İYİ OKUMALAR...
Ertesi gün alarmdan daha önce uyanmıştım. Aslında oldukça tuhaftı çünkü alarmın üstüne bir de annemin gelmesi gerekirdi uyanabilmem için.
Saçım yeni uyandığım için kuş yuvası gibi olduğu için ve saçımı yıkadığımda daha da boka döndüğünden saç fırçası ve fön makinesi ile normal haline getirdim.Normal halinden kastım önünü kaldırmamdı.
Zaten saçımı yapasıya kadar otobüsün gelme vakti gelmişti.Hızlıca çantama tableti ve bir iki test kitabını koyduktan sonra kulaklık ve telefonumu alarak dışarı çıktım. Evet,bugün de kahvaltı yapamamıştım.
Otobüsü beklerken düğüm olmuş kulaklığı çözmekle uğraşıyordum.Kahretsin ki, çözülmeyen kulaklık yapmışlar resmen.Pek çok küfür mırıldanarak kulaklığı zar zor açtım ve müzik dinlemeye başladım.
Bugün nedense güne daha enerjik başladığımı hissediyordum ki evden çıkan babamı görünce aklıma dünkü söyledikleri geldi ve tekrardan titredim.
Benim yanımda olduğunu söylemişti.Ona itiraf edebileceğimi düşündüm bir an için. Ama sadece bir an için düşündüm,çünkü babam her hafta kiliseye giden bir insandı ve kilise bizim gibilere lanet ediyordu.
Beni görmeden arabasına binip gitmesini isterken önümde durdu ve benim tarafımdaki camı açtı.
-"Gel bugün biz bırakalım seni." dediğinde itiraz edemedim.İtiraz edip ben otobüsle gideceğim dersem 'Bu çocuk gerizekalı.'diye bakardı.
Omuz silkerek babamın yanına oturdum ve kulaklığımı üzülerek de olsa çıkardım, ardından da çantama koydum.
-"Dün dediğim teklifi düşündün mü?" diye konuştu babam.
-"İstediğim için değil ama annem gitmemi mutlulukla karşılayacaktır." dedim ona bakmadan.
-"Yani?"
-"Pekala,deneyelim şu psikologu." dedim yine ona bakmadan.Göz teması kuramıyordum ne yapayım?..
-"Anlaştık,ben doktoru ayarlarım en kısa zamana." dediğinde kafamı olumlu anlamda salladım ve camdan dışarıyı izlemeye başladım.
Böyle olmasaydım hiç bunlarla uğraşmama gerek kalmazdı ama yapabileceğim bir şey yoktu.
Kısa bir süre sonra okuluma geldiğimizde hızlıca dışarıya çıkarken babam arkamdan 'iyi dersler' gibi bir cümle kurdu ama daha fazla babamı dinlemek istemediğimi fark edip kapıyı kapattım ve yavaş adımlarla sınıfa doğru yol aldım.
İlk dersimiz kimya olduğu için laboratuvara girecektik.Ama geçen yıllarda son yıl rahat olmamız için hızlı hızlı kimyayı işlemiştik. Mesela ilk yıl,kendi konularımızı bitirdikten sonra ikinci yılın konularını yarılamıştık.O yüzden sınava hazırlanmamız için birçok vaktimiz oluşmuştu.
Ders zili çaldığında ise herkes test kitabını çıkarıp test çözmeye başlamıştı.Ben de onlara uyup kitabımı çıkarttım ve çözmeye başladım.
Her yıl,dönem sonunda yıl boyunca aldığımız bütün puanların toplamına göre bir sıralamaya girerdik ve ilk 20 kişiyi ayrı bir sınıfa alıp onlara daha ileri seviye ders anlatılırdı.Ben bizim sınıfın dördüncüsü ve bütün son sınıflar arasında on üçüncüydüm ancak tuhaf olan bir şey vardı ki en iyi sınıf olmamıza rağmen Edward bizim sınıfa gönderilmişti. Haksızlık olduğunu düşünüyordum ama yine de sesimi çıkarmadım. Bana neydi ki?!
Diye düşünerek testimi çözerken Edward yine yanıma geldi ve oturdu.
-"Günaydın." diyerek kendi test kitabını çıkardı. Cevap vermedim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umut Her Zaman Vardır
Teen Fiction18 yaşındaki Luke,özel bir durumu yüzünden çevresinden ve okulundan kendini tamamen soyutlamıştır.Onunla tanışmaya çalışan herkesi reddettiği için bir süre sonra çevresi de onu reddetmeye başlamaktadır. Fakat bu sene okullarına Fransa'dan yeni gelen...