Allen onun adını söylediğinde soğukkanlı olmaya çalıştı. Ama Kanda ona ters ters baktığında sıkıntısını gizlemek onun için zorlaştı.
"Bu BaKandan'ın nesi var?" Allen sıkılmış dişlerle sordu.
"Ne yapmaya gidiyorsun Moyashi?"
"Son kez söylüyorum, BENİM ADIM ALLEN! Neden doğru yapamıyorsun? Allen anlamak için çok büyük bir kelime mi? Dürüst olmak gerekirse sen ve Baka Usagi insanlara hiçbir zaman isimleriyle hitap etmiyorsunuz! Şimdi benimle tekrar et A-L-L-E-N."
Allen Lenalee'nin kıkırdaması sözünü kesti.
"Ne?!" sinirlendi.
"Hiç değişmemişsin."
Allen ona ters ters bakmayı denedi ama Lenalee'nin gülümsemesi sadece daha genişledi ve daha da sesli gülmeye başlamıştı. Allen öfkesinin daha da büyüdüğünü hissetti ve o gülerken öylece duramadı.
Noah güçlerini kullanarak Lenalee'nin zihnini kontrol altına aldı ve onu susturdu. Lenalee hemen sustu ve yere sersemlemiş bir şekilde gözlerini dikti.
"Lenalee?" Lavi endişeli bir şekilde sordu.
"Lenalee'ye ne yaptın!?" Lavi Road'ı suçladı.
"Ben mi? Ben bir şey yapmadım!"
"Ne demek istiyorsun? Ne zaman birinin aklına girsen tam olarak böyle gözüküyor, değil mi?" Lavi homurdandı.
Road sırıttı fakat Allen burnundan soluyordu. Yine de gözlerinin konsantrasyonunu korudu.
Aniden, Lenalee yukarı baktı.
"Merak etme Lavi, Road'ın hayal dünyasında değilim."
"Ama sonra ne oldu?"
"Hiçbir şey." Lenalee yanıtladı.
Lenalee yere bakmadan önce Lavi'ye boş gözlerle baktı. Road Lavi'nin yüzündeki karışıklığı görünce gülmeye başladı.
"Emin misin?" Lavi Road'ın gülümsemesini görmezden gelerek sordu.
"İyice sessizleştin. Road sana bir şeyler mi yaptırıyor?"
"Bunu duydun mu, Allen-kun? Bir şey yapmadığımı söylediğim halde hala beni suçluyor!"
"Gerçekten onu mu sorumlu tutuyorsun?" Allen sordu.
"Sanırım ondan başka ipucumuz yok, değil mi?"
"Ne hakkında konuşuyorsun Noah?" Kanda homurdandı.
Bir kez daha Road gülüyordu ve Allen'in yakınına geldi. Onun koluna yapıştı.
Allen hafifçe gülümsedi ama yüzü hala Lenalee'ye dönüktü.
"Aklını mı hissediyorsun? Kontrol altına mı aldın?"
"Evet neden?"
"Bununla birleştir bir kez onun düşüncelerini anlayabilirsen şarkısını kullanarak istediğin bir sahneyi onun aklına koyabilirsin." "Bunu neden istiyeyim?"
"Onunla oynamak için. Başka ne için olabilir ki?"
Lenalee'nin aklına odaklanmadan önce sessizce güldü. Şarkının çaldığını duymaya başladı, onu dinledi ve içeride topladı. Lenalee'nin düşüncelerini toplamak onun için çok uzun sürmedi. Lenalee'ye Kanda ve Lavi ile alakalı korkunç bir sahne gösterdi.
Hücrede yatıyorlardı. Sık sık kıpırdadıkları için derin kesikleri kanıyordu. Lavi'nin bandanası tamamen kan içinde sırılsıklam olmuştu ve kırılmış Mugen'in yanında herhangi bir iyileşme göstermeyen Kanda ölü bir şekilde yatıyordu. Allen Lenalee'nin zihnine korku tohumları ekti ve ona umutsuzluk izlenimi verdi.
