Araca doğru el ele, daha doğrusu Savaş Nisa'nın bileğini kavramış bir halde yürüyorlardı. Mağazaya girdiğindeki haliyle şimdi ki hali arsında oldukça büyük bir fark vardı. En azından dış görünüş olarak. İçten hala ilk andaki kadar acılı ve nefret doluydu. Şoför, yanına yaklaşıp elindeki poşeti aldığında çantasını da almak için uzatmıştı elini. Çantasını vermek istemiyordu ama Savaş koluna uzanıp çantayı çıkardığında, tuttuğu çiçeği düşürmek üzereyken son anda ondan elini kurtarıp çiçeği diğer eline almıştı. Sonra da çantayı almasına izin vermek zorunda kalmıştı. Şoför aldıklarını bagaja koyarken, Savaş yeniden bileğinden tutarak aracın kapısını açtı ve itercesine içeriye girmesi sağlamıştı.
Sonrada kapıyı kapatarak kendi tarafına doğru yürümeye başlamıştı. Şoför yerine geçtiğinde, Savaş'ta yanındaki yerini almıştı. Araç yeniden yola çıktığında hala parmaklarının arasında duran çiçeğe bakmaya başladı. Belki fiziksel olarak çiçek tutuyor olabilirdi ama hissettiği kesinlikle bu değildi. Sanki parmaklarının arasındaki kaktüstü. Kımıldadıkça derisine batıyordu. Kanatmıyordu ama kendini hissettiriyordu.
Savaş'ın bunu neden yaptığını hiç anlamayacağını biliyordu. Onu bu evliliğe mecbur bırakırken doğrudan nikâh dairesine girecek ve imzaları atıp çıkacaklarını düşünmüştü. Ama öyle olmamıştı. Kendisine gelinlik olmasa da benzer tarzda bir elbise almıştı. Sadece bunla yetinmemiş bir de dalga geçer gibi çiçek istemişti. Daha neler yapacağını bilmiyordu ama bunun sonunda hiç de masumane bir iyilik çıkacağını düşünmüyordu. Savaş Aksoy kimseye iyilik yapmazdı.
" Burada dur?" diye seslendiğinde Nisa, nerede olduklarını görmek için camdan dışarıya baktı. Ama mağazadan çok fazla uzaklaşmadıklarını gördü. Savaş yine arabadan inmişti. Kendisine gelmesini söylemediği için kıpırdamasına gerek olduğunu düşünmemişti. Ta ki kapısı açılıp kolundan kavranıp dışarıya çekilene kadar... Kendini yeniden kaldırımda bulduğunda, Savaş, elinde tuttuğu çiçeği parmaklarının arasından çekip aldı ve arabanın içine atarak kapıyı kapattı.
Sonra da onu peşinden sürüklemeye devam ederek birkaç metre ilerideki başka bir kapıdan geçirdi. Vitrindeki ürünleri gördüğünde neden buraya girdiğini anlamamıştı. Ama sormadı. Ona soru sormak bile istemiyordu.
Onları fark eden göbekli, kalın çerçeveli gözlüklerin ardından kendisine bakan kırlaşmış saçlarıyla oldukça sempatik görünen bir adam tezgâhı arkasından ayağa kalkmıştı. Yüzüne oldukça mutlu bir ifade yerleştirerek gelen müşterilerini süzmeye başlamıştı. El ele gelen çift her zaman iyi para bırakırdı. Yılların tecrübesi ona bunu öğretmişti.
" Buyur, size nasıl yardımcı olabilirim?"
" Tek taş istiyorum" diye atıldı Savaş, Nisa'nın elini bırakmadan. Adam bu cümleyle gülümsemeyen, burada zoraki bir şekilde dikildiği belli olan kıza baktı. Onun isteksiz değil de keyfinin yerinde olmadığını düşünerek üzerinde durmadı. Yanındaki adam istenmeyecek birine benzemiyordu.
" Sizin için harika modellerim var" dedi tezgâhın altına eğilerek. Eline gelen tepsileri tek tek çıkarıp tezgâhın üzerine bırakmaya başladı. " Bunlar klasik modellerimiz. Her bütçeden kişinin alabileceği türden olanlar." Sonra eğilip birkaç tepsi daha çıkardı. " Bunlar pırlanta ürünlerimiz." Savaş önüne dizilmiş yüzük yığınına bakıyordu. Çok da umursadığı bir şey değildi bu. Herhangi biri olabilirdi. Evdekiler çıldırdığı sürece sorun yoktu. O kadın ve kızı bunu gördüğünde kızarmış yüzlerle birkaç saniye karşısında durduğu sürece ne olduğunun önemi yoktu. Ama biliyordu ki, bunlardan bir onları kızdırmaya yetmezdi.
" Daha özel ürünleriniz yok mu? Fiyat önemli değil" Nisa, anlam veremediğinden öylece onu izliyordu. Neden zerre ilgilenmediği birine para harcamak konusunda bu kadar hevesliydi merak etmeye başlamıştı. Tek umudu, onu bu çabasının altından kendisinin başına sarılacak sorunlar çıkmamasıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZOR AŞK SERİSİ_1 NEFRETTEN KALBE
RomanceEn büyük aşklar nefretle başlar... Kalbi nefretin ateşiyle yanıp kavrulan, kendi dışında hiç kimseyi umursamayan, bencil, kibirli ve tüm hayatını daha iyisi olabilmek için feda etmiş taş kalpli bir adam... Sevgi dolu bir yuvada büyümüş, sevgiyi tüm...