Edward, o gün beni bıraktıktan sonra evine geri dönmüştü. Keşke bizimle kalsaydı diye düşünürken nasıl olsa okulda göreceğim fikriyle boş verip uyumaya karar verdim.
Ertesi gün ise oldukça enerjiktim ve mutlu mutlu kahvaltımı yaptıktan sonra çantama bir iki test kitabıyla tableti koyup telefonla kulaklığımı kaptığım gibi aşağıya inmiştim.
Şansıma ki kulaklığımı fazla uğraşmadan çözdükten sonra müzik dinlemeye başladım ve birkaç şarkı sonunda sarı otobüs geldi.
Yine her gün yaptığım gibi cam kenarına oturup başımı yaslamıştım ki ellerimi tutan ellerle doğruldum.
-"Ne yapıyorsun? Birisi görecek." derken elimi çekmeye çalışıyordum ancak izin vermemişti.
-"Şu an herkes uyuyor zaten. Bir şey olmayacak." derken beni kendine çekip sıkıca sarıldı.
-"Cesaret yutmuşsun sen,uzaklaş benden." dediğimde gülerek onayladı ve benden ayrıldı ancak ellerimi hâlâ bırakmamıştı.
-"Bu yaptığımız doğru değil biliyorsun değil mi?" derken gözlerine bakmıştım.
-"Kime göre ve neye göre yanlış? Tanrı bizi böyle yarattı diyerek ölene kadar mutsuz bir şekilde mi yaşamamız gerekiyor illa? Sadece kalbinden geçen şeyi yapıyorsun ve bunun için pişman olma." dedikten sonra çevreye bakındı ve dudaklarımızı birleştirdi.
Çok beklemeden ayrılınca ona sinirle baktım.
-"Ben sana ne diyorum,senin yaptığın şeye bak."
-"Bana bak seni öperim herkesin içinde." diye ettiği tehditle yüzünü buruşturdu. "Ettiğim tehdit bile erkek gibi değil,benim kimseye zararım olmaz."
Dediğine güldük ikimiz de ama buruktu gülüşlerimiz. Ben yıllardır tek başıma acı çekiyordum ancak onu ailesi bile reddetmişti. Benden bile kötü durumdaydı.
-"Edward, biz birlikte olmamalıyız." dediğimde öyle bir baktı ki gözlerimi başka yere çevirmek zorunda kaldım.
-"Bunu bir daha söyle ve olacakları izle." dedikten sonra beni tekrar kendine çekti. Elinden zar zor kurtulduğumda ellerimi tekrar kavradı. Sıcacık elleriyle elimin tersinde daireler çiziyordu. Sanırım bu da onun tuhaf bir fantezisiydi.
Okula gelene kadar bir daha konuşmazken elleriyle hâlâ daireler çiziyordu ancak otobüs durunca istemeyerek de olsa ellerimi çektim ve birlikte okula doğru ilerlemeye başladık.
İlk dersin Mr. Blue ile matematik olduğunu görünce hayata küsmüştüm ve bu nedenle üstümde bir yorgunluk vardı.
Bir dakika! Bugün sınıf belirleme sınavı vardı. Ve kahretsin ki,matematiğe hiç çalışamamıştım. Aslında Edward bütün hafta boyunca beni çalıştırmıştı ancak yine de anlamamıştım.
-"Sınav var." derken terlemeye başlamıştım.
"Sanırım bir alt sınıfa düşeceğim."-"Alt sınıfa düşersen seni vururum. Daha yeni kavuştuk hemen nereye gidiyorsun?"
-"Matematikten hiçbir şey anlamadığımı biliyorsun."
-"Sana çözdürdüğüm son deneme testini ful çıkarmıştın."
-"Çünkü o kolaydı." dediğimde bana şaşkın şaşkın baktı.
-"O testten benim bile 3 yanlışım çıkmıştı." dediğinde ona inanmazca baksam da omuz silktim ve önüme döndüm. Sanırım bir alt sınıfa düşecektim.
-
Sınav öğleden sonra olduğu için gerginliği yemek arasına bırakmıştım ancak tuhaf olan şu an sınav için belirlenen sınıfa ilerlememdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Umut Her Zaman Vardır
Teen Fiction18 yaşındaki Luke,özel bir durumu yüzünden çevresinden ve okulundan kendini tamamen soyutlamıştır.Onunla tanışmaya çalışan herkesi reddettiği için bir süre sonra çevresi de onu reddetmeye başlamaktadır. Fakat bu sene okullarına Fransa'dan yeni gelen...