Allen sadece müziği duyabiliyordu. Bir an için Lavi Allen'i izleyerek tıkırtı yaptığında, etraf yine sessizleşti. "Allen?"
Allen cevap vermedi ancak onun yerini Lenalee'nin gözyaşlarının gözlerinden akmaya başladığını gördü.
"Lenalee! Ne oldu?" Lavi bağırdı.
"Hiçbir şey. Ben iyiyim."
Lenalee'nin sesi mülayimdi ve yüzü tamamen sakindi ama vücudu titriyordu ve gözyaşları ağır ağır düşmeye başladı.
"Lenalee!"
Bir an için Lenalee ona hiç bir işaret vermedi, ama sonra gözlerini kırptı ve şaşırmış gibiydi.
"Lavi! Kanda! İyi misiniz?"
"Ne...?"
"Yaralandığınızı düşündüm. B-ben hiçbir şey y-yapamadım.."
Lenalee açıkça ağlamaya başladı. Yüzü hissettiği duygularla karardı. Elleri zincirlerle bağlı olduğu için gözyaşlarını silip atamadı. Ama onun yerine sakinleşmek için odaklanmayı çalıştı.
"Allen-kun?"
"Yeni güç." Allen mırıldandı bu yüzden exorcistler onu duyamadı. Road Noah formunda sırıttı. Çinli kızın aklından o sahneyi silmek için hâlâ daha karşı koymasını izledi. Gerçek olduğuna o kadar emindi ki! Birkaç kere burnunu çektikten sonra Lenalee kalkarak kendini düzledi. Rahatlamak için Lavi ve Kanda'ya hızlıca bir bakış attı.
"Peki, bu kadarı eğlenceli. Allen yapman gereken bir iş var! Allen-kun? Onu dışarı çıkarmamı ister misin?" "Hayır. Burada neden yapmayalım ki? Kont'un exorcistleri izlemesi umurunda değildir eminim."
Allen kafası karışık insanlara yürümeden önce bir beyefendi gibi gülümsedi. Road bir anahtar çıkardı ve Allen'in yanından geçti.
Allen anahtarı aldı ve hücrenin kapı kilidini açtı. Road demir çubukların arkasında ürpertici bir şekilde Allen'in arkasından gülümsüyordu.
"Allen-kun? Ne yapıyorsun?" Lenalee ihtiyatla sordu.
Allen sadece gülümsedi. Lenalee'nin yanağını okşadı. Baş parmağıyla göz yaşlarını uzaklaştırdı. Lenalee hafifçe kızardı ama Allen'in gözlerini arıyordu. Onlarda gümüş bir parça bulmayı umarak...
Lenalee hiçbir şey bulamadı ama erimiş altın gözler menekşe gözlerinin içine bakıyordu. Sessizce Allen Lenalee'nin şarkısını mırıldanmaya başladı.
Lenalee kasıldı ve Allen'den uzaklaşmak için kıvranmaya başladı. Kara Emir'e katılmaya zorlanmadan önce çocukluğundaki şarkıyı tanıdı. "Sen nasıl....?"
Sözleri dindi ve kafası öne düştü. Allen'in kontrolü altında kaldı. Tekrar titremeye başlarken Allen onu izleyip sırıttı. Bedeninden tehditkâr karanlık maddenin dışarı çıktığını hissetti. Karanlık madde Lenalee'nin başının üstünde filizlendi.
"Moyashi! Geri çekil!" Kanda bağırdı.
Allen Kanda'ya sırıttı. Yüzü hâlâ daha Lenalee'nin yüzüne dönüktü.
"Benim adım Allen BaKanda."
Allen Lenalee'nin yanında bir sarmaşık bırakarak Kanda'nın yüzüne doğru yolladı. Kanda geri çekildi ve Allen'den uzaklaştı.
