Araç evin önünde durduğunda Nisa hala uyuyordu. Onu uyandırabilirdi ama yapmadı. Ekin nasılsa hallederdi. Aracın kapısını açıp indiğinde, Ekin de Nisa'nın kapısını açmıştı ama uyuduğunu gördüğünde kararsız kalarak beklemeye başlamıştı. Savaş, Ekin'in kapının önünde dikildiğini görünce ellerini cebine koyarak dönmüş ve çatık kaşlarla ona bakmaya başlamıştı.
" Uyandırmak için özel bir zaman mı bekliyorsun?" diye sordu
Ekin, uyuyan kızdan bakışlarını kaçırıp Savaş'a döndü. Başını sallayarak eğildi ve Nisa'nın omzuna dokunarak " Nisa" diye seslendi. " Nisa"
Gözlerini yavaşça aralayan kız panikle bir anda doğrulmuştu ama ellerini unutup dikleşmek için destek aldığında canı acıyarak kaldırıp havada tutmuştu. Camla bileğini keserken sonucunun bu olacağını hiç düşünmemişti. Şimdi yine zararlı çıkan kendisi olmuştu. Yaptığının bir anlamı bile kalmamıştı.
Ekin'in kendisine uzattığı eli gördüğünde, ister istemez gözleri Savaş'ı aradı. Ve onu ilerde eve girmek üzere bir halde bulmuştu. Yardım etmek için yanında durmak yerine izlemek için kapının önünde duruyordu. Artık kabullenmesi gerekiyordu. Savaş asla yardımsever biri olmayacaktı. O akrepti ve bu hiç değişmeyecekti.
Ekin'in uzattığı eli tutmak istedi ama yarasını hatırlayarak geri çektiğinde, Ekin durumu anlayarak koluna girdi ve çıkması için yardım etti. Nisa ile birlikte eve doğru yürümeye başladıklarında, Savaş önden ilerleyerek kapıyı çaldı ve hemen arkasında duran ikiliyle beklemeye başladı.
Açılan kapıdan içeriye girerlerken herkes meraklı gözlerle Nisa'ya bakıyordu. Endişeli yüzler görüyordu ama onun sağlıklı olarak eve gelmesinden hoşnutsuz olan yüzlerde görüyordu. Artık onlara daha fazla kolaylık sağlamayacaktı. Üstelik bu son yaptıklarından sonra...
Salonda oturan sahtekârlar topluluğu, onları görünce ayağa kalmıştı ve kendilerini bekleyen fırtınaya oldukça hazırlıklı bir halde bekliyorlardı. Nisa'nın intihar girişimi başarısız olursa eve gelmeyeceğini düşünmüşlerdi büyük olasılıkla. Ama çuvallamışlardı. Şimdi de onları buna pişman edeceklerdi.
" Seda" diye bağırdı gözünü üçlü bermuda üçgeninin üzerinden ayırmadan.
" Buyurun Savaş Bey"
" Nisa hanımın odasına çıkmasına eşlik et. Sonra da kendisine yiyecek bir şeyler hazırlayın. Dünden beri bir şey yemedi." Geri dönüp Nisa'yı süzdü. Oldukça halsiz görünüyordu. Doğru dürüst dinlenememişti bile. Aslında hastanede biraz daha kalması gerekiyordu ama muhabirler yüzünden evde olmanın daha iyi olacağını düşünmüştü. Zaten Nisa'da kalmayı istememişti. Bu yüzden evde olması daha iyi olacaktı. En azından burada kalırsa işe gittiğinde aklı kalmayacaktı.
" Hemen efendim" Seda canını yakmamak için koluna girerek eşlik ederken Ekin Nisa'yı bırakmıştı. Savaş, arkalarından bakıyordu. Nisa birazdan yapacağı konuşmayı duymasını istemiyordu. Çünkü burada duyacağı konuşma hastanede kendisine söylediklerini destekler nitelikte olmayacaktı. Bunu istemiyordu. O sırada çok fazla ilerleyemeden Nisa merdivenin ilk basamağında tökezledi ve yere doğru düşerken bileğini kestiği elini, refleks olarak öne doğru uzattı. Zemine değen ve gerilen yaranın acısıyla inledi.
Savaş, onun sesini duyunca ileriye doğru atılıp belinden kavradı ve doğrulmasına yardımcı oldu. " Bu evde hiç kimse işini doğru dürüst yapamıyor mu?" diye bağırdı. Seda korkuyla başını önüne eğerek sinerken Nisa, şaşkınlıkla Savaş'a bakıyordu.
" Bu benim suçumdu ona bağırma" diye araya girse de Savaş'ın delici gözleri daha fazla bir şey söylemesine engel oldu.
" Aptal olduğunu biliyordum bir de sakarlığın mı çıktı?" diye sorduğunda, Nisa ne diyeceğini bilemedi. Neden ona bir şey anlatmak için uğraşacaktı ki? O her zaman kendi bildiğini okuyacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ZOR AŞK SERİSİ_1 NEFRETTEN KALBE
RomanceEn büyük aşklar nefretle başlar... Kalbi nefretin ateşiyle yanıp kavrulan, kendi dışında hiç kimseyi umursamayan, bencil, kibirli ve tüm hayatını daha iyisi olabilmek için feda etmiş taş kalpli bir adam... Sevgi dolu bir yuvada büyümüş, sevgiyi tüm...