Road Allen'in kapısının önünde durdu, yavaş yavaş kapıyı çaldı. Kapıyı açtığında kızgın bir Allen ile karşılaşmaya hazırdı, ama Allen onu parlak bir gülümseme ve sakin bir şekilde karşıladığında şaşırdı.
"Bir şeye mi ihtiyacın var, Road?"
"Allen-kun? Sadece seni kontrol etmeye geldim. Sen birazck-" Road durdu, Allen'in kötü bir tepki verip vermeyeceğini tetikliyordu.
"Kızgın?" Allen sordu. Road başını salladı ve merakla Allen'in ifadesine baktı, tam olarak ne olduğunu anlamaya çalışıyordu.
"Eh, merak etme Road. Sadece Neah'a birazcık sinirlendim. Cidden, unut gitsin." Allen meşhur gülümsemesiyle sırıttı, ama Road doğru olanı görebiliyordu. Belli ki bu konudan kaçmaya çalışıyordu.
"Birazcık kızgın? Allen-kun, ona küfür ediyordun. Seni neyin kızdırdığını açıklayabilir misin?" Allen'in yüzü bir anlığına siyah oldu, ama sonra başını hafif bir sarsıntı ile karanlığı normale döndürdü.
"Ah, hiçbir şey. Birisi bedenini ele geçirip, böylece tüm sırlarını başkalarına sızdırsa sende kızmaz mısın? Sorun değil. Alıştım ben."
Road çok emin değildi ama, onu daha fazla zorlamamaya karar verdi. Bunun yerine, yüzünü bir sırıtış ile böldü.
"Ne, Allen-kun. Neah doğruyu mu söyledi?"
"Neah ne söyledi? Ha? Ne hakkında?" Road sadece mırıldandı ve Allen'in odasına yürüdü, kapının arkasından ona doğru yaklaşıyordu. Allen'in yatağına kendini bıraktı ve kapıda dikilen Allen'i süzdü.
"Road?" Road tek kaşını kaldırdı, onun neden bahsettiğini anlamasını bekliyordu. Bir an için, Allen geri baktı. Road'ın bir şeyler söylemesini bekliyordu.
Road ona olanları söyleyebilirdi ama, Allen Road'ın düşüncelerini fark edince ve koyu bir kırmızılığa büründü.
"Oh, s-senin demek istediğin... ş-şe-şey N-Neah'ın söylediği." Allen kekeledi, aşağı bakıyordu. Road ise gülüyordu.
"Yaaaaaaniiiiii. Doğruyu mu söylüyordu?" Allen iki büklüm oldu.
"Ş-şey, hiçbir şey demiyorum, şey, umm,e-ev-ha, aslında değildi, umm-" Allen zemine doğru mırıldandı.
"Hmmm?" Road sıkıştırdı. Allen anlamsızca mırıldanmaya devam ederken, Road Allen'in yatağından kalktı ve tekrar kıpırdayan Noah'a doğru yürüdü.
"Allen-kun, sadece şaka yapıyorum. Zaten bunun doğru olduğunu biliyorum." Road uzandı ve Allen'in başını okşadı.
"H-Hayır! Bu doğru değil! Neah sadece, sadece oyun oynuyor! Sakın yanlış anlama, gerçekten, benim demek istediğim-" Allen her şeyi inkâr etti ama Road kıkırdadı ve Allen'in yanağına elini koydu.
"Çok kötü bir yalancısın." Allen gözlerini zeminden yukarı çekti, gözleri şok içerisindeydi. Road Allen'in yüzünün ısınmaya başladığını hissedebiliyordu ve tamamen kırmızı yüzüne gülme dürtüsüne karşı koymaya çalışıyordu. Nerdeyse yüzü yara iziyle aynı renkteydi ve bu rengin ne kadar güzel olduğunu boş boş düşündü.
"Sorun değil, Allen, kimseye söylemem. Karşılığında, her gece seninle uyuyacağım." Allen yerinden sıçradı ve birkaç adım geri attı. Road boğazından patlak veren kahkahasını daha fazla tutamadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
INNOCENT MONSTER ( D. Gray Man)
FanficArkadaşlar bu benim ilk hikayem. Aynı zamanda ilk çevirim. Hikaye bana ait değildir. Yabancı bir fanfic sitesinde okuyup çok beğendiğim bir fanfictiondur. Gerçekten çok hoşuma gittiği için sizde okuyun istedim. Allen hapse atılır ve Tyki Mikk ile...