Lavi'nin Allen'i Kanda'nın yüzünden kanlar damlarken karanlık bir şekilde güldüğünü gördüğünde gözleri büyüdü.
"Merak etme sıra sanada gelecek eminim." dedi Allen.
Lenalee'ye geri döndü sarmaşıkları çağırdı. Lenalee'nin şarkısını mırıldanmaya devam etti. Elinden bir sarmaşık daha çıkardı ve yüzüne doğru gitmesini emretti.
Sarmaşıklar Lenalee'nin boynuna dolandı. Allen mırıldanmayı durdurdu ve Lenalee'nin zihnjni bıraktı.
Lenalee birkaç kere gözlerini kırpıştırdı ve boynuna dolanmış hafifçe sıkan sarmaşıkları fark etmeden önce Allen'e odaklandı.
"Ah! Neler oluyor? Karanlık madde? Allen-kun?"
Allen'den uzaklaşmaya çalıştı ama karanlık madde tarafından olduğu yerde tutuluyordu. Yukarıda olan ellerini hareket ettirip sarmaşıklardan kurtulmaya çalıştı ama elleri fazla yukarıda olduğu için zincirleri hareket ettiremedi. Allen sırıttı ve sarmaşıklar Lenalee'nin boğazını dolayı sıkmaya başlayıp nefes almasını engelledi.
"Lenalee! Bekle!" Lavi bağırdı. Zincirlerden kendisini dışarı çıkarabilmek için mücadele etti ama iki büklüm oldu. Fazla hızlı hareket etmişti. Kanda zincirlere karşı mücadele etmeye başladı. Lenalee'nin olduğu tarafa kayarken Road onu izliyordu.
"Siz ikiniz bu işe karışmayın."
Road masum bir şekilde gülümsedi ama birkaç çizgili mum Lavi ve Kanda'nın önünde oluştuğu. Onlarla alay ederken sert bir şekilde duvara saplandı. Bu arada Allen'in siyah alevleri sarmaşıklara sarılarak Lenalee'nin yüzüne doğru yaklaşıyordu. Diğer sarmaşıklar Lenalee'nin kollarını ve bacaklarını sıkıca kavrayıp sıkıyorlardı. Sıktığı yer her yer morarmıştı ve omuzları ile arkasında ateş püskürünce Allen insanlık dışı gülümsüyordu. Road ise onu eğlenerek izliyordu.
Lenalee akciğerlerine hava çekmek için odaklanmaya çalıştı ama yüzüne yakın siyah alevler dikkatini dağıttı. Şaşırtıcı bir şekilde normal bir alev gibi görünsede Allen siyah evleri etkiliyor gibi görünmüyordu. Kollarını çekti, elindeki kelepçelerle beraber kendine doğru çekmeye çalışıyordu ama elleri sarmaşıklar tarafından rehin alınmıştı ve mücadele ederken değerli havasında tutarlı kullanıyordu.
Göğsünün yanmaya başladığını hissetti ve karanlık madde tenini acıtıyordu.
"A-Allen-k-kun, d-dur..." Lenalee öksürdü.
"Bunu neden yapayım? Bir emir aldım."
Lenalee'nin boynundaki sarmaşık gevşedi ve bir yudum havayı İçine çekti. Gerçi Alln kayıtsız görünüyordu. Lenalee'ye gülümsüyordu ama gözleri ona odaklanmış gibi görünmüyordu. "Neden Noah'lardan emir alıyorsun? Onlar senin ailen değil! Sana dediklerini dinleme!"
Allen'in yüzündeki sırıtışı düştü ve hırıltı ile yerini değiştirdi.
"Hayır, anlamıyorsun. Benim her zaman ailem olmuşlardı. Emir Sadece beni tutuyordu. Eğer masumiyete sahip olmasaydım daha önce bu ailenin bir parçası olacaktım!"
