34# Sanırım çoktan vazgeçmiştim.

20 3 0
                                    

Çalan zil sesiyle beraber dağıttığımız her şeyi toplamamız bitmişti. Derin bir nefes verip kapıyı açmak için ilerledim. O sırada koşarak ve bir yandan da saçlarını düzelterek Buğra kapıya gitti. Kafamı 'sen tam bir geri zekalısın.' bakışı atarak iki yana salladım. "Bu sahneyi aşık haline vererek unutuyorum." dedim.

"Nasılsın Burcu?" diyerek Burcu'yu içeri davet etti. Tabi Burcu'nun arkasından bir ton daha insan içeri girince Buğra'ya yaklaşıp kulağına fısıldadım. "Şimdi ağzına sıçtım, gece yatarken kapını kilitle."

Arkama bakmadan odama girdim. Didem'in de geleceğini düşünüp kapıyı kilitlemedim. Aradan geçen 5 dakikanın ardından Didem içeri girip kapıyı kilitledi. "Gel beraber uyuyalım. Benim yorgunluğum bitecek gibi değil."

"Benimde."

Yorganın içine birlikte girip sırt üstü uzandık. Gözlerimi kapatıp zamanın çabuk geçmesini ve insanlardan kurtulup kendi kabuğuma çekileceğim günün bir an önce gelmesini diledim.

***

Kapının vurma sesiyle uyanırken Leyla Teyze'nin sesini duydum. "Çağlar gelmiş."

"Tamam geliyorum."

Kapının kilidini açıp dışarı çıktım. Banyoya gidip elimi yüzümü köpükleyerek ayılmaya çalıştım. Başarılı olunca mutlulukla tiz sesli kısık bir çığlık attım. Merdivenleri koşarak inerken kapıya gittim. Dışarı çıktığım an "Ya geri zekalı, insan telefonumu verir de gider. Mal mısın?" diyerek Çağlar'ı azarladım.

"Mal etme beni o zaman." dedi.

Diyecek bir şey bulamamanın ağırlığıyla omuzlarım çöktü. "Ne dememi bekliyorsun?" dedim kısık bir sesle.

"Bir şey demeni beklemiyorum, sadece..." diyerek biraz düşündü. "Sadece ne?"

"Sadece birini gerçekten sevdiğinde anlayabilirsin. Birini gördüğünde kalbinin atışı ne zaman hızlanırsa, ne zaman birini gördüğünde avuçlarının içi terden sırılsıklam olursa, ne zaman birinin nerede olduğunu merak edersen, ne zaman birini yanında hep istersen, ne zaman birinin yanında dilin tutulursa, ne zaman uyumadan önce birini düşünüp onunla hayal kurarsan,... İşte o zaman beni anlayacaksın." diyerek alt dudağını dişlerinin arasına sıkıştırdı. O an onun ne kadar bitmiş bir vaziyette olduğunu gördüm.

İnsanlara zarardan başka bir katkım olmadığını fark ettim, tekrar. "Özür dilerim." diye kısık bir sesle mırıldandım. "Özür dile diye söylemedim. Sen niye bu kadar malsın?"

"Sözlerindendir. Alışkın değilim."

"Ben de özür dilerim o zaman."

Diyecek bir şey bulamayıp "Telefonumu verir misin?" dedim. İçimden kendime 'evğle evğle hebele hübele seni, ya sen nasıl bir özürlüsün kızım?! ' diyerek bir güzel restimi çektim.

Telefonumu avucumun içine bıraktı. "İçeri gel istersen."

"Daha fazla rahatsızlık vermek istemiyorum."

"Oğlum, ne naza çekiyorsun, geleceksen gel!" diye dışımdan da Çağlar'a fırça atıp aralık olan kapıyı ittim. "Geç hadi." diyerek içeri girdim. Çağlar da içeri girince kapıyı kapattım. "Sen geç otur." dediğimde kısık bir sesle "Emin misin, sizinkiler var?" diye sordu.

"Varlarsa varlar ayol, napayım?" dedim sakince. Mutfaktan Çağlar'a bir şeyler götürüp odama çıktım. Leyla Teyze Çağlar'ı oyalardı zaten. Kapıdan içeri baktığımda Onur'u Didem'i izlerken gördüm. Konuşmaya ihtiyaçları vardı, bundan dolayı onu kovmadan aşağıya indim.

