İdil Su Yıldırım: Bir genç kız. 18 yıllık hayatı boyunca yetimhanede büyümüş ama çıkmasına az bir zaman kala bir adam tarafından evlat edinilen bir kız.
Didem Pınar Gök: Su'yun yaşadıklarının bir kısmını yaşayan, hep ufak tefek şeylere ağlayıp önem...
"Bir dakika, bir dakika. Cemre ile ne ilgisi var? O yüzden aranız bozuldu değil mi?"
"Evet. Öğrendi işte o yüzden aramız bozuldu. Ve seni kaçıranlar senden ne istedi hemen anlatıyorsun?"
"Aslında hiç bir şey demediler. Yataktaydım uyandığımda, kalktım ve kapıdan çıktım. Bu kadar."
"Emin misin?"
"Hiç olmadığım kadar Su'yum. Evet evet."
"O zaman ben artık gideyim. Uykun vardı senin zaten. Rahatladığıma göre gidebilirim diye düşünüyorum. Görüşürüz yarın okulda." deyip arkasını döndü ve yürümeye başladı.
Tam kapıyı açtığında aklıma gelen soruyu düşünmeden sordum."Cemre ile konuşmayı planlıyor musun?"
"Hayır." diyerek kesin bir dille beni onaylamadı. "Neden ikinize de acı çektiriyorsun? Mazoşist misin sen? Ve şunu bilmelisin ki bunun sebebi olmak beni hiç hoşnut etmiyor."
"Bunu o istedi. Bana güvenmediğini gösterdi. Sen söylemezsen ben söyleyeceğim dedi. Zamanı gelince söyleyecektim zaten. Güven bir ilişkinin temelidir. Güven olmazsa o ilişki ilişki değildir. Güven, aşk, sadakat bence ilişkinin en önemli unsurları. Biz de güven olmadıktan sonra diğerleri olsa ne olur ki? Birisi gelip 'ben senden hamileyim.' dese sorgulamadan inanacağının göstergesi bu. Peki o bana güvendi mi? Hayır... Güvenmedi. Hiç bir zaman güvenmemiş. En azından bir kere güvenseydi, ne yapması gerektiğini bilirdi. Bana güvenmeyenlerle işim olmaz benim." deyip bir cevap vermeme izin dâhi vermeden açtığı kapıdan arabaya bindi ve kapıyı kapattı. Gazı kökleyip saniyeler içinde gözden kayboldu.
Kızmamıştım Yağız'a. Bu İlker de zaten bokluklar vardı abi ya! Adam babammış mk ya! Ya benim gerçek kızı olduğumu bildiği için beni korumaya çalışıyor, kaç yıldır yapamadığı şeylerin hıncını mı çıkartıyor desem, yoksa vicdan azabı mı çekiyor desem, bana bakıp büyütmediği için pişman mı olmuş desem valla bilemedim şimdi. Ya da gerçekten tehlikeli şeyler var. Yoksa bu koruma iç güdüsünün başka bir açıklaması olamaz yani bana kalırsa. Başka ne açıklaması olabilir ki valla benim aklıma gelmiyor. Ya ben çok salağım ya da aklına gelen insanlar çok zeki. Bence ikinci seçenek.
Merdivenlerden ağır ağır çıkıp kapının önüne gelince zile elimi koydum ve basılı tuttum. Kapıyı açıp bana çıldırmış bir ses tonuyla bağıran Didem'e baktım."Kızım basmasana şu zile. Buğra kıçını devirmiş yatıyor, tuvaletteyim ben de, oradan Müfettiş Gadget gibi kolumu mu uzatayım anasını satayım. O değil de o çizgi filmi o kötü adamın yüzünü görmek için ne kadar çok izlemiştim ama yüzünü göremedim. İçim acıyor, kalbimde bir sızı var."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
"Gazdır o gaz, sızı olsa duramazsın!" deyip omuz silktim. Elimi zilden çekip göz devirdim. "Uyuyacağım ben, rahatsız etmeyin beni!"
"Kalpte gaz mı? Bir yaşıma daha girdim. Yuh yani!"