Allen eğer kolunda masumiyeti olmasaydı hep onu önceden kabul edeceklerini düşünmüştü. İlk etapta bir yetimhanede kalmazdı ve yaşamak için çocuk yaşta çalışmak zorunda kalmazdı. Üç yıl boyunca da sarhoş bir kadın düşkününün borçlarını ödemek zorunda olmazdı. Öfkesi içindeydi. Karanlık madde kalp atışı gibi atmaya başladı ve yeni bir güçle Lenalee'yi sıktı.
Lenalee'nin bu sefer tekrar şok olmadan önce nefes almak için bir şansı yoktu. Alevlerin uçları şimdi tavana ulaşıyordu ve ısıyı Lavi ile Kanda bile hissediyorlardı.
"Her neyse, hepsi bitti. Şimdi işini bitireceğim."
Allen Lenalee'nin saçına alevlerr püskürttü ve saçlarının uçları yanmaya başladı.
Alevler yere yayıldı ve bacaklarını çevreledi. Lenalee çığlık atmak ya da yardım çağırmak için bağırmak istedi ama ses çıkartabilmek için yeterli havası yoktu.
Gözyaşları artık sıkarak kapalı kalmış gözlerinden dışarı taşmaya başladı. Allen onu durdurmak için harekete etmek ya da onu durdurmayı düşündüğünde, Lenalee'nin boynunu kırıp öldürmesi için sarmaşıkları komuta ediyordu.
Aniden karanlık maddenin kontrolünü kaybetti ve her şey yok oldu, sarmaşıklarla dahil olmak üzere.
Lenalee kollarından duvara asılı bir şekilde hemen yere çöktü. Allen yerinde donakaldı ve sinirleri ile kaslarını zorlayan tanıdık bir güç hissetti. Vücudu kendi iradesi dışında hareket ediyordu.
Yine de hareket edemiyordu. Hırladı ve onun kimin kontrol ettiğinin hemen farkına vardı.
"Allen-kun?"Road seslendi.
Hücre kapısını araladı ve içeri girip girmemek arasında karar verdi.
Önce hiçbir şey yapmadı, bir ses koridorda yankılandı.
"Ne yaptığını sanıyorsun Baka Deshi?"
Rkad kapıya doğru yürürken durdu ve onunla karanlık koridorda yüzleşmek için arkasını döndü. "General Cross?" Lavi dışarı seslendi.
Biraz sonra o konuşurken gölgelerden kızıl saçlar ortaya çıktı. Allen'e dik dik bakıyordu.
"Her neyse, kadınlara böyle mi davranıyorsun? Sana daha iyisini öğrettiğimi biliyorum."
Allen tekrar hırladı ve Cross'un masumiyetine karşı hareket ederek arkasını dönmeye çalıştı ama bir yerde takıldı.
Lenalee'nin eskiden olduğu yere baktı. Yere çökmüştü. konuşmayı denedi. Normalde Carte Garte'den etkilendiğinde konuşabilirdi ama nedense konuşmaya çalıştığında dudakları sözcükler oluşturmayı reddetti.
"Burada ne yapıyorsun Cross?" Road sordu.
Yüzünde bir gülümseme varken şimdi gitmişti ve saf bir nefret ile yerine değiştirmişti.
"Peki, bu dağınıklığı toplamaya geldim. Velet seni de terk etmek zorunda."
Cross gözleriyle Allen'e fiske vurdu. "Hayır. Allen-kun şimdi On Dördüncü. Burada kalıyor, bizimle."
"Neah hakkındakileri unuttun mu?"
Allen Neah'ın ismini duyunca geri çekildi.
"Allen Neah değil." Road yanıtladı.
"Hayır ama On Dördüncü. Veledin On Dördüncü olduğunu kendin söyledin." Cross sırıttı.
Road kaşlarını çattı ve Cross'un kafasına mum yağmurları gönderdi. Mumlar ona doğru yaklaştıklarında Cross bir sigara yakıp, fırt aldı.
Allen arkasında neler olduğunu göremiyordu, ama Cross'un zihnini ele geçirmek için Noah güçlerini kullandı. Fakat bir şey onu durduruyordu.
Cross döndü ve Allen'e baktı. Onu etrafında döndürdü.
"Senin şımarık hilelerin bir işe yaramaz velet. Neah ile yeterince alıştırma yaptım."
Allen Cross'a dik dik baktı. Hala daha konuşamıyordu.
Cross Allen'den uzak olan exorcistlere dönüp onlara baktı. Yargı'yı kullanarak bileklerindeki bütün kelepçeleri vurdu ve hepsini kırdı. Kanda serbest bırakıldığı andan itibaren ayağa kalkan tek kişiydi.
Eğildi ve Muhen'i yakalayarak bacaklarındaki zincirleri kesti.
"Pekala bayan Noah. Biz buradan ayrılıyoruz. O aptal ikizler için bir şeyim var. Bunu onlara verebilir misin?"
Cross borç ile dolu faturaları çıkardı. Road ona sunulan kağıdı görmezden gelip Cross'un zihnine saldırdı ancak Allen gibi onun zihnine ulaşamadı.
"Sana söyledim, Neah ile yeterince alıştırma yaptım. Sadece bunu al ve yolumuza devam edelim."
Cross hücreye girdi ve Allen'in sağından geçti. Sırtına Lenalee'yi aldı. Lenalee sessizce inledi Ama hiçbir şekilde karşı koymadı.
Uygunsuz bir şekilde, Cross silahına uzandı ve Road'a doğrulttu.
"Bir bayan olduğun için bu konuda üzgünüm."
Cross Road'ın kafasına üç el ateş etti.
Road yenilenebilmesine karşın yargıdan kafasına gelen üç kurşun onu yere yıktı ve ayağa kalkması birkaç dakika sürdü.
Bu şansı kullanarak Cross Maria'dan Magdala Perdesi'ni kullanmasını istedi. Allen Maria'nın mezarının Onu kontrol ettiğinden emin değildi ve aynı zamanda herkes saklanıyordu. Onu kırmaya odaklandı. Çaresizce kendini kurtarmaya çalıştı ama hareketlerini Cross kontrol ediyordu. Cross ve Lenalee'nin yanında, Lavi ile Kanda'nın arkasında yürümek zorunda kaldı.
Allen ve Road'ın on dakika önce indikleri koridordan geri yürüyorlardı.
"Bizim burada olduğumuzu nereden biliyordunuz General Cross?" Lavi sordu.
"Buraya Baka Deshi'yi almaya geldim. Fakat siz geri zekalıların Kara Sandığın içine girmek üzere çalıştığınızı öğrendim."
Cross kabarık sigara dumanının üfledi.
"Neredeydin?" Kanda sordu.
"Ne?"
"Ölü kabul edilmiştin. Nerede saklanıyordun?"
Cross derin bir nefes aldı.
"Düzen tarafından kovalanmak istemedim. Bu yüzden ölümle kendimi çerçevelettim. Bunun oldukça ikna edici olduğunu söyleyebilirim. O zamandan beri içiyordum."
Allen Cross'u süzdü. Ona sadece sorun çıkarıyordu. Tekrardan borçlarını deste haline getirdi. Jasdevi'nin ödemesi için olmadığına da emindi. Şimdi, ailesini terk etmek zorunda kalıyordu. Umrunda olmayan exorcistler ile insanların olduğu Düzen'e geri dönüyordu.
Road ve Tyki onu kurtarmaya gelmeden önce bir hafta boyunca Leverrier'e karşı mücadele verirken onlar yanında değildi.
Şimdi bir Noah'tı. Yeni bir aile tarafından kabul edilmişti ve onlar kendisini koruma altına almıştı. Noah'lar onu mutlu etmekten başka bir şey yapmamıştı. Onlar diplomatik, arkadaşça (ailesi için) ve kabulleniciydiler. Daha ne isteyebilirdi ki?