"İstemediğin ot, burnunun dibinde bitermiş. N'aparsın kader.." diyerek merdivenlerden aşağıya yavaşça inmeye başladım. Çağlar'ın yanındaki boş yere oturup arkama yaslandım. Herkes kendi aleminde konuşuyordu. Gün boyu o kadar uyumama rağmen hâlâ yorgundum. En azından iki ay gece gündüz çalışmıştım, ondan öncede gece ders, gündüzde aynı şekilde kafede çalışmıştım. Tatilin bitmesine bir ay kalmıştı. Acayip yorgundum, dinlenmeye ihtiyacım vardı.

Beynimde yanan ampulle Çağlar'a döndüm. "Şu bir haftalık olan teklifini kabul ediyorum." diye kısık bir sesle konuştum.

Beleşten para alacaktım ve dinlenecektim. Yaniiii sanırım ama Didem ne yapacaktı hiçbir fikrim yoktu. Anca beraber, kanca beraberdi ama sonuçta parayı da birlikte harcayacaktık.

#####

Otobüsten inip ter kokusu harici bir kokuyla rahatlayan akciğerlerime derin bir nefes daha çektim. Kendiliğinden kapanan gözlerimi açarak etrafta taksi aradım. Yanıma gelen Didem'e gözlerimi çevirip "Sana zrilyon kere gelme, dedim. Kovuyorum gene geliyorsun, yüzsüz müsün kızım?" diyerek yol boyunca söylediklerimi tekrar ederek önüme döndüm ve yürümeye başladım. Önümüzde duran arabayla tek kaşımı kaldırdım. Kafamı Didem'in tepkisini görmek için ona çevirince alt dudağını kemirdiğini gördüm. O sırada arabanın ön koltuğunun kapısı açıldı.

"Bir şey söyleyeceksen bunu söylemek için çok güzel bir an." diye mırıldanarak düşündüğüm şeyin gerçekleşmemesini engelleyebilecekmiş gibi gözlerimi sımsıkı kapattım.

"Küçücük bir şey söylebilirim belki." diyen Didem sonrasında hayretle gözlerimi açtım.

"Seni kevaşe, sana gelme dedim. Hem de kaç kere. Onur'un adamlarını peşine takmak için mi geldin? Onur'un adamlarının burda ne işi var? Hayır analmadığım peşimizden birilerini sürükle diye mi getirdim ben seni buraya? Ben senden habersiz gelmeyi bilmiyor muyum? Sadece sen kendini arkadaşının yanına gelemedin diye suçlu hissetmemen için gelmene izin verdim. Buğra'ya da aynı şekilde. Sen ama ne yaptın? Gittin sevgilinin adamlarını peşimizden getirdin. Sen ne yaptın? Ben gerçeklerden kaçmak isterken hepsini başımıza topladın. Sen ne yaptın? Güvenimi iki paralık ettin."

Birkaç adım geri gidip yüzüne baktım son kez. Gözleri hariç yüzünün her köşesine baktıktan sonra gözlerine çevirdim gözlerimi. "Senden nefret ediyorum."

Elinin havaya kalktığını görünce birkaç adım daha geriye gittim.

"Açıklama yapa-"

"Ben senin açıklamanı sikeyim!"

Arkamı dönüp koşar adımlarla bilet almak için gördüğüm ilk yere girdim.

"İstanbul'a bilet almak istiyorum, mümkünse en erken otobüse."

Okula daha kayıt yaptırmadığımız için benim açımdan hiçbir sorun teşkil etmeyecekti. Bir senemi yakacaktım belki ama umrumda değildi. 

Kafamda çok fazla soru vardı. Çok fazla, haddi hesabı yoktu. Ne yapmam gerektiğini bilmiyordum. Kaçmak yerine arkadaşlarımı kaybetmemem mi gerekiyordu? Ateş'e ne olacaktı? Peki Çağlar'a?

Kaçsam ne kazanacaktım, hiç mi? İster istemez elim toplu mesaja gitti ve hepsini sahile çağırdım. Sanırım çoktan vazgeçmiştim.

Kurtuldum DerkenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin