Lenalee Kara Emir'in koridorlarında yürürken bilim departmanına gidiyordu. Aklı bir hafta önce kaybolan Allen'deydi.
"Abim Allen'in iyi olduğunu söyledi ama nereye gitmiş olabilir? Kesinlikle bir görevde de değil. Onu geri dönmek için bir kere bile aramadılar. Sadece bu da değil, Link hala burada. Leverrier'in Allen'e kötü birşey yapmış olmasından korkuyorum."
Lenalee endişe verici düşünceleri bir kenara attı. Allen yokken Link'in de ortalarda çok gezinmediğini farketti. Lavi Bookman'la beraber kalıyordu. Bilgiler kütüphanede saklanıyor ya da sadece Bookman biliyor olabilirdi. Büyük ahşap kapıya döndü ve elinde kahve bardakları bulunan tepsiyi devirmemek için kapıyı dirseğiyle açtı.
"Hey millet! Kim kahve ister?"
"Oh, benim Lenalee'm. Abine biraz daha sevgi göster. Seni gördüğüme çok sevindim. Beni unuttuğunu sanıp endişelendim. Çok çalışıyorum ve bunlar ( Reever ve diğerlerini kastediyor) kağıt yığınlarını imzalamam için bana işkence ediyorlar! Beni kurtar!"
Çok koruyucu olan Komui Lenalee'ye atladı. Sevgili kız kardeşine sevgi dolu bir kucak vermeye çalıştı ama daha kollarını bile hareket ettiremeden topuklu bir çizme uçarak midesine geldi ve geride masadaki kağıt yığınlarının altında kaldı.
"Nii-san kahveyi dökeceksin! Reever-san işte burada. Taze kahve!"
"Teşekkürler Lenalee. Komui son zamanlarda oldukça inatçı ve sevimsiz görünüyor. O gerçekten de bize işkence ediyor ama buna rağmen söylediği şeye bak!"
"Oh, sana inanıyorum. Abimin hiç işi yok. Hergün taze kahve ihtiyacı için seni suçlamıyorum." Reever sadece sırıttı ve tekrar önündeki kağıtları karıştırmaya gitti.
Komui'nin kafasında bir yarık oluşmuştu, hala bilinci yerinde değildi. Herkesin taze, dumanı tüten bir bardak kahvesi vardı. Lenalee sabırla abisinin uyanmasını bekledi ve Johnny ile kısa bir konuşma yaptılar.
"Oooohhh." Kağıtların içinde yere yığılan Komui konuşuyordu. Mor-lacivert saçlı adam yavaş yavaş doğrulup oturdu dikkatle midesini tutarak.
"Hehe. Benim Lenalee'm çok güçlü. Seninle gurur duyuyorum. Kupamı masamın üstüne koyar mısın Lena?
Lenalee kağıtları kenara çekti ve kahveyi koydu.Lenalee Komui'ye kalkması için yardım etmeye çalıştı ama Komui masa ve kırılan tahtaların arasına sıkışmıştı. Bu yüzden Lenalee abisi ayağa kalkana kadar bekledi ve ayağa kalktıktan sonra kahveyi uzattı.
"Nii-san, gerçekten de masanı temizlemelisin. Odada herşey onun üzerinde. Kağıt yığınlarının ağırlığının altında çökmemiş olmasına gerçekten çok şaşırdım!" Komui sadece yorgunca kahvesinden bir yudum aldı.
"Nii-san, bir sorunmu var?"
Komui gözlerini Lenalee'ninkilerden kaçırdı ve yavru köpek bakışlarıyla saçma bir sırıtış ile ciddi yüzünü değiştirmek için çalıştı.
"Lenalee'm benim için endişeleniyor. Oh, Lena hepsi onların suçu çok yorgunum ve artık bu ısrarcı insanlar ile çalışmak istemiyorum!" Odanın diğer ucundan bilim adamlarından biri homurdandı ve Reever sadece Komui'nin lafına gözlerini devirdi. Lenalee kesinlikle abisinin cevabına inanmadı.
"Abi, gerçekten de ne oldu?"
Komui sadece dikkatle Lenalee'nin gözlerine baktı ve içini çekti.
"Evet, yukardakiler sadece şu anda aptalca kararlar alıyor ve neyin yanlış olduğunu onların kalın kafalarının almaları mümkün görünmüyor. Merak etme Lena bir şey yok!"
"Nii-san..."
Birden kalın ahşap kapılar açıldı ve aceleyle bir bulucu atıldı.
"Denetçi Komui! Zindanda bir dengesizlik var. Howard Link yardım getirmek için beni gönderdi."
Komui doğruldu ve bulucuya doğru birkaç adım attı.
"Bu..."
"Hayır efendim. Öğrendiğim kadarıyla 10 Akuma. Lenalee soluk soluğa boş tepsiyi kağıtların üzerine düşürdü.
"Nerede? Beni oraya götür!"
"Hayır!" Lenalee şaşırdı. Kardeşi ona şiddetle karşı çıktı ve kafasını salladı.
"Başka kimseye söyledin mi?"
"Bookman Jr. Zaten merdivenlerdeydi efendim, Howard Link'te oradaydı ama aksi takdirde... Başa çıkamayabilirler biliyorsunuz."
"Peki, Kanda ve Marie ile temasa geçeceğim. Lütfen talimatlarımı kimseye söyleme,anladın mı?"
Bulucu ciddi şekilde başını salladı ve hemen odadan çıktı.
"Nii-san, neler oluyor? Eğer akuma varsa gitmek istiyorum. Onları ben hallederim!"
"Hayır Lenalee. Ben ve bilim adamları ile burada kalacaksın. Lenalee kızdı ve masumiyetini aktifleştirdi.
"Hayır, nii-san. Onları korumak benim ve exorcistlerin görevi!" Lenalee atıldı ve kapıları parçalayıp arkasında karmaşa bırakarak ayrıldı.
Komui gönülsüzce içini çekti. Bilim adamlarının gözleri onu izliyordu. Ceketinin cebinden bir golem çıkardı.
"Kanda! Mugen ile hücreye git lütfen. 10 kadar akuma akuma var, sadece onları öldür ve hiçbirşeye burnunu sokma. Marie'yi de göndereceğim anlaşıldı mı?" Birkaç saniye sonra golemden bulanık bir cevap geldi.
"Tamam, kardeş komplexli herif, fakat Marie zaten burada, beraber gidiyoruz."
"İyi... ve Kanda! Dikkatli olun!"
"Che."
"Denetçi?" Komui Johnny'i görmek için başını kaldırıp baktı.
"Bir sorunumuz var." Komui başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
INNOCENT MONSTER ( D. Gray Man)
FanfictionArkadaşlar bu benim ilk hikayem. Aynı zamanda ilk çevirim. Hikaye bana ait değildir. Yabancı bir fanfic sitesinde okuyup çok beğendiğim bir fanfictiondur. Gerçekten çok hoşuma gittiği için sizde okuyun istedim. Allen hapse atılır ve Tyki Mikk ile...