"Yani, Baka Deshi Noah'lar hakkında ne söyleyebilirsin? Önemli bir şey?"
Allen'in tüyleri diken diken oldu. Aniden, kendini ağzını hareket ettirebilirken buldu ve bu fırsatı kullandı.
"Noah'lar hakkında bir şey söylememi mi istiyorsun? Neden böyle bir şey yapayım? Neden aileme ihanet edeyim? Evimize geliyorsun, bize saldırıyor ve esirlerimizi çalıyorsun! Neden sana bir şey söyleyeyim?"
"Allen..." Lavi fısıldadı.
"Sana demiştim." dedi Cross.
"Yani," Cross başladı. "Bir şeyler söyle velet!"
Allen gözlerini devirdi ve anlamlı bir şekilde uzaklara baktı. Neah'ın öfkesinin kendisini etkilediğini hissediyordu.
"Bir şeyler yanlış mı?"
"Cross'u hiçbir zaman sevmedim. Her zaman çok meraklı biriydi. Bu tıpkı ona benziyor. Her şeye müdahale eder ve her şeyi berbat eder ."
Allen içinden başını salladı, Neah'a katıldı.
"Sesler doğru."
Allen ağzının köşelerini kaldırdı ama hızlıca kaşlarını çatarak geri yere baktı.
O anda grup koridorun sona yaklaştı ve ışıklar dik merdivenlerden aşağı doğru süzülüyordu.
Cross durdu ve Kanda'ya Lenalee'yk teslim etti.
"Al onu."
Cross'nun onu sırtına yerleştirmesi için izin vermeden önce bir an için Cross'a bakış attı. Lenalee kendi başına hareket etmeye çalıştı ama bunun için kolları ve bacakları çok güçsüzdü ve yara bere içinde Cross'un da yardımıyla kendini yukarı kaldırıp Kanda'nın sırtına transfer oldu. Cross Allen'i inceledi ve yakasından tuttu. Onu yukarı çekti ve omzunun üzerine attı. Cross'un sırtında yüzü çarptığında Allen homurdandı.
Hala hareket edemiyordu ama yapabilseydi onu yumruklamak ve kıvranmak istiyordu.
Cross'un bedeninden masumiyetinin uğultusunun dışarı çıktığını hissediyordu ve bu onu deli ediyordu. Teni acıyordu ve onun ruh haline uygun bir şarkı hayal etti.
Kimse olmamasına karşın Allen müziği duyabiliyordu ve yerdeki tozlar hafifçe titriyordu. Duvarlarla beraber her şeyi sallamaya başladı "Tanrım, sakin ol Velet! Buradan çıkmamızı zorlaştırıyorsun. Bu gidişle Kont bizi bulacak."
"İyi." Allen tükürdü.
Bir an için Cross omzunun üzerinden Allen'in başının arkasına baktı. Kabaca onu omzundan indirdi ve Allen onun önünde durdu.
Allen hareket etmeye yada saldırmaya çok uğraştı ama vücudu ona ihanet etti ve hala ayakta bekliyordu. Cross yüzünü buruşturdu ve Yargı'yı kılıfından çıkardı.
Allen Cross'un başının üstüne yargı'yı getirmesini izledi.
"Kapa çeneni!" Cross Allen'in şakağına silahın kabzasını getirmeden önce mırıldandı.
Yerde bilinçsiz yatan Allen'i Carte Garte'den serbest bıraktı. Cross eğildi ve Allen'i tekrar yukarı aldı.
"Bu işleri düzeltir. Hadi gidelim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
INNOCENT MONSTER ( D. Gray Man)
FanfictionArkadaşlar bu benim ilk hikayem. Aynı zamanda ilk çevirim. Hikaye bana ait değildir. Yabancı bir fanfic sitesinde okuyup çok beğendiğim bir fanfictiondur. Gerçekten çok hoşuma gittiği için sizde okuyun istedim. Allen hapse atılır ve Tyki Mikk ile...