru yürümeye başladı. " Sen bu kez sınırı aştın Hande. Bu kez seni bağışlamayacağım kadar sınırı aştın." Attığı her adımda biraz daha korktu ve biraz daha fazla geriledi. Savaş'ın gözlerine bakmaya bile korkar hale gelmişti ama kaçarken başka bir yere bakmayı akıl edemiyordu. Sırtı soğuk bir yere değdiğinde, başını geriye çevirip bakmış ve son durağa geldiğini anlamıştı. " Sen benim karıma bu şekilde davranmaya nasıl cüret edersin? Sen kendini ne sanıyorsun?"
" Ben aslında..." Cümlesini bitiremeden yüzüne dolu savrulan yumrukla gözlerini kapamış ve gelen darbeyi beklemeye başlamıştı. Bahar'ın çığlığı arasında Savaş, yumruğunu Hande'nin hemen arkasındaki duvara geçirmişti.
Hande beklediği tepkinin gelmediğini fark edince gözlerini yavaşça açmıştı. " Dua et. Her ne kadar bu yumruk duvara denk gelmiş olsa da sen bunu yüzüne yedin say. Çünkü ben öyle olduğunu hayal ettim" diye konuştu dişlerinin arasından. Başını korkuyla yukarı aşağı sallayarak bundan kurtulduğu için sevinmeye başlamıştı. Ancak bir anda kolundan tutan sert ve güçlü bir el, kendisini yapışmak üzere olduğu duvardan kolaylıkla ayırarak acımadan fırlatmıştı.
Hande, bu güç karşısında direnememiş ve kendisin evin zemininde buluvermişti. Yüzünü korumak için kullandığı avuç içleri sızlıyor ve canı yanıyordu. Bahar, kızına yardım etmek için yere eğilmek istemiş ama savaşın havaya kalkan elini görünce durmak zorunda kalmıştı. " Ona yardım edersen sen de onunla beraber bu evden ayrılacaksın demektir" diye de tehdit etti onu. Kadın çaresizce kocasına bakarken, Yılmaz Bey öne doğru çıkarak artık bu olaya bir son vermek istemişti.
" Savaş, abartıyorsun artık. Kız ne yaptı da bu şekilde muamele ediyorsun?" diye sordu. Konuşulanlardan hiçbir şey anlamamıştı. Savaş'ın bu patırtıyı neden çıkardığını, Hande'yi neden bu şekilde itip kalktığını öğrenmek istiyordu. Savaş, daima öfkeli olan biriydi ama bu olay daha önce hiç yaşanmamıştı.
İşaret parmağını yerdeki kıza doğru uzattığında, yüzünde saklama gereği görmediği bir iğrenme vardı." Bu kız, benim karımı, doğum günü partisinde rencide etti. Aynen bu şekilde onu yere itip eğlendi. Bu kız benim karımın kalbini kırdı. Nisa, şu an yukarıda acı çekiyor ve bunun nedeni bu kız. Benim evimde yaşayıp benim yemeğimi yiyen, paramın havasını atan bu kız, benim karımı herkesin içinde küçümsemeye cüret edecek kadar haddini aştı. Söylesene şimdi bu yaptıklarım çok mu?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZOR AŞK SERİSİ_1 NEFRETTEN KALBE
RomanceEn büyük aşklar nefretle başlar... Kalbi nefretin ateşiyle yanıp kavrulan, kendi dışında hiç kimseyi umursamayan, bencil, kibirli ve tüm hayatını daha iyisi olabilmek için feda etmiş taş kalpli bir adam... Sevgi dolu bir yuvada büyümüş, sevgiyi tüm...